Ömer Madra’nın Türk Toraks Derneği’nin Hava Kirliliği, İklim Krizi ve Sağlık Etkileri isimli yayını için kaleme aldığı “Açık Radyo Penceresinden İklim Krizi ve İklim Mücadelesi” başlıklı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
2021 Haziran ayı ortalarında İngiltere’de ilginç bir işgal olayı gerçekleşti. Birleşik Krallık Öğrenci İklim Ağı (UKSCN) adlı kuruluş mensupları, kendilerine destek olan bazı bilim insanlarıyla birlikte, ülkenin “medâr-ı iftiharı” Bilim Müzesi’nde önce protesto eylemlerine girişti, ardından da bu dünyaca ünlü müzeyi bir günlüğüne “işgal etti”. Aktivist öğrenciler, twitter hesaplarından gönderdikleri mesajda müzede “Gelecekte Gezegenimiz” başlığıyla iklim krizini konu edinen dev sergiye, fosil yakıt devi Shell şirketinin sponsor olmasını, dahası, sergide iklim aktivistlerinin pankartlarını görsel malzeme olarak kullanıyor olmasını da “tam bir riyakârlık örneği” olarak niteliyorlardı:2021 Haziran ayı ortalarında İngiltere’de ilginç bir işgal olayı gerçekleşti. Birleşik Krallık Öğrenci İklim Ağı (UKSCN) adlı kuruluş mensupları, kendilerine destek olan bazı bilim insanlarıyla birlikte, ülkenin “medâr-ı iftiharı” Bilim Müzesi’nde önce protesto eylemlerine girişti, ardından da bu dünyaca ünlü müzeyi bir günlüğüne “işgal etti”. Aktivist öğrenciler, twitter hesaplarından gönderdikleri mesajda müzede “Gelecekte Gezegenimiz” başlığıyla iklim krizini konu edinen dev sergiye, fosil yakıt devi Shell şirketinin sponsor olmasını, dahası, sergide iklim aktivistlerinin pankartlarını görsel malzeme olarak kullanıyor olmasını da “tam bir riyakârlık örneği” olarak niteliyorlardı:
“Bilim Müzesi yöneticileri Shell sponsorluğundaki sergilerinde bizim pankartlarımızı kullanabileceklerini sanıyorlarsa, pekâlâ, biz de kendi #DropShell (“Shell’i bırakın!”) pankartlarımızı onlara götürürüz o zaman.”
Mesajlardan hemen sonraki dakikalarda otuzdan fazla polis memurunun yirmi kadar aktivist protestocu genci ve onlarla birlikte hareket eden bilim insanlarını (3 ay hapis cezası da içeren) özel mülke tecavüz suçlamasıyla gözaltına alma tehdidinde bulunarak “işgal”i zorla sona erdirdikleri haberi geldi. Londra Metropol (Büyük Şehir) polisi, aktivistlerin kendi kararlarıyla müzeyi terk ettiklerini söylemekteydi.2 Ama gençlerin cevabı twitter mesajlarında “tehdit altında zorunlu terk, ne zamandan beri ‘kendi kararıyla terk’ anlamına geliyor” diye de sorulmadı değil. Sonuçta, protestocular, ertesi gün tekrar geleceklerini söyleyerek müzeyi terkettiler.
“Al Gözüm Seyreyle Salih”!
Şıklık olsun diye Latince söylersek: “Sic transit gloria mundi”! İşte böyle geçer dünyanın ihtişamı. Hadi bir de İngilizce lûgat paralayalım: “The World in a nutShell”! Fosil devinin meşhur logosundaki o sağlamlık abidesi deniz kabuğundan çok, incecik ve kırılgan bir fındık kabuğuna sığmaya çalışan –ya da sığdırılmaya çalışılan– bir dünya hâli bu. Yukarıda iki küçük paragrafta sosyal medya mesajlarından özetlenmeye çalışılan minik gündelik haberde, koskoca dünyanın hâlihazırda içinde bulunduğu durumun başarılı bir şekilde özetlenmiş olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ne ararsanız var içinde çünkü: İklim krizi, sağlık krizi, fosiller, sınırsız kâr hırsı peşinde koşan sefiller sürüsü: Şirketler, onların hizmetindeki reklam ve PR şirketleri, siyasi liderler, kolluk kuvvetleri, milyarderler medyası ve bunların topunun topumuza söylediği dev yalanlar. Ama geçit töreni tablosunun tam öbür tarafında yer alan dev kitle de var: gençler kitlesi. Palavralara, boş lâflara kulak asmayan, gizli zorbalıklara boyun eğmeyen, yalnızca bilime kulak veren, hele pandemi şokundan sonra iyice radikalleşen, adalet talep eden ve bunlar için dalga dalga yükselen eylemler yürütmeye başlayan dirençli gençler – Z Kuşağı ya da İklim Kuşağı! Artık nasıl adlandırmak isterseniz.
Yayının tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.