Gezegeni ucuz ve hatta bedava güneş panelleriyle donatsaydık ne olurdu?
Normalde bu bülteni pratik konular ile sınırlandırmaya çalışıyorum ama bazen biraz hayal kuruyorum. Bu hafta, belki de Beyaz Saray’dan yükselen vahşet karşısındaki umutsuzluğumdan esinlenerek, gereksinim duyduğumuz dünyayı, insanları ve iklimi için önemli olacak kadar hızlı bir şekilde nasıl inşa edebileceğimizi hayal etmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
İki yeni haberden ilham aldım. İlki ilgi çekiciydi; Wired’dan Zevi Yang, Afrika ülkelerinin Çin’den nasıl rekor sayıda güneş paneli ithal ettiğini ayrıntılarıyla anlatıyordu.
Akdeniz kıyısındaki Cezayir’den güneyde karayla çevrili Zambiya’ya kadar Afrika’nın dört bir yanındaki ülkeler bu yıl Çin’den geçmişe kıyasla çok daha fazla güneş paneli ithal ediyor ve analistler bunun kıtanın elektrik ihtiyacının fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjiyle karşılanmasına yardımcı olacak büyük bir çabanın başlangıcı olabileceğini söylüyor.
Mayıs 2025’te Afrika ülkeleri Çin’den toplam 1.57 Gigawatt güneş paneli ithal ederek tüm zamanların en yüksek rakamına ulaştı. (Bunu Hoover Barajı’nın kapasitesinin dörtte üçünün bir ay içinde eklenmesi olarak düşünün). Küresel enerji düşünce kuruluşu Ember’in baş analisti Dave Jones, bu artışın Güney Afrika gibi nispeten varlıklı Afrika ülkelerinden değil, yaklaşık iki düzine küçük ülkeden geldiğini belirtiyor.
Jones, Çin gümrük verilerini kullanarak farklı ülkelere ihraç edilen Çin güneş panellerinin değerini takip ediyor. Jones, 2025’in ilk beş ayında en az 22 Afrika ülkesinin geçen yılın aynı dönemine kıyasla daha fazla güneş paneli ithal ettiğini ve bunların çoğunun miktarı iki katına çıkardığını tespit etti. En çarpıcı örneklerden biri, 2025’in ilk yarısında bir önceki yıla göre yüzde 6.300 artışla 0,76 GW güneş paneli ithal eden Cezayir'dir.
Bu güzel bir haber, ancak çok daha hızlı ve çok daha ileri gidebilir- Afrika’da hala hiç elektriği olmayan yüz milyonlarca insan var ve dünyanın dört bir yanında havaya karbon akıtan milyarlarca hane var.

Bu da beni ikinci habere getiriyor. Bu haber, Çin’in bazı güneş paneli fabrikalarını kapatmaya çalışmasıyla ilgili, çünkü çok fazla rekabet fiyatı düşürüyor.
Çinli düzenleyicilerin gözetiminde sanayi oyuncuları tarafından tasarlanan plana göre, büyük üreticiler 50 milyar yuan (7 milyar $) toplayarak en verimsiz tesisleri satın alıp kapatacak, ardından da amansız fiyat savaşlarını durdurmak için bir kartel oluşturacak.
İdeal olarak, fiyatlar yükseldiğinde, zarar eden üreticiler karlı hale gelecek ve bu süreçte oluşan borcu geri ödeyecekler. Azalan üretim ve artan polisilikon maliyetleri, yılda dünyanın satın aldığının yaklaşık iki katı kadar üretim yapabilen ve Çin ile Batı arasındaki ticari gerilimlerin kaynağı olan güneş paneli üreticilerini birleşmeye zorlayacak.
Bu, salt ekonomi açısından anlaşılabilir bir durum. Ancak dünya gezegenindeki en önemli tek ürünün üretim kapasitesinin yarısının kapatılması korkunç bir trajedi. Bu, bir pandemide aşı fabrikalarının yarısını kapatmak gibi bir şey. (Elbette Trump yönetiminin tam da bunu yaptığının farkındayım, tıpkı birazdan ortaya koyacağım öneriyi benimsemelerinin mümkün olmadığının farkında olduğum gibi, ama biz de dünya vatandaşıyız ve belki bir gün demokrasimizi geri alırız, o yüzden bu arada bazı planlar yapalım).
Yani ulusları -çoğunlukla zengin ulusları- Çin fabrikalarını (ve Hindistan’dakileri, Vietnam’dakileri ve Marjorie Taylor Greene’in Georgia’daki bölgesinde bulunan ve batı yarımkürenin en büyüğü olan fabrikaları) çalıştırmaya karar vermiş bir dünya hayal edin. Hepsini 24 saat açık tutmaya, her zamankinden daha ucuz güneş panelleri üretmeye ve sonra bunları mümkün olan en derin indirimle satmaya ya da belki de insanların gelip almaları için dünyadaki her iskele ve demiryolu kenarına yığmaya izin verin.
Birleşmiş Milletler’in birçok Taraflar Konferansı’na (COP) katıldığım için küresel iklim müzakere süreci konusunda şu anda oldukça önyargılıyım. Paris Anlaşması büyük bir adımdı; geri kalanların çoğu, özellikle de son yıllarda, bir tür maskaralıktı. Hiçbir zaman uygulanabilir gibi hissettirmedi. Ama sonsuz büyüklükteki güneş paneli yığınları uygulanabilir görünüyor. İnsanların geçen yıl ulusal elektrik şebekesinin yarısına eşdeğer miktarda güneş paneli kurduğu Pakistan örneği, gelişmiş bir altyapı olmadan da insanların bunları iyi bir şekilde kullanabileceğini açıkça ortaya koyuyor. (Pakistan’ın inanılmaz güneş enerjisi hamlesinin arkasındaki en temel etken, arka planda Hint müziği eşliğinde TikTok’ta yayılan ve Kendin Yap (Do It Yourself-DIY) öncülerinin ekipmanların nasıl bağlanacağını gösterdiği bir dizi videoydu).
Bunu hayal ettiğimde, şu anda tarlaları sulamak için gerekli olan yüz milyonlarca dizel pompanın yerini güneş enerjisiyle çalışan eşdeğerlerine bırakırken dünyanın daha sessiz hale geldiğini hayal ediyorum. Bu jeneratörlerden çıkan dumanların yerini güneş tarlalarından hiçbir şey yükselmediğinde dünyanın daha az bulanıklaştığını hayal ediyorum. Köyleri birbirine bağlayan elektrikli bisikletleri ve dumanlı ocakların yerini endüksiyon ocaklarına bırakmaya başladığını hayal ediyorum. Dünyamızın çok daha az ısındığını hayal ediyorum. Artık ithal petrol için şaşırtıcı bir fatura ödemek zorunda olmayan ülkelerin bu parayı okullar ve klinikler için kullandığını hayal ediyorum. Petrol sahalarına sahip olan insanların üzüldüğünü hayal ediyorum. Ve her yerde şaşkın demogogların güneş ışığı için nasıl savaşabileceklerini anlamaya çalıştıklarını hayal ediyorum.
Ama dediğim gibi, bazen hayal kurmaya meyilliyim. Bu yüzden bu fikri, uzmanlıklarına ve tutkularına güvendiğim birkaç kişiye sordum. İlki, yenilenebilir enerji konusunda dünyadaki herkesten daha fazla şey bilen Stanford profesörü Mark Jacobson’dı. Kendisi, işin tüm teknik ayrıntılarını bilen ve bundan gurur duyan bir uzmandır ve bu yüzden her biri dayandığı kaynak makaleye bağlantı içeren bir dizi sayı ile yanıt verdi:
Bu makalenin Tablo 1’ine göre 8,6 TW yıllık ortalama nihai enerji talebi, tüm enerji sektörlerinin tam olarak elektrifikasyonu ile dünyanın %99,6’sına (149 ülke) güç sağlayacaktır.
Bu yıllık ortalama son kullanım gücünü sağlamak için gereken ~43 TW PV nominal kapasitesini elde etmek için aynı makalenin Tablo S12’sinden %20’lik bir ortalama dünya PV kapasite faktörüne bölün.
Bugünkü bir Çin güneş paneli için Watt başına 0,06 $ ile çarpın.
= 2,58 trilyon dolar. Dünyanın enerji ihtiyacını karşılamak için gereken maliyet 2,58 trilyon dolar (bunun içinde depolama, iletim, güneş panellerinin kurulumu için işçilik ve panellerin doğru akımı (DC) alternatif akıma (AC) dönüştürmesini sağlayan invertörler (eviriciler) ile panellerin şebekeye veya evdeki cihazlara bağlanması yer almıyor).
Bununla birlikte, tam sistem maliyetinin panel maliyetinden çok daha fazla olduğunu unutmayın. Lazard 2025, ABD’de şebeke tipi güneş enerjisi panellerinin sermaye maliyetini (panel, işçilik, invertörler, şebeke bağlantısı vb. dahil) aşağıdaki bağlantıda yer alan metnin 34. sayfasında 1,15-1,6 $/W olarak tahmin etmektedir.
Lazard'ın Dengeli Enerji Maliyeti+ (LCOE+)
1,15 $/W kullanıldığında 43 trilyon $ elde edilmektedir.
En üstteki makale, WWS teknolojilerinin bir karışımını varsayarak depolama ve iletimi de içeriyor ve dünyaya (149 ülke) 58 trilyon dolarlık bir toplam sermaye maliyeti çıkarıyor, ancak yıllık maliyet tasarrufları nedeniyle enerji maliyetinin geri ödeme süresi ~6 yıl ve sosyal maliyetin (enerji artı sağlık artı iklim maliyeti) geri ödeme süresi <1 yıldır.
O halde işe sadece paneller için gereken 2,5 trilyon dolardan başlayalım, çünkü TikTok videoları var. Peki ödemeye yardımcı olmayı hayal etmek için bu saçma bir rakam mı? Uluslararası Para Fonu geçtiğimiz günlerde dünyanın fosil yakıtları sübvanse etmek için yılda 7 trilyon dolar harcadığını bildirdi. Ve bunun bize sağladığı tek şey daha fazla fosil yakıt satın alma şansı- Jacobson’ın e-postasının son satırı, tam fiyatla bile bunun büyük bir pazarlık olacağını açıkça ortaya koyuyor. Büyük miktarda para tasarruf ediyorsunuz çünkü artık yakıt için ödeme yapmak zorunda değilsiniz. Paneller kurulduktan sonra güneş ışığı bedava. Bu her şeyi değiştirir.
Sonra bunu, dünyayı dolaşarak yeni projeleri takip eden ve teşvik eden güneş enerjisi gurusu Danny Kennedy’ye sordum. O da bir tür uzman ama akademik anlamda değil. Yani, biraz coşku!
Politik bir mesele olarak, hayırseverlere ve danışmanlık yaptığım diğer kişilere yıllardır şunu öneriyorum: çok düşük maliyetli güneş enerjisi ve pillerini bir kalkan yerine kılıç olarak kullanmaya başlamak zorundayız. Enerji dönüşümünde savunma yapmak yerine hücuma geçmeliyiz. Bu maliyet yapıları ve gerçeklerle, bugünlerde dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir fosil yakıt savunucusu tarafından önerilen herhangi bir sermaye harcamasına korku, belirsizlik ve şüphe tohumları ekebiliriz.
Bunu Wired1 dergisinde Afrika üzerine çıkan haber çok iyi göstermekte. Onları gerçekten doğrudan sevkiyat stratejisi (drop shipping) olarak kullanmaya ne dersiniz? Evet—ya eğer felaketleri ve atmosferdeki CO₂ yoğunluğunu belgelemeye harcanan birkaç milyar dolarlık iklim bağışını bu amaç için dönüştürürsek? Elbette bilimi terk edelim demiyorum, ancak bunun bir kısmını önerdiğiniz şeyi yapmaya kaydırırsak, gerçek müdahalelerle önemli bir değişim yaratabiliriz. Bir LNG terminalinin önüne 100 milyon dolar değerinde bir güneş paneli (PV) koyduğunuzu hayal edin. Bu yatırım, söz konusu LNG terminali aracılığıyla 25 yıl boyunca yılda X miktarda gaz ithalatı ile aynı terawatt saat elektrik üretecektir, oysa LNG terminalinin her yıl yeniden doldurulması gerekir.
Bu, durgunluk sırasında Fed’in gökten para yağdırması gibi bir şey mi oluyor? Bence bundan daha iyi, Bill. Bu tek seferlik bir kaynak aktarımından ziyade nesiller boyu sürecek bir destek aktarımı gibi. Verilmeye devam eden evrensel temel gelir (Universal Basic Income) gibi. Evrensel temel gelir, bazı savunucuların inandığı bir modeldir, çünkü doğru yatırım yapılırsa, zaman içinde serveti artırabilir. Bir güneş paneli (PV) bağışı, toplulukların işletme maliyetlerini bir yıl değil, iki yıl değil, 20 yıl boyunca düşürür- bir kez verilen ama etkisi sürekli devam eden bir armağan gibidir.
Bu fikri gitmesi gereken yere nasıl götüreceğimden tam olarak emin değilim. Bunu, tanıdığım uluslararası iklim diplomatlarına göndereceğim, en azından bir tartışma başlatmak için- bazen fikirler gerçekten hızla yayılıyor; örneğin “Barış ve Özgürlük için Isı Pompaları” kampanyamız, sonunda Biden yönetimi tarafından 250 milyon dolarlık bir programa dönüştürüldü. Ama bu daha büyük, daha şekilsiz. Farklı versiyonları, düzeltmeleri duymayı çok isterim. Ve eğer orada iyi bir karma arayan [iyi bir iş yapıp karşılığında olumlu bir iz bırakmak isteyen] milyarderler varsa, -işte fırsat, alın ve hayata geçirin.
Diğer enerji ve iklim haberleri:
+Fosil yakıt kirliliğini çoğunlukla diğer ülkelerin sorunu olarak görmeye alışkınız, ancak yeni bir araştırma her yıl 90.000 Amerikalının petrol, gaz ve kömürün yanma yan ürünlerini solumaktan öldüğünü gösteriyor. Zararın yoksul ve savunmasız topluluklar arasında yoğunlaşması şaşırtıcı değil. Dharna Noor'un yazdığına göre:
Araştırmacılar, her yıl 10.000’den fazla erken doğumun petrol ve doğal gaz kaynaklı ince partikül maddelere bağlı olduğunu, ayrıca yılda 216.000 çocuklukta başlayan astım vakasının sektörün azot dioksit emisyonlarıyla, yılda 1.610 ömür boyu kanser vakasının ise tehlikeli hava kirleticileriyle bağlantılı olduğunu tespit etti.
En yüksek etkilenme sayısı Kaliforniya, Teksas, New York, Pensilvanya ve New Jersey’de görülürken, kişi başına düşen vakaların en yüksek olduğu yerler New Jersey, Washington DC, New York, Kaliforniya ve Maryland olarak belirlendi.
University College London ve Stockholm Çevre Enstitüsü araştırmacıları tarafından yapılan analiz, petrol ve gaz tedarik zincirinin arama aşamasından son kullanıma kadar her aşamasının neden olduğu sağlık etkilerini ve eşitsiz sağlık yüklerini inceleyen ilk çalışmadır.
+Avrupa Birliği’ndeki orman yangınları kayıtlara geçen en kötü yangınlardır. Bu arada Kanada’nın ormanları yanmaya devam ediyor ve Aaron Regunberg’in Boston Globe’da iklim değişikliğinin hayatlarımızı onun deyimi ile nasıl “berbat ettiğini detaylı aktaran akılcı bir makalesi bulunmakta: İşte ücretsiz sürüm:
İki yıl önce, Kanada’daki orman yangınlarının dumanı benzer şekilde yoğun olduğunda, bu büyük bir haberdi. Sadece New York’un puslu turuncu silüetinin her yerde görüldüğü medyayı kastetmiyorum. Yaşadığım yerde, Providence’da, orman yangınlarının çılgınlığı neredeyse her sohbette gündeme geldi. Ve bunda şaşılacak bir şey yok! Dünyamız, binlerce kilometre öteden bizi etkileyecek kadar büyük yangınların kanserojen dumanıyla doluydu. Ürkütücüydü, tedirgin ediciydi ve hiçbirimizin normal kabul edebileceği bir şey değildi.
Ama aslında bu duman dolu gökyüzünü normal kabul edebileceğimiz gerçeği ortaya çıktı. Bu yıl çevremdeki insanlar etrafımızdaki hava kalitesinden neredeyse hiç bahsetmedi. Evet, hiç hoş değildi- hatta bu yaz ailem için daha zor bir deneyim oldu. Artık 3 aylık bir bebeğimiz var ve tüm gün onunla içeride kapalı kalmak, uykuya dalmasına yardımcı olmak için onu bebek arabasıyla gezdirememek ekstra bir zorluktu. Ancak bu, şimdiden “işlerin artık böyle yürüdüğüne” dair rahatsızlık verici bir durumdu.
Bu sadece can sıkıcı bir durum değil; yeni bir araştırma, bu maddeyi solumaktan kaynaklanan ölüm oranını yüzde 93 oranında düşük tahmin ettiğimizi ortaya koyuyor. Çifte olumsuzluk, aşırı derecede kötü.
+Audrey Gray’in etkileyici yazısı +LGBGTQ Amerikalıların, federal hükümetin hiçbir yardımda bulunmayacağı gerçeğini göz önünde bulundurarak, iklim felaketiyle başa çıkmak için topluluklarını nasıl örgütlediklerini ele almakta.
Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), DOGE’un2 2025 yılında “değişen öncelikleri” gerekçe göstererek projeyi durdurmasından önce, ABD’de meydana gelen ve bir milyar dolardan fazla hasara yol açan hava felaketlerinin ayrıntılı bir veri setini tutuyordu. Geçen yıl Francine ve Helene dahil 27 afet yaşadık. İlk müdahale ekiplerinin ellerinden geleni yaptıklarına dair genel bir kanı olsa da Amerikalılar iki şeyi anlayacak kadar enkaz gördüler: Hükümet gelip sizi ya da eşyalarınızı kurtarmayacak ve fırtına vurmadan önce bir şekilde kırılgan bir durumdaysanız, toparlanma süreciniz çok daha zor olacak.
Komşuların iyi niyeti, afet sonrası günler, haftalar ve hatta aylar boyunca tek güvenlik ağı olabilir... Batı Kuzey Carolina'ya sorabilirsiniz.
Ancak aile, komşular ve gönüllülerden oluşan yerel ağlara güvenmek, toplum yaşamından izole edilmiş veya dışlanmış herkes için gerçek sorunlar ortaya çıkarır. Örnek vermek gerekirse: Kendisini LGBTQ+ olarak tanımlayan yaklaşık 16 milyon Amerikalıdan biriyseniz (bu sayı hızla artıyor), bir fırtına sonrasında yerinden edilme olasılığınız heteroseksüel birine göre neredeyse iki kat daha fazladır.
+Pilleri düşündüğümüzde, genellikle cep telefonları veya elektrikli araçlar için elektrik depolayan lityum-iyon cihazları hayal ederiz. Ancak sanayinin de genellikle ısı şeklinde enerji depolamaya ihtiyacı vardır ve ne mutlu ki bu ısıyı yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretmenin ve ardından birçok farklı (ve ucuz ve bol) malzemede depolamanın her türlü yolu olduğu kanıtlanmıştır:
Bazı girişimciler, ısıl enerjiyi doğrudan depolamak için kimyasal pillerin ötesine – “ısıl enerji depolama (thermal energy storage- TES)” adı verilen yeni bir alana bakıyor.
TES sistemleri kimyasal pillere göre önemli avantajlara sahiptir: Enerji depolamak için kullanılan hammaddeler- toprak, beton, tuz- ucuz ve bol miktarda bulunmaktadır. Isıl piller, yıllarla değil on yıllarla ölçülen çok uzun bir ömre sahip olma eğilimindedir. Ayrıca, gücü ısıya dönüştürmek veya daha sonra kullanılmak üzere ısıyı depolamak %95 aralığında çok verimlidir.
+Eski dost ve emektar iklim savaşçısı Gina McCarthy’nin Guardian'da yenilenebilir enerji mücadelesinde henüz umutsuzluğa kapılmamamızı tavsiye eden coşkulu bir makalesi var:
Eyaletler, şehirler ve yerel topluluklar; cesur adımlar atma, sanayiyle iş birliği yaparak piyasa yeniliklerini geliştirme ve istihdam yaratan, ailelerin yaşam maliyetlerini düşüren temiz enerjiyi hayata geçirme yetkisine sahiptir. Şehirler için satın alınabilecek temiz araç filoları ve takip edilebilecek elektrikli araç şarj projeleri hala mevcut. Güneş, rüzgar ve bataryalar için hala vergi kredileri var. Şehirler, okullar ve sağlık klinikleri için on yıldan fazla süredir mevcut olan jeotermal ve batarya depolama vergi kredilerinin yanı sıra yakalayabileceğimiz ve yakalamamız gereken daha birçok temiz enerji fırsatı var.
Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan Kaliforniya, geçen yıl 219 gün boyunca temiz enerjiyle çalıştı. Florida geçen yıl Kaliforniya’dan daha fazla büyük ölçekli güneş enerjisi altyapısı inşa etti. Petrol ülkesi Teksas bile güneş, rüzgar ve batarya kapasitesinde rekorlar kırıyor.
40’tan fazla eyaletin yeşil bankaları ve temiz enerji finansman kurumları bulunuyor. Yirmi dört eyalet Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine bağlılığını sürdürüyor. Bu eyaletler, iklim krizinin tehdidini ve temiz enerjinin sağladığı fırsatı anlayan ülkelerle ikili iklim ortaklıkları geliştiriyorlar.
McCarthy’nin canlandırıcı ve kendinden emin üslubuna ihtiyacım vardı, çünkü Trump çağının o gerçekten çılgın zaman dilimlerinden birindeyiz. Cuma günü [Trump] yönetimi, Rhode Island açıklarındaki Revolution Wind çiftliğine “ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarının korunmasıyla ilgili endişeleri gidermek” amacıyla bir “çalışmayı durdurma” emri gönderdi. Bazı rüzgâr türbinlerinin ulusal güvenliğimize yönelik tehdidinin ne olabileceğini anlamayı size bırakıyorum. Bu arada Rhode Island’da açık deniz rüzgarına karşı olan bir hukuk firması, deneyimli akademisyen Timmons Robert’ın rüzgar karşıtlarına yönelik soruşturmasını geri çekmesi için federal hükümete şikayette bulunacağını söyledi. Lisa Friedman'ın açıkladığı gibi,
Talepler, Trump yönetimi tarafından yürütülen bir baskı kampanyasının hedefi haline gelen ülke üniversiteleri için tehlikeli bir zamanda gündeme geldi. Geçtiğimiz ay Brown, kaybettiği federal araştırma fonlarını geri almak ve ayrımcılık iddialarına ilişkin soruşturmaları sona erdirmek üzere hükümetle bir anlaşma imzaladı.
Trump yönetimi, -Başkan Trump'ın İskoçya’daki golf sahalarından birinin yakınında bir açık deniz rüzgar çiftliğinin kurulmasını engelleyememesinden bu yana, küçümsediği bir enerji kaynağı haline gelen- ülkenin yeni gelişmekte olan rüzgar endüstrisini durdurmaya çalışıyor.
Trump yönetiminin ortadan kaldıramadığı girişimlerden biri de ülke genelinde elektrikli araç (EV) şarj istasyonlarının yaygınlaştırılmasıdır. Kongre'nin tahsis ettiği fonu durdurmak için yasal bir gerekçe bulamayan Ulaştırma Bakanlığı, program için milyarlarca doları serbest bıraktı, ancak eyaletleri bu parayı yeniden başvurarak talep etmeye zorluyor.
+Avrupa'da askeri planlamacılar bataklıkların aynı anda hem Rus tanklarını yavaşlatmanın hem de sera gazlarını hapsetmenin bir yolu olduğunu keşfediyor. Politico'nun haberine göre,
Buradaki düşünce sadece olası bir Rus saldırısına hazırlanmak değil. Avrupa Birliği’nin küresel ısınmayla mücadele çabaları kısmen doğanın yardımına dayanıyor ve turba zengini bataklıklar, düşman tanklarını batırdıkları gibi gezegeni ısıtan karbondioksiti de yakalıyor.
Ancak AB’deki bataklıkların yarısının suyu, ekin ekmeye uygun arazi yaratmak için çekiliyor. Kuruyan turbalıklar da sera gazı salıyor ve ağır vasıtaların kolaylıkla geçmesine olanak sağlıyor.
Bazı Avrupa hükümetleri şimdi bataklıkları canlandırmanın aynı anda birden fazla sorunu çözüp çözemeyeceğini merak ediyor. Finlandiya ve Polonya POLITICO’ya, sınırlarını korumak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için çok amaçlı bir önlem olarak bataklık restorasyonunu aktif olarak araştırdıklarını belirttiler.
+Gözüpek gazeteci Keith Schneider, gevşek federal uygulamaların Ortabatılıları tehlikeli bir şekilde kirli suya maruz bıraktığına dair yeni bir açıklama yaptı
Trump’ın bugün izlediği yol, Iowa’nın yüzyılın başında izlediğine benzer biçimde, Amerika’nın doğal kaynakları yönetme biçiminde tehlikeli bir sapma oluşturuyor. Trump Nisan ayında yaptığı bir açıklamada MAPA3’nın gerekçesini açıklarken çevre koruma önlemlerinin “ilerlemeye engel olduğunu” savundu. Açıklamada, sanayinin düzenlemelerden kaçmasına ve hava ile suya daha fazla kirlilik salmasına izin vererek, “yenilikçiliği teşvik edebilir ve sıradan Amerikalılara refah sağlayabiliriz” denildi.
Bu aslında Iowa’nın berbat suyuna zaman içinde yol açan mantıktır. Iowa’nın 36 milyon dönümlük arazisinin yaklaşık 30 milyonu tarım arazisidir. 1970’lerin sonu ve 1980’lere kadar Iowa tarımı yaklaşık 134.000 çiftliği kapsıyordu ve bunların çoğu ekolojik açıdan çok daha az zarar veren 300 ila 400 dönümlük karma ürün işletmeleri ile meralarda yetiştirilen yönetilebilir domuz ve süt ineği sürülerinden oluşuyordu.
+Şuna bir bakın: Bilim insanları, potansiyel olarak tehlikeli asteroitleri takip etmek için geceleri güneş panellerini kullanmanın bir yolunu buldular. Dünyayı birden fazla şekilde kurtarmak!
Geceleri, yıldız ışığı veya gökyüzündeki diğer nesneler heliostatların4 üzerine düşer. Bu ışık ısıtma için kullanılamayacak kadar zayıftır, ancak tüm sistemin algılayabileceği kadar güçlüdür. Heliostatların yüzeyindeki fotodiyotlar ışığı kaydettiklerinde bir enerji akışı oluştururlar. Gece gökyüzünde, bu akış küçüktür ancak belirli nesnelerin tespit edilmesini sağlar.
Mucit, Space.com'a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Bu, rüzgârın kendisini değil de rüzgâr çanlarını dinlemek gibi bir şey” dedi. Ardından ekledi: “Heliostatlar yıldızlara göre hafifçe kayarak gece boyunca sabit bir ritim tutuyor. Yıldızlardan gelen ışık akışı tek bir ton yaratıyor. Ancak aynı kayma ile birlikte hareket eden bir asteroitten gelen ışık, her seferinde yıldızlara göre biraz farklı bir noktaya denk geldiği için, farklı bir ton oluşturuyor5.”
Bu arada Japonya'da araştırmacılar, tuzdan arındırma tesislerinde ozmotik basıncın6 enerji üretmek için nasıl kullanılacağını bulmaya çalışıyorlar. Ima Caldwell şöyle yazıyor:
Ozmotik enerji santralleri7 tatlı su ve deniz suyunu özel bir membranın her iki tarafına yerleştirir ve deniz suyu hafifçe basınçlandırılır.
Su daha tuzlu olan tarafa doğru aktıkça, basınçlı çözeltinin hacmini arttırır ve bu da enerji üretmek için kullanılabilir.
Fukuoka tesisinde, tatlı su- veya arıtılmış atık su- ve deniz suyu bir membranın her iki tarafına yerleştirilir. Deniz suyunun bulunduğu tarafın basıncı arttıkça ve tuzluluk oranı azaldıkça, suyun bir kısmı jeneratöre bağlı bir türbinden geçirilerek güç üretilir.
Ve bir tane daha: Hindistan'da tren raylarının arasına güneş panelleri yerleştirmeyi deniyorlar. Prabhat Mishra, Ganj nehri kıyısındaki kutsal Varanasi kentinden son gelişmeleri aktarıyor:
Bu girişim Banaras Locomotive Works (BLW) tarafından başlatıldı. Bu proje sadece Hindistan'da yenilenebilir enerjiyi teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda kullanılmayan ray aralıklarını değerlendirerek arazi edinme ihtiyacını da ortadan kaldırıyor.
Bunun büyük bir şeye dönüşeceğini düşünüyor muyum? Kim bilir, beni en çok ilgilendiren yanı, rasyonel dünyada ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma çabalarından hala gurur duyduklarını ve giderek ucuzlayan güneş enerjisinden yararlanmak için her fırsatı değerlendirdiklerini göstermesi. Tren rayları! Neden olmasın!
Bir tane daha eklemeden edemeyeceğim: Tazmanyalı bir şirket gezegendeki en büyük elektrikli geminin, Uruguay'da kullanılacak büyük bir feribotun yapımını tamamladı. Bu ayın başlarında Oslo limanında elektrikli sisteme dönüştürülmüş bir elektrikli feribota bindim- sessizdi ve genellikle feribot yolculuğunun habercisi olan titreşimin zerresi yoktu!
1 Wired: 1993’te ABD’de yayın hayatına başlamış, günümüzde hem basılı dergi hem de çevrimiçi platform olarak devam eden bir teknoloji, bilim, iş dünyası, kültür ve politika dergisi
2 DOGE, Department of Government Efficiency (Hükümet Verimliliği Departmanı) adlı Amerikan federal devlet girişimi 2025’te kurulmuştur. DOGE’un NOAA gibi bilim kurumlarının bilgi sistemlerine erişimi sağladığı, bazı araştırma desteklerinin kesildiği ve DEI (çeşitlilik/eşitlik/kapsayıcılık) programlarına müdahalede bulunduğu rapor edilmiş, bu müdahaleler bilimsel özerklik ve veri güvenliği açısından ciddi endişelere yol açmıştır.
3 MAPA, Trump yönetiminin çevresel düzenlemeleri azaltmaya yönelik politikalarını ifade etmek için kullanılan bir kısaltmadır. Kamuya açık belgelerde net bir resmî açılımı bulunmamakla birlikte, kimi kaynaklarda bu ifadenin Trump’ın kullandığı popülist sloganların (Make America Proud Again vb.) türevleriyle bağlantılı bir adlandırma olduğu belirtilmektedir. Burada MAPA, çevresel koruma önlemlerini “ilerlemenin önünde engel” olarak tanımlayan ve sanayiye daha fazla serbestlik tanıyan yaklaşımı simgelemektedir. Iowa eyaletinin 2000’li yılların başında izlediği, çevresel düzenlemeleri gevşetip tarımı ve sanayi faaliyetlerini yoğunlaştıran politikaların ülke çapında yeniden uygulanması anlamına gelmektedir.
4Heliostat, Güneş’in hareketini takip ederek ışığını belirli bir noktaya yönlendiren ayna sistemidir; genellikle güneş enerjisi santrallerinde kullanılır.
5 Mucit, yıldız ışığını sabit arka plan olarak kullanıp asteroitleri küçük sapmalardan ayırt edebildiklerini anlatmaktadır. Bill McKibben bu örneği, yenilenebilir enerji teknolojilerinin sadece elektrik üretmekle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda yaratıcı biçimlerde, örneğin asteroitleri tespit ederek gezegen güvenliğine katkıda bulunmak gibi, beklenmedik alanlarda da kullanılabileceğini göstermek için aktarmaktadır.
6 Ozmotik basınç, farklı yoğunluklardaki iki sıvı arasında yarı geçirgen bir zar bulunduğunda ortaya çıkan doğal basınç farkıdır. Daha az tuzlu (tatlı) sudan daha tuzlu (deniz) suya doğru su geçişi olur; bu geçişi dengelemek için gereken basınca “ozmotik basınç” denir.
7 Osmotik enerji santralleri, tatlı su ile deniz suyunu özel bir zarın iki yanına yerleştirerek bu basınç farkını enerjiye dönüştürür. Tatlı su tuzlu suya geçtikçe basınç artar; artan basınç, türbinleri çalıştırarak elektrik üretir.
* Bill McKibben'ın 'A Modest Proposal' adlı makalesi Bahar Özay tarafından çevrilmiştir.