Sanat Uzun, İlham Sonsuz Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
15 Ağustos 2016 tarihli programda yaşantıların sanatçıların eserlerine etkisi olup olmadığını, belirgin ve bilinen bir hastalığın ya da ruhsal durumun eserde nasıl ortaya çıkmış olabileceği irdeleniyor. “Ölümsüzlüğe, eserlerimle değil, ölmeyerek kavuşma dileğindeyim.” diyen Woody Allen’ın hastalık hastalığını filmlerinde nasıl izliyoruz? Freud’un şaka, güldürü ve mizah değerlendirmeleri, Abdulhak Şinasi Hisar’ın temizlik ve titizliği, eserlerinde bunun işlenişi ile Marcel Prosut’la benzeşen hastalanma korkuları başlıca konular. Elbette Molière’siz olmaz: “Hastalık Hastası” da konuşuluyor.
Hastalık hastası sanatçı ve yapıtları
8 Ağustos 2016’da bu kez edebiyat kuramı, karşılaştırmalı edebiyat, “tıbbi ve insani bilimler” çalışan akademisyen Burcu Alkan programa konuk oluyor. Shakespeare eserlerinin kendi yaşamında izdüşümü var mıydı? İkiz çocuklarından biri olan ve 11 yaşında vebadan ölen oğlu Hamnet’in eserlerinde temsilinin olup olmadığını Burcu Alkan yorumluyor. Edebiyatta “delilik” temasının ele alınışı konuşulurken, Alkan “Delilik güzel bir edebi araçtır” ama “edebiyattaki her delilik tezahürüne patolojik bir noktadan mı yaklaşmalıyız” diye soruyor.
Shakespeare ve yarattıkları
1 Ağustos 2016 tarihli programda sanatçıların hayatının, yaşantılanın yapıtlarıyla ilişkisi konuşularak başlıyor. İlk bölümde ABD’li şair Emily Dickenson’ın 20 yıl süren izolasyonu, yaşarken ve şiirlerinin sadece yedisi basılmışken, ölümünden sonra şiirlerinini yakılmasını vasiyet ettiği halde ülkesinin en ünlü şairlerinden biri olmasına bakılıyor... Acaba bipolar bozukluğu var mıydı? diye sorup oradan Alis Harikalar Diyarına gidiliyor. Harikalar diyarı neyin metaforu? Lewis Carrol psikoaktif madde mi kullanıyordu, migreni mi vardı yoksa bir tür sapkınlıktan mı mustaripti? sorularına yanıt arayarak sürüyor sohbet.
Sanatçının hayatı eserine nasıl yansır?
25 Temmuz 2016, yası konuşmaya devam ediyoruz. Kırkyedi yaşında ölen Frieda Kahlo’nun kısa yaşamına sığdırdığı tabloları, 35 ameliyatı, türlü türlü kayıpları ve travmalarına bakıyoruz ve bir başka büyük ressama Marc Chagall’a gidiyoruz. Yas sürecinin belki en zoru olan evlat acısını, bunu yaşayan Recaizade Mahmud Ekrem, Halid Ziya Uşaklıgil şair İsmail Sefa, Tevfik Fikret, Abdülhak Hamit, Peyami Sefa ve bu büyük edebiyatçıların birbirleriyle kesişen yaşamları vesilesiyle konuşuyoruz; bir de üç nesil şair Oğuzcan ailesi ve oğulların intihar girişimlerini…
Yas-II
İlk sezonun ortasına geldiğimiz 18 Temmuz 2016 da bir tema olarak “yas”ın sanattaki görünümlerine bakıyoruz. Van Gogh’la ilgili güncelleme, Charles Dickens’ın kedisi, Edgar Allen Poe ve Leonore ve Virginia’nın öyküleri bu bölümde sizlerle. Peki ya Annabel Lee? Jonathan Safran Foer’in kitabı “Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın” kitabından “Dünya hep aynı kalırken ölen insan sayısının artması ve günün birinde kimseyi gömecek yer kalmayacak olması tuhaf değil mi yani?” ya da “E ölenler için baş aşağı dikilmiş gökdelenler yapılsa nasıl olurdu?” gibi çarpıcı cümleler de var, Cemal Süreya’nın yası da…
Yas-I
11 Temmuz 2016 tarihli programda bu kez “yaratıcılığım oluşturulabilirliği” meselesi ele alınıyor. Tetiklenebilecek bir yaratıcılık için kişinin öncelikle alanında eserler veren bir sanatçı olması gerekiyor. Tetikleme ise ya hastalık nedeniyle tedavi gören kişinin ilaçlarını azaltarak veya keserek bunu yapmasını ya da psikoaktif bazı maddeler alarak beynini etkilemesini gerektiriyor. İki ressam Bryan Charnley ve Bryan Lewis Saunders’ın yapıtları, Aldoux Huxley, Fikret Mualla, Neyzen Tevfik, Samuel Taylor Coleridge konuşuyoruz Peki ya müzisyenler herhangi bir madde alıyorlar mı?
Yaratıcılığı tetiklemek mümkün mü?
Birkaç haftadır süren sanatsal yaratıcılık ve ruhsal rahatsızlık ilişkisi 4 Temmuz 2016 tarihli bu programda bu kez sanatçı hastalandığında neler olabildiğinden bahsediliyor. Konu edilen ressamlar çoğunlukta: Louis Wain ve kedi resimlerinin değişimi, Francisco Goya ve varsanılarının eserlerine yansımaları, “Anksiyete ve hastalık olmasa dümeni olmayan bir gemi gibi olurum” diyen Edvard Munch’un anksiyetesini nasıl resmettiği, Van Gogh’un yaşadıkları ve Picasso’nun yaşadığı yasın bir döneme adını vermesi başlıcaları.
Yaratıcı kişi hastalanırsa
27 Haziran 2016’da psikopatoloji ve yaratıcılık konusunu bu kez de tanı alıp tedavi edilmekte olan kişilerin ürettikleri sanat eserleri üzerinden konuşuyoruz. Fransızca bir terim olan “art brut” ham sanat demek, İngilizce'de ise sadece hastaların değil, cezaevinde yaşayanların ya da barınakta yaşayan kişileri kastederek ”outsider art” deniliyor. Bu da dilimize biraz da talihsiz bir biçimde “ötekinin sanatı” diye çevrilmiş. Burada, profesyonel olmayan, bir sanat üretimi söz konusu. Prizhorn, Bakırköy, Süleyman Velioğlu ve Çapa Psikiyatride tedavi gören kişilerin eserlerinden oluşan koleksiyonun öyküsü bu programda.
Art Brut
Bir hafta önce başladığımız yaratıcılık ile psikopatoloji konusuna 20 Haziran 2016’da devam ediyoruz. Duygudurum bozuklukları spektrumundan, mani ve depr4esyoından söz ederken andığımız ressam Arshile Gorky’den, ona ve birçok başka sanatçıya “Touched With Fire” kitabında yer veren Dr. Kay R. Jamison’ın saptamalarından söz ediyoruz. Dr.Jekyl Mr Hyde yazarı Robert Louis Stevenson’un bipolar bozukluğunu mu anlatır, ya da olasılıkla bu rahatsızlığı olan Robert Schumann’ın eserlerinde bunu nasıl görürüz diye tartışıyoruz. Sylvia Plath, Kurt Cobain, Tezer Özlü, Nilgün Marmara, Lale Müldür ve pek çok sanatçıyı yapıtlarıyla anıyoruz.
Yaratıcılık ve psikopatoloji-II
13 Haziran 2016 yaratıcılık ile psikopatoloji bir arada programa konu edilip bunların birbiriyle ne ilgisi var diye bakıldığı programın tarihi. Yaratıcı sanatçılar ve hastalık ilişkisi, sanatla tetiklenen hastalık, yaratıcı kişi hastalanınca ne olduğu, hastaların yaratıcılıkları ve yaratıcılığın tetiklenip tetiklenemeyeceği ile bunun psikopatolojiyle ilişkisi nedir? Soruların yanıtları pek çok psikiyatristin çalışmalarıyla edebiyatçılar, ressamlar, heykeltraşlar, müzisyenler açısından konuşuluyor. Hastalık yaratıcı kişi için ilham kaynağı mı yoksa ketleyici mi acaba?
Yaratıcılık ve psikopatoloji-I