Kültürel Miras Ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin? Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Geçtiğimiz günlerde Dünya Mirası anıt eser Ayasofya’nın içine girmiş ağır tonajlı kamyonlara ve çelik ekipmanlara ilişkin fotoğrafların sosyal medyada yarattığı büyük tepki akabinde Kültür ve Turizm Bakanı’nın yaptığı açıklamalardan Ayasofya’da “Mimar Sinan'dan bu yana gerçekleştirilen en geniş çaplı restorasyon sürecini”nin başlatıldığını öğrendik.
Bu akşam konuğumuz Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’a 1990’larda kendisinin de içinde yer aldığı Ayasofya koruma ve restorasyon programının ayrıntılarını soruyoruz. Ayasofya’nın korunmasına yönelik öne çıkan temalar ve öneriler nelerdi ve neler uygulamaya geçirildi, 1990’larda başlatılan bu koruma programı ileriki dönemlerde nasıl devam ettirildi ve bugün Ayasofya’nın koruma gündeminin en önemli konusu nedir, sorularını Zeynep Ahunbay ile ele alıyoruz.

Ayasofya’nın 'restorasyonu' 1990’lardan beri meselemiz
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarını kültür ve sanat odaklı işlevlendirme kararını eleştiren ve 20 yıldan bu yana Haydarpaşa’yı gar olarak koruma mücadelesi veren Haydarpaşa Dayanışması aktivistlerinden, demiryollarından emekli Tugay Kartal ile bir araya geliyoruz.
Garların tren ulaşımına kapatılması ardından, her iki istasyonda raylar söküldü, binalar boşaltıldı. Biz de Tugay Kartal’a 'Bu iki gar yeniden demiryolu ulaşımının merkezleri olabilir mi?, 'Mevcut hatlar buralara gelebilir mi?' ve 'Garlar gar olarak kalabilir mi?' sorularını soruyoruz.

Haydarpaşa ve Sirkeci tekrar demiryolu ulaşımının merkezleri olabilir mi?
Gazhane Çevre Gönüllüleri halka mal olmuş kültür varlıklarını savunmaya devam ediyor.
Bu akşam Gazhane Çevre Gönüllüleri’nden Işık Demirtaş ile “vakıf mülkiyetinden çıkan kültür varlıklarının yeniden mazbut vakıflara devrinin” düzenlendiği kanun tasarısına ilişkin 13 Kasım’da yaptıkları basın duyurusunu konuşuyoruz. “Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair” başlığını taşıyan bu Kanun teklifinde yer alan 11.madde ile bir şekilde kamu mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıklarının mazbut vakfa devredilmesi düzenleniyor. Gazhane Çevre Gönüllüleri, “Kamusal Kültür Mekanları Halkındır” diyerek bu kanun tasarısının geniş kapsamlı bir kamu mülklerinin el değiştirmesi anlamına geldiği vurguluyorlar. Bu akşam Gazhane Çevre Gönüllülerinden Işık Demirtaş ile konuşuyoruz. Bu yasa tasarısı basına yansıdığında belediyelerin kullanımında olan kültür varlıklarına ilişkin kaygılar dile getirilmişti ve bunun üzerine sivil toplumdan ilk ses çıkaran inisiyatif Gazhane Çevre Gönüllüleri oldu.
Gazhane Çevre Gönüllüleri 30 yılı aşkın süredir Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesi’nin korunması için mücadele vermiş bir girişim. 2021’den beri de Müze Gazhane şeklinde kamusal bir kültür hizmeti olarak kullanılan bu kültür varlığının korunması için bu akşam ele alacağımız kanun tasarısı gibi tüm hukuki düzenlemeleri ve uygulamaları yakından takip ediyor, kamuoyunu bilgilendiriyor.

Gazhane Çevre Gönüllüleri halka mal olmuş kültür varlıklarını savunmaya devam ediyor
18. İstanbul Bienali paralel etkinliklerinden “Yambol’un İzinde”yi mimar ve küratör Hayim Beraha ile konuşuyor; Balat’taki Yanbol Sinagogu’nun hikâyesinden yola çıkarak, çok kültürlü Yahudi mirasının katmanlarını ve belleğin mekânla kurduğu bağı ele alıyoruz.

Tarihi Bir Yapıyı Konuşturmak: Kadim Balatlı Yanbol’un hikâyesi
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Haydarpaşa ve Sirkeci garlarını kültür-sanat işlevleriyle dönüştürme planını, bu sürece sanat dünyasının bakışını anlamak üzere AICA Türkiye yöneticileri Ekmel Ertan ve Hıdır Eligüzel ile konuşuyoruz.

Haydarpaşa ve Sirkeci Garları 'kültür ve sanatın kalbi' olur mu?
İstanbul’un Dünya Miras Listesi'ndeki alanlarının koruma sorunlarına ilişkin UNESCO’nun tespitlerini Prof. Dr. İclal Dinçer ile ele alıyoruz.

40 yıldır UNESCO ne diyor, İstanbul ne yapıyor?
Konuklarımız Dr. Aysel Arslan ve Doç. Dr. Özgün Özçakır ile NIT–Hollanda Araştırma Enstitüsü ve ODTÜ işbirliğiyle yürütülen, Frigya Yaylası’nda kırsal mirasın korunması ve geleceğe uyarlanmasına odaklanan “Yazılıkaya Living Lab: Kırsal Miras için Uyarlanabilir Gelecekler” programını konuşuyoruz.

Yaşayan Bir Laboratuvar olarak Yazılıkaya: Kırsal Miras için Uyarlanabilir Gelecekler
İstanbul’un UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girişinin 40. yılı vesilesiyle, 1985’te yapılan başvurunun nasıl hazırlandığını ve neden sadece dört alanı kapsadığını konuğumuz Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ile ele alırken; ayrıca Sultanahmet, Süleymaniye, Zeyrek ve Kara Surları bölgelerinin seçilme gerekçelerini, 40 yılda bu alanlarda yaşanan değişimleri ve 'Üstün Evrensel Değer'lerin korunmasında gelinen noktaları konuşuyoruz.

İstanbul 40 yıl önce UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne nasıl girdi?
Kültürel Mirası Koruma Derneği'nin 18. İstanbul Bienali Paralel Etkinlikleri kapsamında yer aldığı etkinliklerden KırılgAN projesinde gösterilecek "EnstANtane: Bir Fotoğraftan Göç Belgeseli"nin yönetmeni Hakan Aytekin ve yapımcısı Özcan Geçer ile Süryani topluluğunun kültürel mirasıyla göç arasındaki bağı üzerine konuştuk.

Bir fotoğraftan bakarak gidenler ve kalanlar arasında bir kültürün belgelenişi
Konuğumuz WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İklim ve Enerji Programı Lideri Tanyeli Behiç Sabuncu. Tanyeli Sabuncu ile 24 Temmuz’da yürürlüğe giren “süper izin düzenlemesi” diye adlandırılan 7554 sayılı yasayı ele alıyoruz. WWF Türkiye bu kanunu sadece zeytinlikleri değil “meraları, tarihi, doğal ve kültürel alanları madencilik faaliyetlerine açan” yasa olarak tarif etti. Sabuncu’ya bütün bu korunması gereken alanların madencilik yatırımlarına ve de yenilenilebilir enerji yatırımları karşısında nasıl zayıflatıldığını soruyoruz. Zeytinlik alanları söz konusu olduğunda yasa “Zeytin Ağacı Taşınır” argümanına yaslanıyor, oysa WWF Türkiye (ve de birçok çevre STK’ları ve uzmanlar) taşıma argümanının doğru olmadığına, zeytin ağaçlarının ekosistemlerin bütünlüğü ve hizmet ettikleri işlevler çerçevesinde ele alınması gerektiğine işaret ediyor. Yasa’da koordinatlar verilerek belirli bir zeytinlik alanının madenciliğe açılması da düzenlendi, üstelik burada söz konusu olan kömür madenciliği. Emisyonlarımızı net sıfıra indireceğiz denilen bir dönemde kömür madenciliğini bu şekilde, yasal düzenlemelerle, teşvik eden politikayı nasıl yorumlamalıyız, Tanyeli Sabuncu ile konuşuyoruz.

Doğadan taviz vererek sürdürülebilir gelecek mümkün değil
