Sakat Muhabbet’te Alper Tolga Akkuş, “Haberin Sakat Hali” şiarıyla 3 Aralık Dünya Sakatlar Günü’nde yayın hayatına başlayan Sakat Cenah’ın kurucusu Ali Dinç ile medyanın sağlamcı dili ile sakat öznelerin mağdur ya da kahraman kalıplarına sıkıştırılmasına karşı hak odaklı haberciliğin nasıl mümkün olabileceğini konuşuyor.
Alper Tolga Akkuş: Merhaba. Apaçık Radyo'ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoşgeldiniz, ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 10 Aralık 2025 Çarşamba.
Tam bir hafta önce, 3 Aralık Dünya Sakatlar Günü'nde yeni bir haber mecrasıyla tanıştık aslında ve bu hafta da bu haber mecrasının kurucularından birisini konuk alacağım ki kendisi daha önce de konuğumuz olmuştu; bu hafta konuğumuz Ali Dinç.
Artık Ali diyeceğim, biz samimi olduk tabii kendisiyle. Ali, hoşgeldin kardeşim, nasılsın, iyi misin?
Ali Dinç: Hoşbulduk Alper, sen nasılsın?
A.T.A.: Allah’a şükür. Nasıl gidiyor, görüşmeyeli neler oldu hayatında? Biz bir sene oldu mu olmadı mı tam hatırlamıyorum tarihini şu anda ama ne kadar oldu?
A.D.: Yaklaşık bir sene oldu sanırım.
A.T.A.: Geçen hafta galiba bir tane belgesel seyrettim ben Mersin'de. Biz Radyoyu Çok Sevdik diye belgesel yapmış TRT Radyosu spikerleri, çok eski. Orada da benim bir hocam var; Özden Çankaya. Kendisi Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden. Onunla konuştum. Ona ‘Hocam, ben şimdi haftalık radyo programı yapıyorum. Sanki bir hafta önceki program 10 sene önce gibi geliyor” diyordum ve o da bana, “Çünkü beyninde siliyorsun onu” diyordu. O yüzden ben kiminle ne zaman konuştuğumu hatırlamıyorum, artık kaçtı gitti bende. Sende de oluyordur haberler için aynısı. Bizim için, gazeteci zihni ‘hemen diğeri’ gibi çalışıyor.
Benim bir ilk sorum var, onu yine sorayım sana; Ali Dinç kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığın var ise bunu da bize aktarır mısın lütfen?
A.D.: Ben yaklaşık dört senedir ya da üç senedir gazetecilik yapıyorum. Bianet'te çalışıyordum buradan önce ve orada engelli hakları üzerine bir çalışma yürüttüm. Onun dışında emek muhabirliği, ekoloji haberleri, hayvan hakları haberleri, çeşitli konularda haberler ürettim aslında. Bugün de burada Sakat Cenah'ın kurucusu olarak bulunuyorum. Bir engelim de bulunmuyor.
A.T.A.:Sakat Cenah’a müzikten sonra girelim. Sen birçok alanda haber yaptın zaten ve sakat olmayan biri olarak, bir muhabir olarak daha da iyi, başka bir açıdan bakarsın diye düşündüğüm için sakatlara yönelik haberciliği de yaptın. Bu arada bunu konuşalım; sakatlarla ilgili haberler nasıl yapılıyor, nasıl yapılmalı? Zaten müzikten sonra da Sakat Cenah’a geçeceğiz.

Medya’nın Sağlamcı Dili
A.D.: Türkiye'de medyada sakatlara yönelik haberler genelde iki duruma sıkışmış şekilde: Ya mağdur bir engelli ya da çok kahraman bir engelli görüyoruz.
Engellilere yönelik bir haber yapılıyor ise gerçekten çok büyük ajitasyonlarla, mağdur yaratılarak, hakları belirtilmeden bir habercilik yapılıyor ya da ufak bir başarı ya da normalde haberleştirilmeyecek başarılar engelli olduğunda söz konusu haberleştirilmeye başlıyor ve buradan bir kahraman yaratılıyor. Burada da engelliyi olağanüstü göstererek onun haklarının olduğunu unutturuyor bize. Bu nedenle de aslında kapana sıkışmış halde bir habercilik diyebiliriz sakatlara yönelik haberlere.
A.T.A.: Peki bir örnek versene, haber olmayacak bir şey engelli söz konusu olduğunda haber oluyor demiştin ya, buna bir örnek var mı aklında?
A.D.: Ben hep aynı şeyden gidiyorum. Mesela üniversite sınavı sonuçları açıklandığında bir engelli sınavda 10 bine, 20 bine girdiyse bu hemen haber yapılır ve ‘Görme engeline rağmen sınavda 11. oldu, azmetti, başardı’ gibi sözlerle haberler verilmeye başlanır.
Ya da kör bir öğretmen var ise ‘20 yıldır gönül gözüyle öğrencilerine ışık oluyor’ denir, ‘Sürekli engelline rağmen şunu başardı’ denir.
Biz burada bunu söylediğimiz zaman birkaç durumu desteklemiş oluyoruz; bir kere doğru soruları sormadığımız için o kişi 10 bine girerken sınavda erişilebilir kaynaklara ulaştı mı? Biz mesela bunu hiç sormuyoruz medyada ve böyle olunca da sorumluluğu olanlar bu sorumluluğu hatırlamıyor çünkü o öğrenci erişilebilir kaynağa ulaşıp ulaşmadığını sormadığımızda ve sadece bir başarı sunduğumuzda ortaya demiş oluyoruz ki ‘Bak başaran başarıyor, sen de azmedersen başarırsın, burada ekstra yapılması gereken bir şey yok’. İşte bu nedenle de bu tarz haberlerin yanlış olduğunu düşünüyorum.
A.T.A.: Engelli haberlerine ‘nokta nokta rağmen’ haberleri de diyebiliriz gibi geldi bana.
Peki sen Bianet'te çalışmadan önce yani sakatlıkla ilgili bir bilgin olmadan önce bu haberler dikkatini çekiyor muydu, sana garip geliyor muydu yoksa sen bunun sürecine girince mi öğrendin? Öncesi ve sonrası diye bir şey var mı senin hayatında?
A.D.: Ben TGS Akademi'de Nilay Vardar'dan aldığım eğitimi her zaman söylüyorum. Bunun bende bir dönüm noktası olduğunu kabul ediyorum çünkü gazetecilik bölümüne başlarken ben kamu yararı için bu bölümü tercih ediyorum, topluma faydalı bir iş yapacağım diyerekten başladım ve her zaman da ona göre mesleki hayatımı şekillendirmek istedim.
Üniversitedeki eğitimimden sonra ben de fark ettim ki yararlı olmak istediğim toplumun içerisinde sakatlar, engelliler yok çünkü medyada zaten temsiliyet olarak çok az bir habercilik var ya da kötü bir habercilik var. Burada tanışmakla beraber gelişti bu süreç.
A.T.A.: Sence bu haberlik niye yapılıyor? Hedef kitlenin böyle düşündüğünü göz önüne alarak oradan gidiyorlar gibi geliyor bana da çünkü sakatlar da bu haberleri okuyorlar ve sakatlar azımsanmayacak bir rakamda Türkiye'de. Bunu da görmüyor insanlar.
Bu haberciliğin yapılma nedenine sen bir yanıt verebildin mi kendi açından?
A.D.: İkisi de birbirini destekleyen bir süreç galiba yani toplum sağlamcı bir toplum, zihninde engelliliği zayıf, yardıma muhtaç olarak kodlayan bir toplum. Böyle bir topluma bu habercilik yapılıyor ve bu habercilikte bu zihniyeti aslında destekliyor, bu düşünceyi körüklüyor. Sürekli aslında biz zayıf, yardıma muhtaç, engel gördüğümüz haberlerde, sokakta karşılaştığımızda da bir acıma duygusu hissediyor toplum ama bu birbirini destekleyen bir süreç bence.
Zaten medyanın, gazeteciliğin temel ilkelerinden uzaklaşmış olması da bu konuda ajitasyonunu yapabileceği bir şey haline getiriyor engellileri. ‘Bir haber var, hemen onu şişirelim, ajitasyonunu yapalım ve öyle servis edelim’ gibi bu daha çok etki ediyor gibi hissediyor medya.
A.T.A.: Türkiye’ye özgü bir durum mu bu peki sence? Yani yurt dışından örnek aldın mı yani dünya çapında mıdır sence bu bakış açısı? O konuda senin fikrin var mı?
A.D.: Bence dünyada en azından bu konuda habercilik anlamında gelişmiş bir sistem var, aynı habercilik devam ediyor fakat daha güçlü bir engelli hakları haberciliği olduğunu da düşünüyorum ben çünkü bunun üzerine yazan, çizen insanlar daha fazla. Biraz kurcalayınca dünyayı bu konunun üzerine siteler, çalışmalar var. Hatta Avustralya'da mesela direkt bunun muhabirliği var; engelli hakları muhabirliği var.
A.T.A.: Avustralya’da?
A.D.: Avustralya’da bir gazetede var.
A.T.A.: Nasıl? Ben bilmiyorum, detay versene, merak ettim, nasıl yapıyorlar?
A.D.: Yani böyle bir pozisyon açmışlar ve orada da bir engelli görev alıyor, bu konuda haberler üretiyor.
A.T.A.: Yani spor haberleri, magazin haberleri gibi engelli haberleri köşesi de var bir gazetede. Doğru mu anlıyorum?
A.D.: Evet.
A.T.A.: Tamam. Ortalara da geldik sanıyorum ve de şarkıyı da hazırlamışsın. Biliyorsun tabii bizim detayımızı. Ne dinleyelim?
A.D.: Hepsi ve Sezen Aksu'nun “Tempo” şarkısını dinleyelim istiyorum ben.
A.T.A.:Sakat Muhabbet devam ediyor. Bu hafta konuğumuz Sakat Cenah internet gazetesinin kurucusu Ali Dinç.
Sakat Cenah’a gelelim; Sakat Cenah'ın kuruluş aşamasını, tarihçesini aktarabilir misin? 3 Aralık 2025'te başladı yayınına ve senden alalım istersen bu hikayeyi.
A.D.: Evet, 3 Aralık'ta yayına başladık. Sakat Cenah aslında bir süredir üstüne düşündüğümüz bir projeydi. Burada hem haberciliğimizi devam ettirebileceğimiz, hem de öznelerin sesini duyurabileceğimiz bir platform olsun istedik biz. Bunun için çalışmalara başladık ve yayın hayatına geçtik. İlk başta güzel de tepki aldık, insanlar güzel tepkiler veriyor.
İsmi tartışılıyor, neden böyle bir isim kullandığımızı merak ediyorlar ama aslında seninle de aynı dertten dolayı biz bu kelimeleri hakaret görmüyoruz. Aslında biraz da yapı sökümcü davranarak bunları kullanmak istiyoruz yani tavrımızı da belli eden bir isim oldu. O açıdan mutluyuz, güzel gidiyoruz.
A.T.A.: Bilmiyorum var mıdır yok mudur bu hikayede ama Sakat Cenah’a da belki bir dokunmuşumdur diye Sakat Muhabbet'in isminden de kendime bir pay çıkartıyorum.

‘Haberin Sakat Hali’
A.D.: Evet yani zaten ismi düşünürken bak böyle şeyler var dedik ve Sakat Muhabbet de burada bizim için bir referans oldu.
A.T.A.:Sakat Cenah’ın sloganı da, ‘Haberin Sakat Hali’. Haberin sakat hali nasıl bir şey, nedir o? Bir açsana bize.
A.D.: Aslında perspektif olarak baktığımızda, biz tamamen özne üzerinden giriyoruz haberlerde ve hak odaklı bakıyoruz yani habercilikte öznenin haklarını ön plana alıp bunları haberleştirmek istiyoruz ve bu nedenle de ‘haberin sakat hali’ dedik buna. Sağlamcı medyaya karşı bir alternatif olarak yola çıktık, medyada kullanılan dile bir alternatif olarak yola çıktık. Bu nedenle de bu sloganı seçtik.

Sakat Cenah’ta Kimler Yer Alıyor?
A.T.A.: Tabii şu an 6 Aralık Cumartesi günü biz bunu kaydediyoruz ve daha üç gün oldu kurulalı gazete. Peki, kimler var gazetede? Ne gibi haberler olacak ve şu ana kadar iki günde, üç günde neler oldu?
A.D.: Ben zaten haberlerimi orada devam edeceğim. Evrim Deniz, Engelli Kadınlar üzerinden haberler üretecek ve kadın haberlerini de kendisi yazacak. Körüz Biz’den Meral Sözen, bize düzenli olarak yazacak. Konuk olmuştu size; Mihriban Boyacı var, kendisi Bilgi Üniversitesi’nde Yeni Medya öğrencisi kendisi.
A.T.A.: O da konuğum olmuştu, evet. Evrim Hanım'ı tanımıyorum ama o da konuk olacak gibi gözüküyor yakında.
A.D.: Evet, bence yakında o da konuk olabilir.
Mihriban, haftalık olarak engelli üniversite öğrencilerinin deneyimlerini yazacak. İlk yazısı da çok güzel, bence çok güzel anlattı. Engelli odaları var yurtlarda, bunun üzerine bir yazı yazdı. Mihriban da hem o odalarda engeli olmayan arkadaşlarıyla kalmış ve aslında oradaki izolasyonu çok iyi gösteren bir yazı bu. İlk yazısını herkesin okumasını tavsiye ederim buradan da. Bunlar devam edecek.
Diğer yandan Burak Sarı ve Sedef Erken yazdı. İlk gün açıldıktan sonra hemen katkı sunmak istediğini söyledi ve bize yazdı. Böyle aslında devam edecek bu.

Peki Sürdürülebilirlik?
A.T.A.:Sakat Cenah mali olarak duracak mı ayakları üstünde? Çünkü böyle internet haberciliği bedava yapılıyormuş gibi bir düşünce var, onu da kırmak lazım.
Sakat Muhabbet’i ben gönüllü yapıyorum. Diğer yandan Sit Down oyunuma da geldin sen ve Sit Down üzerinden, sanat üzerinden de bir gelir modeli oluşturmak istiyorum. Ben Sit Down'u da hep gönüllü yaptım şimdiye kadar çünkü ben bununla para kazanmayı bilmiyorum aslında. Para kazanmak ayıp gibi geliyor ama olmaması gerekiyor bunun.
Bir arkadaşım demişti, “Alper, zaten böyle bir algı var. O algıyı kırmanız lazım. Sizin yaptıklarınız bir emek ve bunun da bir bedeli olmalı” demişti.
Bu anlamda bir gelir modeli oluşturabildiniz mi? Var mı kafanızda, şu anda neler düşünüyorsunuz?
A.D.: Burada gelir modeli olarak tabii biz fon almayı hedefleyeceğiz yani sadece bizim için değil, buraya yazılacak arkadaşlar için, telifli olarak haberlerin yayınlanması için yapacağız. Bunun için projelerle uğraşıyoruz şu an.
Başlangıçta böyle bir şeyimiz yoktu ama şu anki gelir modelimiz aslında senin dediğin gibi, bizim de diğer freelance olarak yaptığımız diğer işlerde öyle ama Sakat Cenah’ın mali olarak desteklenmesi hedefimiz çünkü oldukça biz de emek harcıyoruz, buraya zaman ayırıyoruz. İlerideki hedefimiz tabii destek almak olacak çünkü Türkiye'de medya sektörü için gelir oluşturmak zor.
A.T.A.:Sakat Cenah’ı bir yana bıraksak bile hiçbiri için yok aslında doğru dürüst bir şey. Bir de bu Google Analytics değişti ve çoğu mecra da battı zaten. Sen de biliyorsun, içindesin bu konuların.
O anlamda yapay zeka da çoğu şeyi yok ediyor ve edecek de zaten. Gazeteyi okuyacağına, ‘bu ne oldu, ne bitti’ diye doğru kelimeleri yazınca o sana pıtır pıtır döküyor ki para da ödemiyorsun çoğunda. O da başka bir şey.
Buna da girelim istersen. Gazetelik nereye gidiyor? Konu buraya geldiği için bunu da açayım istersen.
A.D.: Evet, gazetecilik zor bir durumda bence de yani zaten bizim bu kadar etik dertlere girmemizin nedeni de bu aslında. Ticari kaygıyla gazetecilik mesleğine biz değer kaybettiriyoruz ama bu geliri yaratamadıkça da sürdürülebilir olmuyor. Nitelikli gazetecilik, yani kaliteli gazetecilik sürdürülebilir olmuyor, değer görmüyor. Bu nedenle de biz bir kriz halindeyiz ki hep haberler çok kötü, hızlıca haberler giriliyor, ne dediği belli olmayan haberler diye de şikayet ediyoruz.
A.T.A.: Copy paste haberler peş peşe geliyor, o da var.
A.D.: Ama bir yandan da karşılanmıyor yani düşük ücretlere çok fazla haber girmesi beklenen arkadaşlarımız da var.
A.T.A.: Mesela ABD’den örnekler biliyorum; The New York Times için mesela, internet geldi bitti diyordu herkes ama bazı gazeteler de doğru habercilik yaptığı için yükseliyor. The Athletic; spor gazeteciliği; detaylı ve yoğun. İyi haber alıcı buluyor zaten ve ihtiyacı da var insanların buna. Bunu da görmek gerekiyor. Uydur kaydır haber nasıl sıkıyorsa, detaylı ve doğru haber de insanın ihtiyacı olan bir şey Bunu da belki Türkiye'deki okurlar görmedikleri için bunu fark etmiyorlar ama ABD’de artık para kazanan ve paralarını da arttıran bir medya var bir yandan da. Türkiye'de hep orada başka bir şey oluyor galiba.
Ali, ben siteye baktım biraz ve aslında siz herkese çağrı yapmışsınız 'Gelin bize yazın, haber iletin, yazı yazın’ diye. O konuda da gönüllü anlamında nasıl bir destek istiyorsunuz? Çağrınızı buradan yap istersen.

Sakat Cenah’tan, ‘Bize Yazın, Haberler Yapın’ Çağrısı
A.D.: Biz kurulurken şunu söyledik; biz öznelerin sesi olmaya geliyoruz buraya. Evet, bir habercilik yapacağız ama biz ancak birbirimizin sesini büyütürsek bir güç oluştururuz burada, birbirimizle dayanışırsak bir politika üretiriz, politika üretilmesine etki ederiz.
Bu nedenle herkes gelsin, sözünü söylesin istiyoruz ve bu yüzden de bize yazan herkese kapımız açık. Tabii ki de sağlamcı bir dil oluşturmadan, bizim etik değerlerimize uygun herkese kapımız açık ve bunda da iddialıyız. Bize yazsınlar, biz birlikte konuşalım. Söylesinler burada böyle bir konu var diye, biz üstüne düşelim, bakalım. Biz aslında ülkenin her yerindeki engellilerin, sakatların sesini duyuralım istiyoruz.
A.D.: Biz kurulurken şunu söyledik; biz öznelerin sesi olmaya geliyoruz buraya. Evet, bir habercilik yapacağız ama biz ancak birbirimizin sesini büyütürsek bir güç oluştururuz burada, birbirimizle dayanışırsak bir politika üretiriz, politika üretilmesine etki ederiz.
Bu nedenle herkes gelsin, sözünü söylesin istiyoruz ve bu yüzden de bize yazan herkese kapımız açık. Tabii ki de sağlamcı bir dil oluşturmadan, bizim etik değerlerimize uygun herkese kapımız açık.
Bunda da iddialıyız. Bize yazsınlar, biz birlikte konuşalım. Söylesinler burada böyle bir konu var diye, biz üstüne düşelim, bakalım. Biz aslında ülkenin her yerindeki engellilerin, sakatların sesini duyuralım istiyoruz.
Hatta ben çok şaşırdım çünkü ilk günden ihbarlar gelmeye başladı. Demek ki böyle bir ihtiyaç da varmış. Bize burada şöyle bir konu var diye yazan insanlar oldu, yazı göndermek isteyen insanlar oldu. Hem çok sevindim, hem de çok şaşırdım ama bence böyle bir ihtiyaç vardı. Bu da daha da büyüyerek gidecek diye düşünüyorum.
A.T.A.: Peki nereye yazacaklar? Nereden ulaşacaklar? Onların da bilgisini ver dinleyenlere.
A.D.: İnternet sitemizde ‘Cenah’a Ulaşın’ diye bir sayfamız var ve oradan zaten direkt mesaj gönderebilirler bize.
A.T.A.: İnternet sitesinin de adını söyle bence. Radyo programı ya bu, her bilgiyi söylemek gerekiyor.
A.D.: İnternet sitemiz Sakatcenah.org. [email protected] da mail adresimiz. Bu ikisinden bize ulaşabilirler. Şimdi bir de Whatsapp kanalı oluşturduk ve Whatsapp kanalına katılabilirler. Sosyal medya hesaplarımız da var yani X, Instagram ve Facebook'ta da varız. Oradan da bizi takip edip, yazabilirler. Bize bu şekilde ulaşabilirler.
A.T.A.: Bir de Sakat Cenah’ı bir aç, şu üç günde hangi haberler var anlatsana bize, bunlar bunlar var, şu yazılar var diye bir özetlesene.
A.D.: Zaten biz ilk gün iki haber, üç yazı ile beraber yayın hayatımıza başladık. Burada ilk haberimiz Evrim Denizi'in engelli kadınlara yönelik haberiydi. Devletin bakım politikası, failin konfor alanı, engelli kadınlar sistematik kıskaçta. Evrim burada engelli kadınlarla konuşarak engelli kadınlara yönelik şiddeti gösterdi, gözler önüme serdi.
Sonrasında benim bir merhaba yazım var ve Meral Sözen'in de bir merhaba yazısı var. Sedef Erken'in bir yazısı var. Mihriban Boyacı'nın da demin bahsettiğim engelli yurtlarına dair bir yazısı var.
Biliyorsun, 3 Aralık'ta biz yayına başladık ve sonrasında görsel betimleme kullanmadan 3 Aralık'ı kutladığına dair bir haberim var. Burada ilginç isimler de var yani bence TİHEK'in görsel betimleme kullanmaması, TİHEK başkanının görsel betimleme kullanmaması ilginç çelişkili bir durumdu.

5 Yıl Perspektifi: 3 Aralık 2030’daki Sakat Cenah
A.T.A.: Şimdi bugün 6 Aralık ama 3 Aralık 2025'te kuruldu. 3 Aralık 2030'daki Sakat Cenah’a dair bir perspektifin var mı yani beş sene sonra 3 Aralık'ta ne olacak sence? Tabii o gün geldiğinde ben ve sen var isek bir daha konuşuruz bunu.
A.D.: Evet, benim için çok güzel bir şey oldu şu an.
A.T.A.: Yüzünde de gülümseme belirdi bu arada, dinleyenlere söylemiş olayım.
A.D.: Öncelikle gerçekten Sakat Cenah’ın beş yıl sonrasını hayal etmek beni mutlu ediyor çünkü beş yıl içerisinde yaratabileceğimiz etkiye inanıyorum ve o etkinin değiştireceği şeylerden mutlu oluyorum.
Sakat Cenah’ın öncelikle gerçekten Türkiye'nin her yerine yayılmasını istiyorum. Beş yıl sonra Türkiye'nin 80 ilinden biz haberler verebilmiş olmak istiyorum. Bu bence Sakat Cenah’ın hedeflerinden bir tanesi olmalı.
Mesela Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, çeşitli köylerine giderek orada engelliler ne yapıyor diye bakmak istiyorum yani biz hiç sesini duymadığımız engelliler var. Evet, büyük şehirlerde haberler alıyoruz, sivil toplumun güçlü olduğu yerlerden haberler alıyoruz ama nispeten küçük şehirlere, köylere ulaşmamız zor.
Ben bu zamana kadar yaptığım habercilikte çeşitli illerden haberler yaptım ama spesifik olarak o köylerden, o küçük şehirlerden haber almak oldukça zor. O nedenle de Sakat Cenah’ın böyle bir amacı da var.
Onun sonrasında da aslında istihdam da yaratmak istiyoruz yani engelli gazeteciler burada gelip yazsın, burada çalışsın istiyoruz. Staj yapsınlar. Mesela gazeteci olmak isteyenler burada deneyimlesin istiyoruz mesleği. Böyle bir amacımız da var.
Umarım bunları gerçekleştirebiliriz ve beş yıl sonra bunları gerçekleştirirsek çok mutlu olurum gerçekten. Şimdiden de hedefimizi koyalım.
A.T.A.:Sakat Muhabbet’e başladığımda da şu önyargı vardı; Sakatlık çok haber olmaz, iki-üç gün yaparsın sonra biter diye zannediliyor ama üç yıl oldu. 117. bölüm galiba bu seninle yaptığımız bölüm ve 2 bin 117 de yaparım ben, biliyorum.
Hayatın içinde ne varsa sakatlığın içinde de o var. Sakatlık bambaşka, ayrı bir şey değil ki sen sakat olmasan da içinde olduğun için biliyorsun bunu.
Çok sağol konuk olduğun için. Bu hafta Ali Dinç idi konuğum ve kendisi Sakat Cenah internet portalının kurucusu, sakatcenah.org ben de söyleyeyim.
Son sözlerini de alarak bitirelim istersen Ali, çok sağol tekrar konuk olduğun için.
A.D.: Beni davet ettiğin için çok teşekkür ederim. Aslında senin de söylediğin gibii insanlar ne olabileceğini bilmiyor, sakatlarla ilgili ne kadar haber olabileceğinin farkında değiller. Biz bugüne kadar medyada bunu az gördük ve gördüysek de yanlış gördük. Fakat gerçekten her yerde haber var. Biz bu haberleri ulaştırmaya çalışacağız ve aslında medyada yayınlanan haberler de bizim için haber. Sadece doğru soruları sorarak biz bunları yayınlamak istiyoruz. Bunu başaracağız, bunun için yola çıktık. Herkesi de Sakat Cenah'ı takip etmeye davet ediyorum buradan.
Sitemizi ziyaret etsinler, bize yazsınlar, bizi takip etsinler, eleştirilerini, önerilerini sunsunlar bize. Sakat Cenah’ı birlikte büyütelim. Biz bunu söyledik zaten: Gelin, ses olun. Birlikte mücadeleyi büyütelim istiyoruz. Son sözlerim de bunlar olsun, böyle bitireyim.
A.T.A.: Çok çok sağol. Bu hafta Ali Dinç idi konuğum. Bu programı dinlediğiniz için teşekkür ederim tüm dinleyicilerimize. Sakat Muhabbet’i dinlediğiniz için çok sağolun. ‘Dünyanın tüm sakatları eğleşin!’ Haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın.


