Sevgili Açık Radyo,
Son iki senedir düzenli ve sürekli bir şekilde birlikte güne başladığım ve günü bitirdiğim, bana yalnızlığımı unutturmakla kalmayan yalnız olmadığımı hatırlatan, benden çok da uzakta olmayan bir yerden bana ses vererek, sesimi sesini katan canım Radyo'm. Her sabah güne seninle başlamak için telefonumun alarmını kurmak benim için ne büyük zevk bilmelisin.
İçinde yaşadığımız ana akım medya güdümlü dünyanın uydurulmuş yalanları, sahte gerçekleri, kişiye özel hakikatleri ile dolu enformasyon çokluğu ile hayatın normal ve doğal akışı kılıfı içine hapsedilmeye çalışılan yaşadığımız ve tanık olduğumuz bütün haksızlıklar ve saçmalıklar karşısında gerçeğin ve hayatın sesi olarak dinleyici veya seyirci olarak değil; kendi hayatını kendi üreten sorumluluk sahibi insanlar olarak harekete geçme ve doğru yerde taraf olma yönünde güç aşılıyorsun.
Diğer yandan, Walter Benjamin'in dediği gibi, kuşaktan kuşağa aktarılarak zenginleşen hikayenin içinde gömülü olan deneyimi, kadim bilgiyi çıkararak dinleyicisinin hayatına katan gerçek bir hikaye anlatıcısı olarak doğrudan deneyimlemediğim ve belki de hayatım boyunca deneyimleyemeyeceğim farklı dünyaları önüme cömertçe sererek ufkumu açıyor, beni çoğaltıyorsun.
Uzun lafın kısası, dinlemelere doyamadığım sevgili Açık Radyo; benim için sen hayatın sesi, ta kendisisin.
Hep var ol, nice radyo şenliklerine.
Hepinizi selamlıyor, sevgiyle kucaklıyorum.
Mina Çarpınlı