Akbelen Ormanı’nda açılmak istenen kömür madenine karşı köylüler, 2019’dan beri mücadele ediyor.
Muğla İkizköy’deki kömür maden sahasının genişletilmesi çalışmalarına karşı Akbelen Ormanı’nı korumak için yurttaşların iki yıldır mücadelesi sürerken, nöbeti alanına bu sabaha karşı saat 05:30’da çok sayıda jandarma ekibi ve TOMA sevk edildi. Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda kömür maden sahasını genişletmek için ağaç kesimine karşı, bölge halkının mücadelesi sürüyor. Akbelen Ormanı’nda açılmak istenen kömür madenine karşı köylüler, 2019’dan beri mücadele ediyor. Doğa Nöbeti’nin ikinci yılına girmesinden kısa bir süre sonra bugün, sabaha karşı 05:30’da bölgeye çok sayıda Jandarma ekibi ve TOMA sevk edildi. Direniş alanında bekleyen yurttaşlar duruma tepki gösterdi ve destek çağrısı yaptı.
Ulusal Katkı Beyanı için soru önergesi
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Evrim Rızvanoğlu, Türkiye’nin COP27’de güncellediği duyurulan, iklim değişikliklerine dair politika hedeflerinin yer aldığı Ulusal Katkı Beyanı (NDC) ile ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’na yanıtlaması istemiyle soru önergesi iletti. Önergede, “İklim değişikliği; hayatımızın her anını etkileyen, giderek daha fazla etkileyecek ve varoluşsal bir tehdit teşkil eden bir kriz. İklim değişikliği, ekosistemimizi, insan sağlığını, su ve gıda krizini, ülke güvenliğini ve hatta nesiller arası adaleti ilgilendirdiğinden dolayı, küresel işbirliğini zorunlu hale getirdi. Bu nedenle; ülkemizin küresel iklim aksiyonlarına etkili katkılar sunarak iklim kriziyle küresel mücadele konusunda atacağı adımlar önemli hale gelmekte. Türkiye'nin 2026 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP31) görüşmelerine ev sahipliği yapmayı ‘isteyeceği’ yönündeki açıklamaları kamuoyuna yansıdı. Ev sahipliği yapılmak istenirken, 2022 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP27) sürecinde Bakanlığınız tarafından sunulmuş olan Ulusal Katkı Beyanı (NDC) ile ilgili eksikliklerin dikkate alınması önemli. Bu eleştirileri şöyle sıralayabiliriz, Bakanlığınızın 2030 yılına kadar ‘sera gazı emisyonlarını referans senaryoya göre artıştan %41 azaltma hedefi’, Paris İklim Anlaşması'nda belirlenen endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasen küresel sıcaklık artışının 2 derecenin olabildiğince altında (mümkünse 1,5 derece seviyesinde) tutulması hedefi için yeterli değil. Ayrıca hedef belirlenirken ‘mutlak emisyon azaltım’ ilkesine göre düzenlenmesi gerekirken, toplam emisyonların 2020 seviyesine göre %32 artırılmasına izin veren ‘artıştan azaltım’ metodolojisi uygulandı. Ancak bu durum ne Paris İklim Anlaşması'nın küresel emisyonları yüzyıl ortasına göre net sıfırlama gerekliliğiyle, ne de 2021 yılında Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye için açıklanan 2053 net sıfır emisyon vizyonu ile uyumlu. Enerji sektörü, sera gazı emisyonlarının önemli bir kısmından sorumludur ancak; Bakanlığınızın hedefi bu sektörden kaynaklanan emisyonları azaltmaya yönelik yeterli bir önlem içermemekte. Ülkemiz yanlış azaltım uygulamalarından kaçınmalı, daha iddialı hedefler belirlemeli, mutlak emisyon azaltımına odaklanmalı, enerji sektöründe kapsamlı önlemler almalı ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelik politikalar benimsemeli. Söz konusu adımlarla daha etkili bir katkı sağlanabilir ve küresel iklim hedeflerine daha yakın bir şekilde ilerlenebilir,” dedi.
Türkiye kömürden elektrik üretiminde Avrupa’da ilk sırada
Türkiye, Haziran’da Almanya ve Polonya’yı geride bırakarak kömürden elektrik üretiminde Avrupa’da ilk sıraya oturdu. Türkiye, 2023’ün ilk yarısında Almanya’nın ardından Avrupa’nın en büyük ikinci kömür tüketicisi olarak ilk kez Polonya’dan daha fazla kömür enerjisi üretti. Reuters’ın uluslararası düşünce kuruluşu Ember’in raporundan aktardığına göre, Türkiye’nin yılın ilk yarısındaki kömür üretimi, 2018’den bu yana en yüksek seviyesinde. Türkiye’nin kömür yakıtlı elektrik üretiminden kaynaklanan emisyonlar da 2023’ün ilk yarısında 44 milyon tonu aşarak yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu miktar Polonya’nın 39 milyon ton. Bu durum Türkiye’yi Güney Avrupa’daki başlıca kömür kirliliği kaynağı yapıyor. Türkiye yakında bölgedeki endüstriyel emisyonların ana merkezi olan Doğu Avrupa’yı gölgede bırakabilir. 2018’den bu yana Türkiye’nin kömür kapasitesi %9’dan fazla arttı.
İklim değişikliği deniz kaplumbağalarının geleceği için tehdit
Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Cengiz Deval, iklim değişikliği nedeniyle dişi kaplumbağaların gelecekte çiftleşmek istediklerinde erkek kaplumbağaları bulamayacağını söyledi. Antalya'nın Manavgat ilçesinde deniz kaplumbağalarını koruma çalışmalarını sürdüren Deval, iklim değişikliğinin deniz kaplumbağalarının geleceği için tehdit olabileceğine dikkati çekerek, "Küresel ısınmadan ötürü buradaki havanın ısınması, kumun sıcaklığını artıracak. Bunların artması, 30'lara gelmesi bu yuvalardan artık hep dişi yavruların çıkmasına neden olacak. 20 yıl sonra bunlar çiftleşmek istediklerinde, erkek bireyler bulamayacak," dedi. Akdeniz Üniversitesi ile Deniz Kaplumbağaları Akdeniz Fokları Kum Zambakları ve Kıyı Koruma Derneği (DEKAFOK) işbirliğinde Manavgat sahili Mendirek bölgesi ile Side Doğu Kapısı arasındaki dokuz metrekliksahil bandında yuvadan çıkan ilk deniz kaplumbağası yuvaları ve yavruları sayıldı. Prof. Dr. Deval, "Uzun dönemdir yumurtladıkları bu alanda insanların gelip çeşitli faaliyetleri yapmaları elbette ki kaplumbağaların burada yumurtlama yapmalarını negatif olarak etkiliyor. Aynı zamanda da yuvadan çıkan yavruların denize daha sağlıklı ulaşmalarını engelliyor," dedi. Manavgat Belediyesi'ne önemli görev düştüğünü ifade etti.