Sakat Vatandaş: Seçim ve sakatlar

Sakat Muhabbet
-
Aa
+
a
a
a

“Sakat bireyler sakatlar, engelliler seçimlerde ne gibi deneyimler yaşayacak?” sorusunu, İnsan Hakları Ortak Platformu’ndan Nejat Taştan’la konuştuk.

Sakat Vatandaş: Seçim ve Sakatlar
 

Sakat Vatandaş: Seçim ve Sakatlar

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)

Alper Tolga Akkuş: Merhaba Açık Radyo’ya Sakat Muhabbete, sağlamcı zihniyetin kör topal muhalefetine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. 14 Mayıs 2023 Pazar günü Türkiye yeni bir seçim heyecanıyla karşı karşıya kalacak. Cumhuriyetin 100. yılında bu seçimin önemi hepimizin malumu. Peki sakat bireyler sakatlar, engelliler seçimlerde ne gibi deneyimler yaşayacak? Bugüne kadarki seçimlerde neler yaşadılar gibi konuları ele alacağız bugünkü programımızda. Sakat Vatandaş diye bir başlık buldum ben. Vatandaş kelimesi de oy verme işlemini yansıtan esprili bir tanımdır tabii Türkçemizde. Uzun zamandır kendisiyle görüşme imkânı bulamıyordum. Ben, İHOP’tan, İnsan Hakları Ortak Platformu’ndan, Eşit Haklar için İzleme Derneği, ESHİD’den tanıyorum. Bu hafta Nejat Taştan benim konuğum. Nejat Abi, Açık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e hoş geldin. Nasılsın, iyi misin? 

Nejat Taştan: Hoş bulduk, çok teşekkür ederim, iyiyim. Görüştüğümüze ben de çok sevindim. Uzun zaman oldu.

Alper Tolga Akkuş: İHOP ve Eşit Haklar Derneği’nde daha önce seçimlerde çalışmalar yapmıştım, iki seçimde yaptım galibi yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi abi önce seni tanıyalım.  Ben, Henrich Böll sayfasında şöyle kısa bir şey buldum senin hakkında. Onu okuyayım, orada varsa senin ekleyeceğin kısmı, sen de eklersin. 1964 Adıyaman doğumlu. İHD, THİV,  İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Eşit Haklar için İzleme Derneği üyesi. Sakatlık durumumu da belirterek özetlersen kendi geçmişini, deneyimlerini öyle başlayalım.

Nejat Taştan: Ya çok ekleyecek bir şeyim yok Alper. Yani işte 1986'dan beri. İHD’nin kuruluşuyla birlikte insan hakları mücadelesine kendi yeteneklerim, bildiklerim ile katkı sunmaya çalışıyorum. Kendi sakatlık durumumu belirteyim. Ortopedik engelliyim. Çocuk felci dolayısıyla sağ bacağım felç. Dolayısıyla engelli bir yurttaşımı. Sen ‘vatandaş’ diyorsun, ben de ‘yurttaş’ diye devam edeyim.

Alper Tolga Akkuş: Seçim için dedim onu. Seçimlerde yani şey vardır ya, çok eski bir şeydir. İşte bir zamanlar İstanbul'da plajlara halk akın etmiş, haber çıkmış, yurttaşlar akın etti, vatandaşlar denize giremedi.Çok komik bir şeydir yani. Vatandaş derken de; oy verince vatandaş oluyoruz ya biz. Öyle bir algı da var. O yüzden ‘Sakat Vatandaş’ dedim.  Eşit Haklar için İzleme Derneği, kısa adı ESHİD. Ne zaman kuruldu, bu güne kadar ne gibi çalışmalar yaptı?

Nejat Taştan: Biz 2010 yılında kurulduk. Çok tesadüftür. Yani ayrımcılık izlemesi yapmak üzere kurulduk. Ama çok tesadüf; kurulduktan 7 ay sonra Haziran ayında, 2011’in Haziran ayında seçimler vardı. Millet vekili genel seçimleri. Biz ilk faaliyet olarak seçme ve seçilme hakkına erişimi izleyelim diye karar aldık. Ve bir AGİT (Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı) uzmanıyla birlikte bir Türkiye’de dezavantajlı grupların seçme ve seçilme hakkına erişimi ile ilgili bir metodoloji oluşturma toplantısı yaptık. Sonra bunu sivil toplum örgütleriyle paylaştık. Yani engelli örgütleri, kadın örgütleri, azınlık örgütleri… Onların katkılarını aldık ve o günden beri de Türkiye'de yapılan seçimleri izliyoruz.         “Örgüt olarak kimler seçme ve seçilme hakkına erişemiyor?” meselesine bakıyoruz. İkinci baktığımız şey uluslararası standartların Türkiye seçim mevzuatında ne kadar etkili olduğu. Üçüncü baktığımız şey Türkiye'de oy sayımlarının ne kadar şeffaf yapıldığı ve bunun bilgisinin kimler tarafından öğrenilebildiği ile ilgili. Böyle bir metodolojimiz var.

Alper Tolga Akkuş: 2014 yılında, Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonrasında bir rapor yayınladınız. Sen de o raporun yazarları arasında vardın. 75 sayfalık bir rapor bu. Tam adı da 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Gözlem Raporu, Ayrımcılık Yapılıp Yapılmadığına Dair Cevaplar diye bir kısım var. Bir grafik var orada. Sayılar, rakamlar var. Ben şimdi ona bakıyorum. 764 tane gözlem buraya yansımış, 156 tanesinde herhangi bir ayrımcılık yok demiş gözlemi yapan arkadaşlar. Orada tabii senin de dediğin gibi sakatlık değil tam alanı ESHİD’in. Her tür ayrımcılığa bakıyorsunuz. Burada cinsel yönelim, yaş, dil… Hepsi var. Şimdi cinsel yönelim ile ilgili 2 tane rastlanmış, rapora girmiş. Yaş ile gibi 1, dil ile ilgili 1 denmiş. Ama engellilik ile ilgili 545, %71 yazıyor burada. %20'si zaten ayrımcılık yok demişti. Yani ayrımcılık yapılanların içinden %90'ını sakatlıkla alakalı. Bu ayrımcılıklar neler? Bugüne kadar seçimlerde ne gibi durumlara rastladınız? Sen içinde olduğun için biliyorsun. Sakatlar neler yaşıyorlar? Bugüne kadar ne yaşadılar?

Nejat Taştan: 2011 seçiminden başlayarak yaptığımız gözlemlerde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Türkiye'de seçim mevzuatı seçmen kütüklerinin oluşturulmasından başlayarak adım adım çeşitli grupları dışarda bırakıyor. Sokakta yaşayan insanlar, seçmen kütükleri adrese dayalı olarak belirlendiği için oy kullanamıyor. Sığınma evinde yaşayan kadınlar aynı durumda. Çünkü sığınma evinin adresleri gizli. Çadırlarda yaşayan Romanlar… Ama engellilik meselesine geldiğimizde seçim bir süreç meselesi. Seçim kararı, seçmen kütükleri, adaylık, sandık kurulu üyeliği, oy verme günü ve itirazlar diye süreci izliyoruz biz. Engelliler bütün bu süreçte, bu sürecin hepsinde ayrımcılığa uğruyor. Seçmen kütüklerini ya YSK'nın internet sitesinden ya da askıya çıktığında muhtarlıklardan kontrol edilebiliyoruz. Şimdi muhtarlık binalarının erişilebilirliği bir büyük problem. İki, Türkiye’de engelli nüfus okur yazar oranı düşük. Engelli olmayan nüfusun neredeyse üçte biri oranında okur yazar var engelli nüfus içinde. Dolayısıyla bu yöntem okuma yazma bilmeyen engelliyi, erişilebilir bir muhtarlığa sahip olmayan mahalledeki engelliyi vesaire dışarıda bırakıyor. Yani kontrol edemiyorsunuz. Geliyoruz adaylık meselesine: Yani Türkiye'de bugüne kadar engelli milletvekillerinin sayısına bakın bütün tarih boyunca. Nüfusun %10’nunun temsil edilmediği bir Meclis karşımıza çıkıyor. Çünkü bir, Türkiye'de milletvekili olmak aynı zamanda ekonomik güç gerektiriyor. Oysa engelli nüfus, çalışma hakkına erişemeyen, istihdam hakkına erişemeyen büyük bir kitleyi ifade ediyor. Dolayısıyla bütün bu alanlarda eğer ayrımcılığa uğruyorsunuz ve mecliste de işte gidip sizinle eşit koşullarda eğitim hakkına erişmemiş insanlarla yarışmaya çalışıyorsunuz ve dolayısıylada aday gösterilmiyorsunuz.

Nejat Taştan: Gelelim oy kullanma gününe. Size bir okulda sandık gösteriliyor. Gidiyorsunuz sandık 3. katta. Ya sizi birileri kucaklıyor, kadın erkek diye bakmadan. Bu ülkenin muhafazakâr olduğu, kadın bedeninin kutsallığı ile vesaire bir sürü nutuk dinliyoruz. Ama bir engelli kadını beş tane erkek kucağına alıyor ve çıkartıyor. Dokunulmazlık, kadın bedeninde dokunulmazlığı meselesi engelli bir kadın oy kullanacaksa söz konusu değil. Bu aslında nerden kaynaklanıyor? Bir bütün olarak bu söylediklerim nereden kaynaklanıyor? Yani kimse kusura bakmasın, Türkiye'de engelliler kişi olarak tanınmıyor. Bir yurttaş, bir vatandaş olarak tanınmıyorsunuz. Eşit haklara sahip insanlar olarak tanınmıyorsunuz. Dolayısıyla da orada bir ayrımcılığa uğruyor.

Nitekim 2011 yılında İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi ya mahkemeyi yanlış hatırlıyor olabilirim. Bir engelli yurttaş, sandığına erişemeyen bir engelli yurttaş Yüksek Seçim Kurulu aleyhine tazminat davası açtı. İdare Mahkemesine Yüksek Seçim Kurulu bir savunma gönderdi. Dedi ki, ‘Bu istisnai bir durumdur.’ Halbuki biz istisnai olmadığını biliyoruz. Dava açan engelli yurttaşın avukatı bizim 2011 yılı raporunu mahkemeye ibraz etti. Dedi ki, ‘Bu istisnai değil. İşte Bağımsız Seçim İzleme Platformu. Şu kadar sandıkta gözlem yapmış. Bu sandıkların yüzde 80'i erişilebilir değil.’ Dolayısıyla bütün bu süreçte engelliler ayrımcılığa uğruyor ve bu ayrımcılık çok temel bir hakkınızı ortadan kaldırıyor. Yüksek Seçim Kurulu, biliyorsunuz seçim yasasında yapılan değişiklik gereğince artık seyyar sandıklar kuruluyor evinden çıkamayacak düzeyde hasta ve engelli olanlar için. Yasada hiçbir coğrafi sınır yok. 2018'de YSK genelge yayınladı. Dedi ki, ‘Köy ve beldelerde yaşayan bu durumdaki insanlar bundan yararlanamaz. Sadece il, ilçe merkezlerindeki engelli ve evinden çıkamayacak kadar hasta olanlar seyyar sandık kuruluna başvuruda bulunabilir, orada oy kullanabilir.’

Yasa çok açık, çok açık yani. Hiçbir coğrafi sınır koymuyor. Sadece muhtarlık seçimleri hariç diyor. Seçim sınırı koyuyor ama bir coğrafi sınır koymuyor. 2018'de itiraz ettik, dedik ki, ‘Bu ayrımcılık kanunu eşit, uygulamıyorsunuz.’ Yani şöyle düşün, ben bir köyde yaşıyorum, evimden çıkamıyorum. Sen ilçe merkezinde yaşıyorsun, evinden çıkamıyorsun. Sen seyyar sandıkta oy kullanıyorsun. Bana diyor ki, ‘Sürün gel oraya. O oy verme merkezine gel.’ Şimdi yasa önünde eşitlik diye çok basit bir hukuksal ilkeyi bile yüksek yargıçlardan oluşan bir Yüksek Seçim Kurumu uygulamıyor. 2018'de itiraz ettik, reddettiler. İtirazın üzerine tekrar itiraz ettik. Bunlar bizim seçim raporlarımızda var bu itirazlarımız. Reddettiler.

Şimdi 2023. Genelge yayınladılar. Yine coğrafi sınır koymuşlar, yine itiraz ettik. Önce cevap verdiler. Ayrımcıdır dediğimiz uygulamanın neden ayrımcı olduğunu anlatmıyor. Kendi aldığı kararı yapıştırmış ve bizim şeyi reddetmiş. Şimdi ona itiraz ettik. ‘Böyle bir şey olmaz. Gerekçe yazmanız lazım. Biz bunun ayrımcı olduğunu düşünüyoruz’ diye. Bununla ilgili TİHEK'e başvuru yaptık, ombudsmanlığa başvuru yaptık.

Alper Tolga Akkuş: TİHEK nedir?

Nejat Taştan: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu. Bize cevap olarak Anayasa'nın 76. maddesi gereğince Yüksek Seçim Kurulu kararlarına karşı herhangi bir yere başvurulamaz diye cevap veriyorlar. Türkiye'nin seçim mevzuatını bir cümleyle tanımlamak gerekirse şöyle. Erkek, okuma yazma bilen, engelli olmayan, aynı zamanda heteroseksüel olan insanlar için inşa edilmiş bir mevzuatla karşı karşıyayız.

Alper Tolga Akkuş: Ben de engelli bir insanım. Şimdi benim durumum kayıtlarda sakat olarak gözüküyor. Yani nüfus kaydına, seçim kütüğüne öyle yansıyor. Benim oy verdiğim okul da 1, kat, zemin kat. Ama zemin kat 20 merdivenden sonra başlıyor. Yani okulların yapısını sen de biliyorsundur. Yani tırabzan Allah'tan var. Tırabzan olmasa ben de çıkamam orayı dediğin gibi. Bir de mesela belli bir kata, belli bir sınıfa veriyorlar hepsini. Ve yaşlılar da orada, sakatlar da orada. Orada mesela, ‘Ben engelliyim, bana izin verin’ diyemezsin. Herkes çünkü orada engelli, yaşlı. Bunları da içerden biri olarak söyleyeyim.

Bu seçimlerde de Eşit Haklar Derneği'nin bir uygulaması var, ona dair de konuşalım istiyorum. Eşit Haklar Derneği'nin hayata geçireceği bir uygulama ‘Eşitlik Gözlemcisi’ adı ve 2 dakikalık bir şeyi tanıtımı var Youtube'ta. Ben izledim. Eşit Haklar Derneği'nin yapısı gereği sağ altta İşaret Dili uygulaması var. Bir de işte görme engelliler için çok tane tane, sade bir şekilde anlatılmış bu iki dakikada uygulama. Ben de YouTube'a yönlendireyim dinleyenleri, kullanmak isteyenleri onu. Eşitlik Gözlemciliği uygulaması diye ararlarsa bu uygulamaya ulaşacaklardır. Bu uygulamayla ilgili bu seçimde ne yapacak Eşit Hakları Derneği?

Nejat Taştan: İzleme çalışmalarında formlar bastırıyorduk ve gezici heyetlerimiz gidip gözlem yaptıkları okullarda o formları dolduruyorlardı. Fakat bunu biraz daha yaygın yapmak, biraz daha aslında yurttaşa seçme ve seçilme hakkı sana ait bir hak; hakkına sahip çık bilincini yaygınlaştırmak için dedik ki bir yurttaş için uygulama yaptıralım. Bir uygulama yaptırdık. Hem Android hem Google Play ve Apple Store’da var. Her iki telefon türünde de çalışıyor. O uygulamayla aslında biz seçim sürecinde ve seçim günü insanların yaşadıkları ihlalleri toplamaya çalışıyoruz. Daha yaygın bir gözlem yapalım, seçmenler buna katılsın, bu hakkı sahiplensin diye. Demokratik gözetim hakkı seçimlerde bir haktır. Bir, bunun altını çizeyim. İki, bu uygulama görme engelli arkadaşlarımız için de uygun. Sadece işte internete sahip olması ve işte bir akıllı telefonu olması gerekiyor. Fakat bütünüyle engellilerin; yani sadece engellilerden veri toplayalım diye yapılmış bir uygulama değil. Bütün seçmenlerden, ayrımcılığa uğradığını düşünen herkesten veri toplamak için yapıldı.

Alper Tolga Akkuş: Benim uygulamam var. 20 tane arkadaşım var engelli. Onlar kullanamıyor. Onlar yerini de kullanabilir miyim bunu?

Nejat Taştan: Bir kişi isterse 20 tane bildirim gönderebilir. Çünkü orada bizzat kendi sandığın ve başka sandık, yani başkasının deneyimine ilişkin, ‘Ben yaşadım ya da şahidim’ diyebiliyor. Bir tek sınırı var bu uygulamanın. Uygulamadan bilgi gönderecek insanlar seçim günü herhangi bir parti adına görevli olmamalı.

Alper Tolga Akkuş: Bunu nasıl anlayacaksınız siz?

Nejat Taştan: Bir beyanda bulunuluyor. Dolayısıyla kişinin beyanına güveniyoruz. Başka test etme şansımız yok. Bunu şunun için yapıyoruz: Biz Küresel, Ulusal, Yerel Seçim Gözlemcileri Ağı'nın üyesiyiz ve orada akrediteyiz. Yani bu konuştuğumuz çerçevedeki tek kriteri herhangi bir partiyle işbirliğii içinde olmamalı. Dolayısıyla biz partilerle X,Y,Z hiç fark etmez, herhangi bir siyasi parti adına görevli olan kişilerden başka kaynaklarda oluşmamış bir bilgi almıyoruz. Başka kaynaklardan teyit edemediğimiz bir bilgiyi almıyoruz. Bir hedef koyduk tabi ki. Hedefimiz büyük. Yani en az 100 bin insan indirse bunu çok iyi olacak. Ama bu hedefi büyük koyduk ama şöyle bir sorunla karşı karşıyayız: Diyelim ki interneti kestiler, bant daraltması vesaire yaptılar. Dijital bir uygulamanın böyle bir riski var. Aslında bir test yaptık, bir ön test. Bir uygulamanın saldırıya uğramasıyla ilgili bir test yaptık. Yani sunucunun yükü kaldırmasıyla ilgili… Onlardan geçtik. Ama seçim günü göreceğiz. Yani biliyoruz ki partilerin sistemleri de çöktü geçmişte burada. Bizimki bir yurttaş uygulaması. Mütevazi bir uygulama. Umuyoruz ki işte demokratik bir seçim günü yaşayacağız. İnterneti kesmeyecekler ve insanlar umarız hiçbir ayrımcılığa uğramazlar ve bize hiçbir bilgi gelmez. Ama bu bilgiyi toplamak istiyoruz. Seçim günü ihlallerini toplamak için geldi.

Alper Tolga Akkuş: 100 bin kişi indirdi. Atıyorum 20 bin tane ayrımcılık bildirimi geldi diyelim. Sonrası ne olacak? Ne yapacaksınız?

Nejat Taştan: Geçmişte kağıtla topladığımız verileri de raporluyorduk. Bu sefer o uygulama bize bir defa seçim günü hangi ilde hangi ihlaller gerçekleşiyor haritaya dökecek ve bize bir rapor verecek. Biz o rapordan, uluslararası standartlarla uyuşmayan, Türkiye mevzuatı ile uyuşmayan bütün ihlalleri kamuoyuna ve uluslararası mekanizmalara hazırlayacağımız raporla göndereceğiz.

Alper Tolga Akkuş: Son sözlerinizi almak isterim.

Nejat Taştan: Bütün seçmenlere ve engelli seçmenlere çağrımız şudur: Herkes gidip oylarını kullansın. Çünkü bu sadece bir zarfı sandığa atmakla sınırlı bir şey değil. Ülkenizin, yaşadığınız ülkenin yönetimine katılma hakkıyla ilgili bir size tanınmış insan olmanızdan dolayı size tanınmış bir hak. Dolayısıyla kadın, erkek, cinsel yönelimi farklı bütün seçmenler mutlaka 14 Mayıs'ta sandık başına gitsinler. İki, haklarına sahip çıksınlar. Hiç kimse insan onuruna yakışmayan koşullarda oy kullanmak zorunda değil.

Görme engelliler için bu kez ilk kez şablon kullanılacak oy pusulasıyla ilgili. Kendileri yerine hiç kimsenin anası, babası, kardeşi, eşi, kocası vesaire. Hiç kimsenin oy kullanmasına izin vermesin hiç kimse. Kendi iradesine sahip çıksın ve bunlarla ilgili, bu durumlarla ilgili bir ayrımcılık yaşadıklarında lütfen Eşit Haklar için İzleme Derneği'ne başvuruda bulunsunlar. Biz onlar için dava açılması gerekiyorsa dava açmayı, başvuru yapılması gerekiyorsa başvuru yapmayı taahhüt ediyoruz. Seçmenlere bir çağrım da kendinizin kullanabildiği bir hakkın başkaları tarafından da kullanılmasını istiyorsanız, yani eşitlikten yanaysanız ve demokrasiden yanaysanız bunun için bir adım atın. Bizim Eşitlik Gözlemcisi uygulamasını indirin. 5 dakikanızı ayırarak gireceğiniz bir ihlal emin olun raporun en önemli kısmını oluşturabilir. Açık Radyo’ya ve sana, bize bu fırsatı tanıdığımız için de teşekkür etmek isterim.

Alper Tolga Akkuş: Ben de Oy ve Ötesi gönüllüsüyüm bu seneki seçimlerde. Mersin il sorumlularından biriyim. Ben de Oy ve Ötesi ile paylaşacağım. Çünkü onların da bir uygulaması olacak. Çünkü Oy ve Ötesi’nde de o şartlar var. Bağımsız olması lazım, hiç bir partiyle ilişkisi olmaması lazım. Aynı ESHİD’in uygulaması gibi aslında uygulama. Yani hiçbir şey boşa gitmiyor. Bunu vurgulamak şart bence.

Nejat Taştan: Yani demokratik olmayan bir seçim. Çok net söylüyorum, devleti kontrol edenler kazanır. Herkesin erişemediği bir seçimi, devleti kontrol edenler kazanır. Şeffaf olmayan bir seçimi, devleti kontrol edenler kazanır. Dolayısıyla mesaj açık. Yani eğer kendi düşüncenizin, kendi oyununuzun bu ülkenin yönetiminde, meclisinde, belediyelerinde temsil edilmesini istiyorsanız, iradelerinin buraya yansımasını istiyorsanız, lütfen sandık başına gidin. Oyunuzu kullanın, oyunuzu kullanmakta ısrarcı olun ve oyunuzu insan onuruna yakışır bir biçimde, gizlilik içinde, başkasının müdahalesi olmadan kullanmakta ısrarcı olun.