Başka bir dünya mümkün!

-
Aa
+
a
a
a

19 Kasım 2002Mehmet Feyyaz Damar

Biz Türkiye'de 4 Kasım sabahından itibaren iktidarı kimin eline teslim edeceğimizi tartışırken, Avrupa'da sırtımızı döndüğümüz muhalif bir ses "Başka bir dünya mümkün!" diyordu. Türkiye'nin ruhu bile duymadı belki ama, 6-10 Kasım tarihleri arasında İtalya'nın Floransa kentinde düzenlenen "Avrupa Sosyal Forumu"na on binlerce insan katıldı. Konferanslar, forumlar ve atölye çalışmalarında, küreselleşme, liberalizm, savaş ve barış, haklar, yurttaşlık, demokrasi, kadın hareketleri, eşcinsel hareketler, çocuk hakları, ırkçılık gibi onlarca konu tartışıldı. "Avrupa Sosyal Forumu"nun en ses getiren eylemi ise, 9 Kasım'da yapılan büyük yürüyüştü. Savaş karşıtlığı paydasında buluşan yüz binlerce insan, küresel direnişin, dünyayı yönetenleri tedirgin edecek bir güce ve kararlılığa ulaştığını bir kez daha gösteriyordu. Yani, Seattle, Prag, Cenova ne maceraydı ne de saman alevi!

Avrupa'nın pek çok gazetesi haberi manşetten verdi. Dev gösteriye katılanların sayısı, La Republica gazetesine göre 500 bin kişiydi. Avrupa Sosyal Forumu ise resmi açıklamasında, 1 milyon insanın savaşa karşı yürüdüğünü söylüyordu. Tabii, pencerelerine, balkonlarına astıkları apak barış bayraklarıyla, alkışları, ıslıkları ve gülen gözleriyle eyleme katılan Floransalılar bu sayılara dahil değildi. Burnumuzun dibinde çıkacak bir savaşa karşı Avrupa'dan yükselen bu sese Türkiye'nin ne kadar sağır olduğunu görmek ise, en azından bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Radikal gazetesi bile haberi yalnızca altı satır vermişti.

İstemek, euro ve vize yeterli!

Bu hayalkırıklığının nedenini anlatabilmek için, önce oradaki gücü, coşkuyu, kararlılığı, örgütlülüğü anlatmak gerekiyor ki, herhalde bu da Türkiye'den giden 26 kişiye düşüyor. Yani, aralarında çeşitli parti mensupları, sendikacılar, demokratik kitle örgütü temsilcileri, toplumsal ekolojistler, otonomlar, öğrenciler, bağımsızlar ve gazeteciler bulunan Türkiye delegasyonuna. (Hemen belirtelim ki, bu kafileye katılmak için yalnızca üç şey gerekiyordu: İstemek; yaklaşık 250-300 euro para bulmak, bir de Yunanistan'a ve İtalya'ya girmenizi sağlayacak bir vize almak. Uyku tulumu, sırt çantası ve mat eşten dosttan da temin edilebiliyor.) Foruma ve büyük yürüyüşe katılmak üzere Türkiye'den giden bu 26 kişilik kafile, 48 saatlik yorucu ama çok zevkli bir kara-deniz-kara yolculuğu sonunda Floransa'ya vardı. Yolculuğun ara duraklarında, Makedon ve Yunan eylemcilerle buluşmalarla kafile büyüdü. Yunanistan ve Makedonya delegasyonuyla birlikte Igoumenitsa'dan İtalya'nın Ancona kentine uzanan gemi yolculuğu sırasında forum çoktan başlamıştı bile: İlk olarak feribotun en geniş salonunda toplanıldı ve Irak'taki savaş tehdidi ile Türkiye'deki seçimlerin sonuçları tartışıldı. Türkiye'deki siyasi gelişmelerle yakından ilgilenen Yunanlı eylemciler, AKP'nin başarısını halkın savaşa ve IMF'ye karşı tepkisine bağlıyorlardı ki, Türkiye delegasyonu olarak bu görüşü pek paylaşmadığımızı ifade ettik.

Ancona'da hiçbir açıklama yapılmaksızın bir saat kadar bekletilen Türkiye delegasyonu, Floransa'da Belediye Başkanı'nın "Hoşgeldiniz" mektubuyla karşılandı. Böylece İtalya'da Berlusconi hükümetiyle yerel yönetimi demokratik açıdan bir karşılaştırma olanağı bulmuş olduk. Floransa'da, kalacağımız spor salonuna gitmeden otobüslerden inip, büyük yürüyüşün provasını yaptık: Açılış şenliğinin düzenlendiği Santa Croce meydanına kadar sloganlar atarak yürüdük: "Atina, Fioretina, Tsaloniki/Aftos o cosmos masaniki!", "Le le lefteria/Lefteria stin Palestini!", "Savaşa hayır, barış hemen şimdi!", "Yaşasın halkların kardeşliği!", "Who let the bombs out?/Bush, Bush & Blair!", "Biji aştî!"...

Dario Fo ve Maria Cassi, yaptıkları konuşmalarda savaşa karşı yükselen bu hareketin sürmesi gerektiğini söylediler ve herkesi bu harekete destek vermeye çağırdılar. Yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı şenlikten sonra, forumun ve yürüyüşün boyutları için daha gerçekçi tahminler yapabildik: Bu, sanılandan çok daha büyük bir eylem olacaktı. Forumun ilk gününden itibaren gerek toplantıların ve sergilerin düzenlendiği Fortezza da Basso'da karşılaştığımız insan seli, gerekse basın merkezinden aldığımız sayılar, bu tahminlerimizi doğruladı. Forum boyunca kayıt yaptıran delegelerin sayısı 60 bine ulaşmıştı. Yalnızca basın merkezine başvuran yerel, ulusal ve uluslararası basın mensuplarının sayısı binsekizyüz'ü bulmuştu. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Yunanca, Portekizce, Rusça ve Arapça simultane çeviriler için üç bin beşyüz kulaklık dağıtıldı. Partilerin, örgütlerin, toplulukların standları bir fuar alanını andırıyordu. Fortezza çok büyük bir alan. Forumun tamamına vakıf olabilmek için dolaşmak yarım günümüze mal oldu.

En büyük düşman 3B!

Akşamları ve geceleri çeşitli toplulukların düzenlediği eğlenceler, kültürel etkinlikler yapıldı. Gece gündüz içildi, çok dans edildi, çok gülündü, çok eğlenildi: Savaş isteyenlerden daha mutluyduk. Barış istemek için bu bile tek başına yetmez mi! Floransa'da her şeyin boyutları devasa idi. Yunanistan, Makedonya ve Türkiye delegasyonu olarak toplam 270 kişi bir spor salonunda kaldık. Yerlere serdiğimiz uyku tulumlarının konforundan hiçbirimiz şikayetçi değildik. Aramızda Prag ve Cenova deneyimlerini yaşamış arkadaşlarımız da vardı. Floransa'da onlarla birlikte olmak bizim için bir başka şanstı. Her renkten, her dilden, her yaştan muhalif, solcu, sosyalist, komünist, troçkist, anarşist, ekolojist, feminist, eşcinsel vs. rengârenk bir evren oluşturdu orada. Ve biz gerçekten anladık ki, başka bir dünya mümkün! Bunu orada gördük: Çünkü orası başka bir dünyaydı! Mümkün olan dünyanın ta kendisiydi o! Orası, insana kendini, sınırlarını, özgürlüklerini, gücünü hissettiren bir dünyaydı. Paylaşımın sözlükten çıkıp hayata karıştığı bir yerdi. Savaş dünyanın her yerinde tek renkti. Barış ise rengârenk. Bunu bilen herkes oraya kendi rengini getirmişti. Keşke Türkiye'den yarım değil, 10 otobüs, 20 otobüs gidebilseydik oraya! Orada en büyük düşman, 3B (Bush, Blair, Berlusconi), en nefret edilen şey savaştı. En büyük dayanışma Filistin içindi. Her dilde Filistin'e özgürlük, her dilde savaşa hayır, diye bağırıldı. Forumun savaş karşıtı ekseni, açılış konuşmasını yapan Dario Fo'yu, konuşması ayakta alkışlanan Barış Anası Müyesser Güneş'i, son gün yapılan büyük buluşmada ilk konuşan, Cenova'da polis tarafından öldürülen Carlo Giuliani'nin annesi Heidi Gaggio Giuliani'yi ve Fransız Köylü Konfederasyonu'nun liderlerinden, çiftçi Jose Bove'yi bir araya getirdi. Forumun sonunda "Avrupa Sosyal Hareketler Buluşması" gerçekleşti. Burada yapılan 'Avrupa Sosyal Hareketler Çağrısı', neoliberalizme, savaşa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve homofobiye karşı ortak hareketi öngörüyor. Ve bütün sosyal forum süreçlerine damgasını vuran "Başka bir dünya mümkün" sloganı, her ölçekteki karşılığını burada da buluyor:

"Başka bir Avrupa mümkün!"