"Açık Radyo olmasa..."

-
Aa
+
a
a
a

Merhabalar,

Açık Radyo ama en çok da Açık Gazete dinleyicisiyim. Az önce Açık Radyo Günlüğü'nün yaratıcısı Alper Bey ile söyleşinizi dinledim. 

Alper Bey'i dinlerken öyle çok paralellikler yakaladım ki yazmadan edemedim. 

Kurgu ve kurgu dışı kitap çevirmeniyim (aynı zamanda bir PR şirketinde metin editörüyüm). 15 yıldan uzun bir süredir ben de aynı şekilde her yere not alıyorum (Hesap fişleri, küçük defterler, duruma göre önümdeki peçete ama en çok da çeviri yaptığım Word dosyasının en altına ilgimi çeken bilgileri ve notları yazıyorum). Bir çeviri aylar sürebiliyor ve dosya altındaki notlar epey birikiyor. Önceleri, kitap bitince notları son bir kez okuyup siliyordum bunları ama sonra bunların unutulabileceğini ve o denli değerli bilgiler olduğunu gördüm ki çeviri bitince alttaki bu bölümü ayrı bir dosyada toplamaya başladım. Fakat bununla ilgili Alper Bey gibi ileri düzeye taşıyacak bir girişimim olmadı.)

Aldığım notlar ne mi? Bu bazen bir şarkı oluyor, hemen Shazam uygulamasıyla adını öğrenip bir yere listeliyorum. Bazen Ömer beyin İngilizce/Fransızca bir sözcüğe getirdiği spontane bir çevirisi oluyor; bu benim aklıma gelmezdi deyip hemen not ediyorum. Tarihle ilgili ilginç bir bilgi oluyor. Teknoloji odaklı olabiliyor.

Birçok kitap ismi not aldım; hepsini değil ama bazılarını satın aldım. 

İşlerim elverdiğince Açık Radyo'yu gün içinde sık sık açıp dinliyorum. Bazen ya Açık Radyo olmasa […] korkusu duyuyorum. Tüm medya çöle dönerdi benim için.

Hasılı, şimdi düşünüyorum da; Açık Radyo ile bu denli yakın olma, benliklerimizle bu kadar iç içe ilgi kurma durumu hatta davranış değişikliğine yol açma potansiyeli ve bunların radyoyu dinlerken aldığımız notlar aracılığıyla tezahür etmesi... Tüm bunları Alper Bey yapıyorsa, ben yapıyorsam, eminim daha yüzlerce kişi yapıyordur, diye düşünüyorum. Buradan bir yere gidilebilir mi, ayrıca düşünmeli.

Bugün Açık Gazete'den bir sonraki programda Kimlik Doğrulama konusu işlendi. Kelime oyunu yapmak bir yana Açık Radyo, kimliklerimizin doğrulandığı bir yer diye hissediyorum. Yapabileceklerimizin nispeten sınırlandığı bir dönemde yaşarken kim  olduğumuzu ve neler yapılabileceğini bize hatırlatan, içimizde var olan ama belki baskılanmış olanı ortaya çıkarmakla kalmayıp yeni tohumlar ekerek daha aktif birer gezegen savunucusu olmamızı sağlayan ve bunu rasyonel, sahici, samimi bir şekilde yapabilen bu yayınlar benim için de olmazsa olmaz.

Uzun uzadıya yazmayayım. Paylaşmak istedim.

Sevgiler.

Aysun Babacan

En karanlık, en bungun günleri peşi sıra yaşayıp giderken birdenbire sizin biraz önce yazdığınız gibi bir empati ve dayanışma mektubu almanın içimizde yarattığı o saf "iyilik" duygusunu ve onun içimizdeki mücadele arzusunu ne kadar artırdığını anlatmak bile zor.

İyisi mi biz de cevabımızı uzatmayalım sevgili destekçimiz. İlginizi eksik etmeyin lûtfen.

Sevgiler, saygılar, selamlar

Ömer Madra