Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş, Seben Ayşe Dayı ve Serim Berke Yarar ile olan söyleşiye devam ediyor ve sevgililikten evliliğe evrilen hikâyelerini dinliyor.
Alper Tolga Akkuş: Merhaba, Apaçık Radyo'ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 26 Şubat 2025 Çarşamba. Geçen hafta Seben Ayşe Dayı ve Serim Berke Yarar ile ‘Sakat Aşk’ konuşmuştuk ama bitirememiştik. En son kaldığımız yerde de Rize'de çok güzel bir manzaralı kar içinde, köy evi mi diyeyim, otel mi diyeyim oraya girdiler ve sonra da otele vardılar. ‘Teklifi otelde, odada ederim’ diyordu içinden Serim ama bir Kamil abi çıktı ve, ‘Yeğenim, uşağım nerede kaldı? Yüzük nerede? Hadi hadi’ derken süremiz doldu, tam orada kalmıştık. Seben ve Serim tekrar hoş geldiniz. İyi misiniz, nasıl gidiyor?
Seben Ayşe Dayı: Hoş bulduk Alper, vallahi iyiyiz karlı İstanbul günlerinde.
Serim Berke Yarar: Keyfimiz yerinde.
S.A.D.: Keyfimiz yerinde, evet.
A.T.A.: Serim sen nasıl bir adamsın ya? Seben kar istiyor diye kızı Rize'ye götürdün karlı yere, şimdi karı İstanbul'a getirdin. Doğru mu yani bu, senin payın var mı bunda?
S.A.D.: Vallahi öyle.
S.B.Y.: Çok şanslıyız, gönlümüz temiz. Buradaki üç kişinin de bence gönlü temiz, ondan oluyor bunlar.
A.T.A.: Söyleyeyim mi nasıl tepkiler geldi size? Bir de bayağı özel bir şey aslında paylaştık biz sizlerle.
S.B.Y.: Valla ne güzel insanlarsınız şeklinde tepkiler aldık genelde. Hikayeleri sevmiş insanlar da. Bir yandan da aslında bu konuların konuşulmaması da dert ya Alper yani çok konuşulan konular değil. Konuşuyor olmak bence insanlar için değerli.
A.T.A.: Sakat olan gençlere ya da bizim yaşımızdakilere de dahil bir şey bu. Hayatı boyunca ilişkilere çekinik bakan, korkan insanlar var. Sakatlara aseksüeldir, sakatlar ilişki yaşayamazlar diyenler var, böyle kalıp yargılar var. Aslında bunu da kıralım istediğim için ben sizi konuk aldım. Hep şunu konuşuyoruz; kaldırım yok, rampa yok vs. Onlar olunca bitecek mi dert? Bitmeyecek. Hayatın her alanı için biz erişim istiyoruz.
Engellenmişlik İşin Neresinde?
S.B.Y.: O kadar haklısın ki yani biz ‘Engellenmişlik İşin Neresinde?’ diyoruz eğitimlerde, öyle bir bölümümüz var ve aslında ‘Engellenmişlik İşin Her Yerinde’ çünkü toplum engelliyor, toplumsal mekanizmalar engelliyor; bizler engellemiyoruz, bizler engelli değiliz. Bizler, toplum tarafından engelleniyoruz aslında. Bu ikili ilişkilerde de böyle, kaldırımda da böyle yani kaldırım olmadığında ben aslında oraya erişemiyorum. İkili ilişkilerde de karşıdaki insanlar benden hoşlansa da, bana aşık olsa da buna cesaret edemediği ya da çekindiği için aslında olmuyor. Toplumun, insanların bakışını değiştirmesi lazım. Dediğin gibi, ‘Engelliler melektir’ gibi bir algı var ya da ‘Engelliler aseksüeldir’! Değil yahu, ben de insanım, Seben de insan, Alper de insan. Biz de aslında herkes gibi ikili ilişkiler yaşayan, yaşayabilen insanlarız aslında.
A.T.A.: Geçen de konuştuk, mesela sizin daha önce olmuş flörtleriniz ile olan kısmı atmıştım ben, süremiz yetmemişti ve orada demiştik ki ‘sakat olmayan kişi teklif ediyor ya da sen onu tercih etmiyorsun’. ‘Sakat olduğun halde sakat olmayanı reddederek sen kimsin de reddediyorsun’a girmiştik biraz.
S.A.D.: Evet, o benim üniversitede başıma gelen hikayelerden biri aslında yani komik oluyor - sağlam birinin senden hoşlandığını sana söylediğinde ve ondan hoşlanmadığını söyleyip teklifini reddettiğimde, ‘Vay sakata bak! Sağlamın teklifini reddetti. Sen kimsin ki sağlam biri gelmiş sana’ ve bir de kadın ve engelli olarak yani daha ötekinin ötekisi bir kimlik olarak bakarak, ‘Kadına bak! Hem sakat, hem de adamı, çocuğu beğenmedi’ diye değişik tepkiler aldım.
S.B.Y.: Bu arada Seben’in beni kabul etmesinin nedeni, benim engelli olmam değil bu arada, öyle bir yere gitmesin konu. Geçen bölüm hep konuştuk; biz birbirimize kafa olarak uyan, yaşam tarzı olarak uyan insanlarız ve birbirimizden bu yüzden etkilendik aslında. Toplumda da tencere kapak muhabbeti vardır ya, ‘Engelli engelliyle birlikte olmalı’ diye illa böyle olmalı gibi yani bu da komple yanlış bir algı. Tencere kapak, kör topalla birlikte olsun gibi söylemler inanılmaz sağlamcı söylemler.
Benim arkadaşlarım var mesela. Engelli olduğu için - kız yüksek lisans yapmış bir akademisyen - köyden bir engelli bulmuş ailesi. Diyorlar ki ‘Bununla evlenebilirsin’. O da diyor ki ‘Neden ya? Ben yüksek lisans yaptım, köyden bir adamla niye evleneyim? Sadece engelli olduğum için mi evleneceğim? Böyle bir mantık olabilir mi?’ Hep aslında toplumda konu buraya çıkıyor; engelli ise engelliyle birlikte olsun. Bir yere gidiyorum mesela ve eğer Sebenler içeride oturuyorlarsa, ‘Arkadaşların içeride’ diyor orada çalışanlar. Ya nereden biliyorsun benim illa engelli olan masaya geldiğimi? Belki başka bir arkadaşım ile buluşacağım. Hep engelliyi engelliyle bağdaştırmak gibi bir konu var.
S.A.D.: Mesela Serim ile biz hep konuşuruz. İkimizin de bir engelliyle bir arada olmak, flört etmek, evlenmek fikri aklımızdan hiç geçmemiş. Hatta bazen dalga geçiriyoruz birbirimizle, ‘Ben seni nasıl aldım ya?’ falan diyorum.
S.B.Y.: Ben engelli biriyle birlikte olmayacaktım, hiç aklımda yoktu ama evlendim yahu falan oluyorum. Aslında hep konu bu kalıplara, yargılara geliyor. Geçen de birlikte müzik yaptığım müzisyen bir arkadaşım geldi ve dedi ki ‘Serim seninle bir şey konuşmam lazım’. Canı bayağı sıkkın. Dedim ki, ‘Hayırdır’. ‘Ya ben engelli birinden hoşlandım ve engelli olduğunu da bilmiyordum. Görünür bir engelli yok, bilişsel bir engelli varmış. Çok iyi anlaştık, flört ediyoruz’ dedi. ‘Tamam, çok güzel. Peki, sorun ne?’ dedim. Dedi ki, ‘Çevremdeki arkadaşlarım gelip bana kızdı’ dedi. ‘Ne diye kızdılar?’ dedim. ‘Erkek olarak kızın bu durumundan yararlanıyorsun, sen onu kullanıyorsun, engelini kullanıyorsun’ diye çocuğa kızmışlar ve çocuk çok kötü depresyona girdi.
A.T.A.: Yani hala hoşlanıyor ve acaba kullanıyor muyum, kullanmıyor muyum ikileminde kaldığı için mi seninle konuşuyor aslında orada?
S.B.Y.: Aynen. ‘Ben ne yapacağım şimdi? Yani kız benden hoşlanıyor, ben de ondan hoşlanıyorum ama çevremdeki herkes bana karşı ve onu kullandığımı itham ediyor, çok rahatsız oldum’ diyor. Aslında toplum bile engellerin ikili ilişkiler yaşamasına karşı bir tutumda.
A.T.A.: Cinselliğin dışında insanlar böyle düşünüyorlar ama öyle bir şey yok.
S.B.Y.: Yok, var mı?
S.A.D.: Kesinlikle öyle. Yani kadın, erkek, LGBTİ ve bir de ‘Engelli’ diye bir cinsiyet var sanki onların zihninde.
A.T.A.: Aseksüel olabilir engelli ama o kişinin kendi bireysel tercihi ise ya da yönelimi ise olabilir.
Kadın, Erkek ve Engelli Tuvaleti
S.B.Y.: Şunu açıklamak lazım; kadın tuvaleti erkek tuvaleti ve engelli tuvaleti var, evet ama bu cinsiyetten dolayı değil arkadaşlar yani kadınlar, erkekler ve engelliler cinsiyeti diye bir şey yok. Engellinin tuvaletten ayrılmasının nedeni, erişilebilirlik standartlarını sağlamak için başka bir odaya olan ihtiyaç, daha büyük bir yere ihtiyaçtan. Yani sadece bundan. Ayrı bir cinsiyet değildir engellilik, bunu da bence anlamak lazım.
S.A.D.: Neden ayrı bir yer? Çünkü refakatçiyle tuvalete gelecek bir bireyin kendisi kadın, refakatçisi erkek olabilir ya da kendisi erkek, refakatçisi kadın olabilir. Kadın ya da erkek tuvaletindeki rahatsızlığa da mahal vermemek için ayrı bir engelli tuvaleti var.
S.B.Y.: Aynen.
S.A.D.: Yani engellilik ayrı bir cinsiyet değil.
A.T.A.: Çok ilginç bir konu anlatacağım; bir zamanlar bir kız arkadaşımın kendi flörtü vardı ve ayrıldığı zaman çocuğu bana kötülemek için anlattı bunu ve benimde aklımda bir kaldı böyle. ‘Alper, inanabiliyor musun? Benim erkek arkadaşım var ya sakat bir kadın ile fantezi kuruyor’ dedi. Ben kaldım böyle yani bu olabilir abi, ne var bunda? Ama öyle bir dedi ki kız, onun beni koyduğu yeri de düşündüm o an, bir şey diyemedim, cevap da veremedim.
S.A.D.: Bak, fantezi objesi olmamıza bile izin yok..
Neden Kamil Abi, Neden?
A.T.A.: Tamam, bu konuyu uzatmayalım. Neden Kamil abi, neden? Merdiven çıkıyordunuz, video elindeydi, ‘Haydi! Çıkar yüzüğü teklif et’ dedi. Hatta program afişine de o yüzük anını koyacağız, onu da söyleyelim. Söz sizde arkadaşlar; Rize'de oteldesiniz ve neler oldu Kamil abiyle?
S.B.Y.: ‘Neden Kamil abi, neden?’ olduk tabi çünkü Seben, zeki bir kadın ve yüzük dediği an evlenme teklif edeceğimi anladı ve oradan geriye dönüş yoktu artık. Kamil abi sağolsun, ‘Haydi! Odaya çıkalım, süsleyelim odayı’ diye hala konuşuyor. Seben zaten kahkahalara boğuldu çünkü ortam çok saçmaydı yani.
S.A.D.: Ben Serim’e, ‘Evet’ derken kahkahadan böyle ‘İvet, ivet’ filan diyordum.
S.B.Y.: Kamil abi ile odaya çıktık, ben evlenme teklif edeceğim. Kamil abi ‘Haydi çıkar yüzüğü, çıkar yüzüğü’ filan diyor. Çıkardım yüzüğü, tam evlenme teklif edeceğim ama Kamil abi hala arkadan konuşuyor, ‘Evet, odaya geldik, odayı süsledik, oda çok güzel olmuş’.
S.A.D.: Sonra devam ediyor Kamil abi, ‘Anaaa, diz çöktü’ diye...
A.T.A.: Videoya alt ses yapıyor aslında orada.
S.A.D.: Evet, bayağı da betimlemeli.
S.B.Y.: Bayağı. ‘Bak, şöminenizi de de yaktık, buraya mum da koydum. Bak, manzara da çok güzel, kar yağıyor’ falan diyor. Ben de gülüyorum, Seben de gülüyor, biz kahkaha atıyoruz yani. Elimde yüzük ama biz koptuk, gülüyoruz. Sonra ben çıkarttım yüzüğü. ‘Aaa yüzüğü çıkarttı, bak kutuya bak’ falan diye konuşuyor. Ben artık tabii ki gerçekten hayatımın en güzel anlarından birindeyim ve özel bir şeyler söylüyorum Seben’e yani güzel şeyler söyleyebildim en azından o ortama rağmen, bence iyi konuştum. Seben de aslında şok halindeydi kahkaha attığı için yani o kadar gülüyor ki konuşamıyor, bayağı krize girmiş vaziyetteydi kahkaha atmaktan.
S.A.D.: Çünkü hayatının en özel anında baş figür sen değilsin ya da sevgilin değil; Kamil abi.
Kamil Abinin Açıklaması: ‘Engelli Olduğunuz için Unutursunuz ya da Beceremezsiniz Sanıp Destek Olmak İstedim’
S.B.Y.: Yine de biz bu durumdan dolayı çok mutluyuz, hala da konuşuyoruz, ‘İyi ki böyle oldu ya da olmasaydı keşke?’ diyor bazen Seben ve sonra da diyor ki, ‘Ya anlatacak bir hikayemiz oldu, bunu torunlarına anlat’. Bak, radyoda anlatıyoruz şimdi konuyu. Sıradan bir evlenme teklifi olsa aslında anlatacak bir konuda yoktu ama şu an anlatıyoruz çünkü konu çok trajikomik bir konu. Alper, biz orada beş gün kaldık bu arada yani oraya gitmişken biraz keyfini çıkaralım diye biraz uzun kalmak istemiştik ve üçüncü gün bu konuyu biz Kamil abiyle konuştuk, ‘Kamil abi niye yaptın ya?’ dedik.
S.A.D.: O da bizi tanıdı tabi iki-üç gün geçince.
S.B.Y.: Sürekli şaşırıyorlar yaptıklarımızdan dolayı yani iki engelli buraya geldi, meslekleri yoktur, bir şeyleri yoktur gibi bir algıları var.
A.T.A.: Bunları aileleri evlendirmiştir. İşleri güçleri yoktur algısı olmuştur bence.
S.B.Y.: Aynen. Aslında sonra Kamil abi bayağı üzüldü ve oradaki insanlarla anladık konuyu. Dediler ki, ‘Arkadaşlar, bizim köyümüzde bir engelli kız var ama hiç okumadı, kendi başına bir şey yapamıyor’. Aslında Kamil abi ve oradaki insanlar köylerindeki engelliyi engelli olarak biliyor yani engelli dediğinde onun aklına köyündeki insan geliyor. O yüzden otele de iki engelli geliyorsa onlar da öyledir diye bir algıyla bu hareketi yapmış. Aslında belki de benim evlenme teklif edeceğimi unutacağımı falan düşünmüş.
S.A.D.: Zaten dedi, ‘Ben unutmuşsundur, aklına gelmez falan diye hatırlatmak için yaptım’ dedi.
S.B.Y.: İyilik etti aslında.
A.T.A.: İşte bu ‘iyilik’ var ya ‘iyilik’; bizim sakat camiasında sağlamcı insanların hayatımızı mahvetmesinin hep işaret fişeği o: ‘İyilik ediyoruz, biz sizi seviyoruz’. Sevme, iyilik de etme kardeşim, uzak dur yeter.
S.B.Y.: Aslında hayata ne kadar müdahale ediyorsun, her zaman söylediğim bir şey bu. Soru sorun arkadaşlar, soru sorun, bir şeye ihtiyacın var mı deyin, önce bir yoklayın ortamı, beni arkaya çağırıp, ‘Serim, sen evlenme mi teklif edeceksin, bir şeye ihtiyacın var mı?’ deyin.
A.T.A.: Telefonda konuştun, orada söyle bunu, ‘Serim Bey, engelim var diyorsunuz, buna mahal bir şey var mı? Bir destek gerekiyor mu?’ de.
S.B.Y.: Sorunun cevabını aldıktan sonra hareket edin. Bu, genel bir engellilik ile ilgili bir öneri aslında. Her zaman söylediğimiz gibi lütfen kendi başınıza hareket etmeyin toplum olarak, önce bir sorun insanlara.
Zamanımız azalıyor ama son bir konumuz daha var bence konuşmamızın güzel olacağını düşündüğüm; biz evlenme teklif ettik, ettim ve Sebenciğim ‘evet’ dedi. Peki, sonra ne olacak? Evleneceğiz. Şimdi o süreçten de bahsetmek bence önemli.
A.T.A.: Abi o sürece sonra girelim, müzik arası verelim. Ne olsun müzik parçası?
S.B.Y.: O zaman söyleyeyim mi ben?
S.A.D.: Söyle.
S.B.Y.: “Gözleri Aşka Gülen” çalalım.
A.T.A.:Sakat Muhabbet devam ediyor. Seben ve Serim ikilisiyle yani Se Kare ile yine beraberiz. Evlenme teklifi kabul edildi ve evlenme, evlilik, düğün süreci önemli demişti Serim, orada kalmıştık. Buyur Serim, söz sende kardeşim.
S.B.Y.: Nasıl evlenemedik Seben?
Teklif Tamam da Ya Düğün: Erişilebilir Düğün İçin Geçen Aylar…
S.A.D.: Nasıl evlenemedik değil çok da güzel evlendik ve dünyanın en güzel yemeği de oldu. Olana kadar sadece istediğimiz şuydu; yakın çevreyle yüz kişilik bir nikah sonrası yemek yani oynamalı, zıplamalı, aileden birileri ve bizim arkadaşlarımız, yakın çevremiz... Ne oldu? Biz nasıl insanlarız? Daha böyle rustik, butik, minnoş şeyler, daha doğal, kır olabilir... Alper, herhalde Nisan'da başladık, 17-18 tane mekan gördük. Amacımız tatlı bir yer ve içinde engelli tuvaleti olsun, düz ayak olan bir yer olsun.
S.B.Y.: Çünkü aslında yakın çevremizden de farklı engel gruplarından arkadaşlarımız gelecek düğünümüze haklı olarak ve erişebilir bir mekana ihtiyacımız var. Bu 17-18 mekan gezdik diyor ya Seben, ama bunlar erişilebilir dedikleri için gittiğimiz ve baktığımız yerlerdi ama hiçbiri erişebilir değildi. ‘Erişilebilir, gelin görün’ diyorlar, gidiyoruz ama alakası yok, engelli tuvaleti yok, olan tuvaletler de girilebilecek gibi değil - standart bir tuvalete engelli tuvaleti tabelası asmış.
S.A.D.: ‘Şu basamaktan çıkartıveririz, ne olacak ki? Bak, tuvaletler de geniş zaten’ diyenler...
S.B.Y.: Ama Erişilebilir Her Şey’in (EHŞ) iki kurucu ortağının böyle bir ortamda, erişilebilir olmayan bir ortamda evlilik yemeği yapmak yakışmaz sonuçta diye de bir düşüncemiz vardı. Alper, gerçekten biz aylarca Seben ile telefonlar açtık, mailler attık, aramalar yaptık, oraya gittik, buraya gittik, aylarca uğraştık.
S.A.D.: Benim içimden artık son zamanlarda bir canavar gelin çıktı, o kadar yıldım ki...
S.B.Y.: ‘Yapmayacağız, iptal edelim’ diyoruz.
S.A.D.: Başka şeylerle de ilgileniyoruz; gelinliğim dikiliyor, nikah şekerinin cırtını curtunu ayarlıyoruz ama ona yer bile yok.
S.B.Y.: Bu bu kadar zor olmamalı demeye başladık yani erişilebilir bir mekan bulmak bu kadar zor olmamalı dedik. Hatta artık özel sektörle çalıştığımız için özel sektöre gittik.
S.A.D.: Evet, yani çok büyük fine dining restoran zincirinin bir de meyhaneler zinciri var. Oranın sahibi de tatlı bir hanımefendidir. Bir şekilde oranın sahibiyle biz buluştuk ve o meyhaneler zincirinin Marmara Bölge sorumlusuyla biz bir yola girdik. Onlar da şaşırdı, ‘Nasıl ya? Siz üç aydır engelli tuvaleti olan mekan mı arıyorsunuz?’ dediler. ‘Evet, bir siz varsınız’ dedik.
S.B.Y.: Bu arada meyhanenin içinde yine engelli tuvaleti yok ama yandaki restoran da onların ve içinde engelli tuvaleti var. Ev sahibi hanımefendi dedi ki, ‘Meyhanede yine yok ama yandaki restoranı ben gece de kapattırmayacağım, sizin için açık tutacağım, oranın restoranın tuvaletini kullanırsınız’. Yani aslında yine erişebilir bir meyhane bulamadık ama çözüm ürettik.
A.T.A.: Bu hanımefendinin adını alalım, ismi nedir? Onu söyleyelim, çok uğraşmış sizin için.
S.A.D.: Aslında biz Sabancı’dan Arzu Hanım sağ olsun, çok tatlı, bizi Gamze Cizreli ile bir araya getirdi ve o da Marmara Bölge sorumlusu Soner Bey ile buluşturdu. Yalçın Bey de Moda'daki mekanın müdürü. Hepsine teşekkürlerimizi sunalım buradan çünkü 20-25 engellenen birey ne oluyor? Öyle bir düğündü ki karşıdaki o restorandan insanlar çıkıp kapıdan bizi izliyorlardı ne oluyor, içeride nasıl bir güzellik var diye.
S.B.Y.: Günün sonunda çok güzel bir etkinlik yaptık orada.
S.A.D.: Düğün, evet.
S.B.Y.: Yani biz yemek dedik ama bayağı düğüne döndük.
A.T.A.: Geçen haftaki afişimiz o düğünden bir kareydi. Merak eden dinleyiciler ona bakabilirler, onu söyleyeyim.
S.B.Y.: Kesinlikle, bizim sosyal medya hesaplarımızda bol bol görsel var ve aslında hayat gibi... Hayat bazen böyle zorluklar çıkarıyor önüne, bazen uğraşıyorsun, bazen çözüm üretmeye çalışıyorsun, her zaman mücadele ediyoruz ama sonunda güzel şeylere de ulaşıyoruz bence. Sadece bu noktada şunu görüyorum; bu kadar zor olmamalı yani bir mekan bulmak bu kadar zor olmamalı.
Accessibility is Love (Erişilebilirlik Aşktır): Bizim Gayemiz Tüm Sakatlar için Tam Erişilebilir Türkiye
A.T.A.: EHŞ olmasa, sizin markalarla bir ilişkiniz olmasa, Sabancı'dan birilerini tanımasanız gene olmayacak. Seben ile Serim değil Berke ile Ayşe olsanız, iki sevgili olsanız ne olacaktı? Şöyle bir algıda var - bizim için genelde öyle oluyor - ; ben radyo programı yapıyorum ama gönüllü yapıyorum, lakin sizin işleriniz de öyle yani biz yırtmış değiliz. Öyle görüyor ya insanlar bizi, ‘Bunlar bir şekilde kendini kurtardı, kaçtı, gitti’. Hayır, bizim derdimiz tüm Türkiye, herkes. Rize'deki köydeki o kız çocuğu için demiş ya size Kamil abi, o bir şey yapmadı. Yapmadı değil, yapamadı, yaptırmadınız, o yüzden yapamadı o bir şey. O okurdu da, çalışırdı da... Herkes için bir şey yapmamız lazım, bunu düşünmemiz lazım bence.
S.B.Y.: Tamamen bu noktadayız işte.
A.T.A.: EHŞ olmasa, sizin markalarla bir ilişkiniz olmasa, Sabancı'dan birilerini tanımasanız gene olmayacak. Seben ile Serim değil Berke ile Ayşe olsanız, iki sevgili olsanız ne olacaktı? Şöyle bir algıda var - bizim için genelde öyle oluyor - ; ben radyo programı yapıyorum ama gönüllü yapıyorum, lakin sizin işleriniz de öyle yani biz yırtmış değiliz. Öyle görüyor ya insanlar bizi, ‘Bunlar bir şekilde kendini kurtardı, kaçtı, gitti’. Hayır, bizim derdimiz tüm Türkiye, herkes. Rize'deki köydeki o kız çocuğu için demiş ya size Kamil abi, o bir şey yapmadı. Yapmadı değil, yapamadı, yaptırmadınız, o yüzden yapamadı o bir şey. O okurdu da, çalışırdı da... Herkes için bir şey yapmamız lazım, bunu düşünmemiz lazım bence.
S.B.Y.: Tamamen bu noktadayız işte.
S.A.D.: Kesinlikle öyle. Bence bu yayını şöyle bitirelim; romantik ilişkilerden genel erişilebilirliğe bağladığımız bir yayın oldu ve çok güzel oldu. Biz slogan çok seviyoruz. İngiltere'den bir engelli aktivist, ‘Accessibility Is Love’ diyor. Evet, ‘erişilebilirlik aşktır, aşkla dolu terimidir'. Bu şeyleri tanımlandırmak da güzel olur.
A.T.A.: Ece Ayhan, ‘Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler’ demiş, bence de öyle.
S.A.D.: Evet, kesinlikle.
A.T.A.: Çok güzel oldu.
S.B.Y.: Türkiye'de şöyle algı var, ‘Sevgi her engeli aşar’. Bu bir klişe, sevgi her engeli aşmaz canlar, öyle bir dünya yok; ‘Erişilebilirlik her engeli aşıyor’. Erişebilirlik için de harekete geçmek şart. Engellenmediğimiz bir dünyayı birlikte inşa etmemiz gerekiyor. Bizim gibi düğün yapmak isteyen, engellenen bireyler rahatlıkla düğünü yapabilsinler, rahatlıkla ilişkilerini yaşayabilsinler. Birbirlerine sevgi besleyen, engelli ya da engelli olmayan insanlar birbirlerine açılsınlar, konuşsunlar.
S.A.D.: Ama birinin sakat olduğu için kalbini kıracak da değilsiniz arkadaşlar, ‘Eyvah! Sakat biriyle çıkacağım ama olmazsa nasıl ayrılacağım?’ Ayrılabilirsin de, bu da doğal bir şey veya evlenebilirsin de bunu bilmiyoruz.
A.T.A.: O kadar çok konumuz var ki konuşacak, konuşsak saatlerce konuşuruz da... Biz konuşuyoruz da sakat olmayanların zihninde ufak bir çatlak açılıyor mu, ben onun derdindeyim, oluyor mu acaba? Becerebiliyor muyum bilmiyorum bunu?
S.B.Y.: Rahat olsunlar, biraz daha az düşünsünler ve harekete geçsinler çünkü aşk, sevgi her zaman kapıyı çalmıyor ve çaldı mı da kaçırmamak lazım.
S.A.D.: Hem karşındakine, hem de hayatın sana çıkaracaklarına güvenmek lazım, hayata ve aşka güvenmek lazım.
A.T.A.: Çok güzel, üç bölüm peş peşe oldu; Sakat Dans, Sakat Aşk ve Yine Sakat Aşk. ‘Bütün dünyanın sakatları eğleşin’ diyorum. Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalın.