Sevgili Ömer Madra ve Açık Radyolular,
Böyle sesleniyorum çünkü Açık Radyo ancak Ursula Le Guin'in yaratabileceği cinsten alternatif bir evrende, alternatif bir gezegen, başka bir dünya gibi. Ben bu dünyaya ayak bastığımda daha 15 yaşındaydım ve radyo kurulalı birkaç ay olmuştu. O günden beri de zaman zaman telefonumdan, zaman zaman Açık Gazete'nin başlangıç saatine ayarlanmış alarmlı radyomdan, Hollanda'ya taşındığımdan beri de podcast yayınlarından takip ediyorum. Ruhumu besleyen müzikler, aklımı besleyen bilimsel ve felsefi sohbetler, karakterimi besleyen sosyal ve politik söylemler her günümü dolduruyor. Bunu kaybedemem, bunu benden kimsenin almasına izin veremem.
Günlerdir kapatılma tehdidi ile karşı karşıya olma haberlerini ve gelişmeleri kaygıyla takip ederken, bir yandan 'çok bile bekledi korkaklar' diye karşılayasım geliyor, bir yandan da öfkeyle bu olasılığı kabullenmeyi reddediyorum. Öyle ya, ne zihinleri, ne işlerine geldiğince yorumladıkları yasaları, hukuksuz girişimleri, ne de teknolojileri yetmez Açık Radyo'yu sonlandırmaya. Bünyesinde Türkiye'nin en akıllı, eğitimli, bilgili, yetenekli insanları var Açık Radyo'nun. Sadece programcıları değil, dinleyicileri de aydınlık, kültürlü ve meziyetli insanlar. Biz bu gezegeni her şeyimizle savunuruz.
Yüzlerce mesaj ve e-posta alıyorsunuz, ne mutlu! Okuduklarınızın dışında kalanlardan birinde de demiştim: Hollanda'dan yayın yapmayı düşünürseniz elimden geleni ardıma koymam desteklemek için, herkesi seferber ederim, vakıf kurarım, Prins Bernhard'a giderim, ne gerekirse... Zira, bu hükümet kafasına taktı mı peşini bırakmaz, biliyoruz artık. Gerçi eminim, Açık Radyolular içinde gerekli teknolojik çözümleri sağlayabilecek ve radyonun bu hükümetin baskısından bağımsız bir şekilde yayın yapmasını sağlayacak bir sürü insan vardır. Ama başka bir dinleyicinin mesajında dediği gibi, kulaktan kulağa bile olsa yayınlarınızı takip etmeye ve desteklemeye devam ederiz. Açık Radyo bizim mental gezegenimiz, havamız, suyumuz, canımız. Onsuz olmaz, Açık Radyo susturulamaz.
Ömer Madra için kişisel not: Bu kısmı biraz şahsi olacak ama yıllardır söylemek istiyordum, belki de şimdi zamanıdır: Covid zamanı podcast olarak Açık Gazete'yi takip ederken, zamanın ruhu ve içinde bulunduğum (yabancı bir ülkede tek başıma olmaktan kelli) derin yalnızlık hissinin de etkisiyle, içimi korkunç bir korku doldurmuştu; bir gün podcastı açmak ve sizin, sevgili Ömer Abi (kendi kendime size böyle hitab ediyorum), hastalandığınız ya da başka bir sebepten artık hayatta olmadığınız haberini almaktan çok korkuyordum. Her gün, 'Merhaba kâinat' dediğinizi duyduğumda içime su serpiliyor, her programın sonunda 'Hepinize günaydın' dediğinizde minnet ve şükür duygularıyla bir damla yaş döküyor, ertesi gün de orada olmanız için dua ediyordum yukarıda duyan kim veya ne varsa ona. Umarım 100 yaşın ötesini görürsünüz sağlık ve mutlulukla, siz benim için bir baba gibisiniz, sizi çok seviyorum!
Sevgiler,
Taciser Sevinç