Botanitopya Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
1600'lere uzanıp "Çiçek" lakabıyla bilinen Flaman ressam Yaşlı Jan Brueghel'i ve onun İstanbul'dan gelmiş lale, sümbül ve ters lalelerle dolu "imkansız" çiçek buketlerini konuşuyoruz. Yaşlı Jan Brueghel, efsanevi ailenin ikinci kuşak üyesi. Günlük yaşamdan sahneler içeren manzara resimleri, alegorileri, kutsal kitaptan alıntıların da olduğu çiçek resimleriyle biliniyor...

Flaman ressam Yaşlı Jan Brueghel
Borçları yüzünden hapishaneye düşmüş eşini kurtarmak için olağanüstü bir iş yaratan İskoç bitki ressamı Elizabeth Blackwell'i (1707–1758) ve onun, o zamanın bilim çevresinde takdir görmüş A Curious Herbal kitabını konuşuyoruz. Elizabeth Blackwell, “gerçek örneklerden” yola çıkarak, çizimden baskı aşamasına dek –gravürlerini de kendi yapan- ilk kadın bitki ressamı sayılıyor.

İskoç bitki ressamı Elizabeth Blackwell
Halüsinatif etkileriyle cezbedici ama öldürücü de olabilen iki bitkinin hikayesi var: Amazon yerlilerinden Beat kuşağına uzanan Ayahuasca sarmaşığı ve 19. yüzyıl Fransa’sında hayli moda olmuş absentin yapıldığı pelin otu.

Ayahuasca sarmaşığı ve pelin otu
Yasaklı bahçeden iki “kötücül” bitkinin hikayesi: Biri ölüme mahkum edilen Sokrates’in, bile bile zehrini içtiği baldıran otu, diğeriyse Romeo ve Juliet’in trajik sonunu getiren belladonna. Baldıran otu, Sokrates’in ölümüne sebep olmasıyla ünlü, dünyanın en zehirli bitkilerinden biri. Onunla özdeşleşmiş olduğu için sapındaki kırmızı lekecikleriyle Batı'da, "Sokrates'in kanı" diye de anılıyor.

Baldıran otu ve belladonna
Benan Kapucu, hem güzel hem derin anlamları olan güçlü bir çiçeği; zambağı anlatıyor. Ak zambaklardan martagonlara, paskalya zambağından altın ışınlı Japon zambağına birçok farklı türü var. 3500 yıldan fazla bir süredir bahçelerde yetişen bu çiçeğin gösterişli türleri güzellik ve cesaretin yan yana durduğu güçlü sembolizmiyle, anlam dünyamızı da zenginleştiriyor.

Zambak
"Yol kenarı bitkileri" üzerine gözlemlerini topladığı Proserpina'nın (1875-1886) ilk cildinin sayfalarında dolaşarak John Ruskin'in doğa analizlerini konuşmaya devam ediyoruz.

John Ruskin'in doğa analizleri
Doğa, sanat ve toplum arasındaki bağlantıları ortaya koyan, doğayı çizim yoluyla analiz eden "görsel düşünür" John Ruskin (1819 - 1900) ve onun muhteşem bitki eskizlerinden konuşuyoruz. Ruskin’e göre sanatçının işi, doğanın gerçekliğini atölyede oluşturmak değil, onu gözlemlemek ve görüp anladığını, tuval üzerinde ve resimsel kurallarından bağımsız bir şekilde yansıtmaktı.

John Ruskin ve bitki eskizleri
Doğayla, "insan dışı dünyayla" ilişki kurma biçimimiz üzerine bizi düşünmeye zorlayan ufuk açıcı bir kitaptan konuşacağız. John Fowles'ın eseri Ağaçlar.

John Fowles'ın "Ağaçlar" kitabı
1700'lerden itibaren Kafkasya, Sibirya, Orta Asya ve Japonya'da; o bilinmeyen topraklarda yapılan keşif gezilerinden konuşuyoruz. Reformlarıyla Rusya'nın modernleşmesini sağlayan Çar I. Petro, nadir türleri bulması ve bitki örneklerini toplaması için Sibirya'ya gönderdiği Alman hekim Daniel Messerschmidt, bilinmeyen topraklara ayak basan ilk doğa bilimcidir.

1700'lerden itibaren keşif gezileri
Sadece bahçeciliğe değil, Viktoryen dönemde, endüstri devriminin sembolü Crystal Palace'a da ilham vermiş. Robert Schomburgk, 1 Ocak 1837'de, Royal Geographical Society için İngiliz Guyanası seferinde pek çok zorlukla savaştıktan sonra Berbice Nehri'nin durgun sularında yüzen devasa boyutlarda "mucize bitki"yi bulduğunda özel bir şeyle karşı karşıya olduğunun farkındaydı.

Amazon nilüferi