#SokakHayvanlarıSahipsizDeğil

-
Aa
+
a
a
a

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sokak köpeklerini hedef gösteren açıklamalarının ardından hayvanseverler sosyal medya üzerinden #SokakHayvanlarıSahipsizDeğil kampanyasını başlattı. 

Sokak köpeği
Gezegenin Geleceği: 28 Aralık 2021
 

Gezegenin Geleceği: 28 Aralık 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Antep İl Danışma Meclisi Toplantısı‘nda ve daha sonra düzenlenen açılış töreninde yaptığı konuşmalarda sokak köpeklerini hedef gösteren açıklamalarının ardından hayvanseverlerden tepkiler gecikmedi. Özellikle sosyal medya üzerinden tepkilerini gösteren hayvan hakları savunucularının #SokakHayvanlarıSahipsizDeğil etiketiyle Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlar, kısa sürede en çok konuşulan konular arasına girdi.

Çevre koruma harcamalarının bütçe harcamalarındaki payı ve bunun dağılımı o ülkenin ekolojik sorunlar konusundaki hassasiyetinin bir göstergesi olarak görülebilir. Yeşil Sol Parti tarafından hazırlanan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe tasarısının ekolojik açıdan değerlendirme raporunda, “ Ülkemizde var olan 16 bakanlık içinde bütçeden en az pay alan bakanlık Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. 2021 yılı bütçesinde Sürdürülebilir Çevre ve İklim Değişikliği Programı kapsamında bakanlığa ayrılan  tahsisat 1824 milyon lira. 2022 yılı bütçesinde bu programa ayrılan tahsisat 2652 milyon lira.  Aslında 828 milyonluk çok küçük bir artışla bakanlığın adının değiştirilmesine paralel uygulamaların  gerçekleştirilmesi sağlanamayacak. Bu, bakanlık adının değiştirilmesi dışında değişen bir durum olmadığının önemli kanıtlarından biri. İklim değişikliklerinin yaratacağı çevre felaketlerinin giderek daha fazla yaşanması beklenirken bu konuda yeterli ödeneğin ayrılmıyor olması önemli bir eksiklik. Türkiye’nin  hedeflerinin saptanmasında zengin ülkelerin performansı da kullanılabilir ama ülkemizin mevcut durumunun değerlendirilmesi önce dengi memleketlerle karşılaştırılarak yapılmalı. Türkiye ile ilgili verilere baktığımızda toplam bütçe harcamalarının çevre korumasına giden payının büyük bir bölümünün atık ve atık su  yönetimine gittiğini görüyoruz. Atık ve atık su yönetimi harcamaları zorunlu harcamalar. Çevre  kirliliğini önlemek için atık su arıtma tesisi kurmak zorunda kalmanız gibi. Dolayısıyla bu harcamalar o ülkenin çevre konusundaki hassasiyetini göstermez, mecburen yapılan harcamalar. Bütçe harcamaları içinde çevre koruma harcamalarının payı ekolojik sorunlarla mücadelenin en önemli unsuru sayılmaz. Mesela şirketlerin karbon salımı ve diğer çevre kirleten faaliyetlerinin nasıl düzenlendiği, yani bu konudaki yasal çerçeve daha önemli. Bununla birlikte çevre koruma harcamalarının bütçe harcamalarındaki payı ve bunun dağılımı o ülkenin ekolojik sorunlar konusundaki hassasiyetinin bir göstergesi olarak görülebilir, dolayısıyla anlamlı. Nitekim Türkiye Yale üniversitesi tarafından düzenlenen Çevre Performans Endeksi’nde 180  ülke arasında 108. sırada yer alıyor” diyor. 

Uluslararası sivil toplum kuruluşu Christian Aid tarafından yayınlanan Counting the cost 2021: a year of climate yani ‘2021’in Maliyeti: bir iklim yılı’ isimli yeni rapor, bu yıl gerçekleşen en yıkıcı on beş iklim felaketini tanımlıyor. Bu yıl gerçekleşen aşırı hava olayların on tanesi 1,5 milyar doları aşkın maliyet yarattı. Belirlenen bu maliyet, sigorta kapsamındaki finansal kayıplardan yapılan varsayımlara dayanıyor. Başka bir deyişle, gerçekleşen finansal maliyetin bu rakamdan yüksek olması çok olası. Bu felaketler arasında, ağustos ayında ABD'de 95 kişinin hayatını kaybettiği 65 milyar dolarlık maliyet yaratan Ida Kasırgası yer alıyor. Temmuz ayında Avrupa'da 240 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketinde ise 43 milyar dolarlık hasar oluştu. Çin'deki Henan eyaletindeki sel felaketi ise 320 kişinin yaşamını yitirmesine, bir milyonu aşkın kişinin göç etmesine ve 17,5 milyar dolarlık yıkıma yol açtı. Rapor, daha zengin ülkelerin daha yüksek mülk değerlerine sahip olmaları ve sigortalamayı karşılayabilmeleri nedeniyle daha yüksek çıkan finansal maliyete odaklanıyor. Buna karşın, 2021 yılında gerçekleşen en yıkıcı aşırı hava olaylarının birçoğunun, iklim değişikliğine katkısı oldukça sınırlı olan yoksul ülkelerde yaşandığı görülüyor. Gerçekleşen felaketler, yarattığı finansal maliyetin yanı sıra, gıda güvenliğinde yarattığı riskler, kuraklık, kitlesel göçler ve can kayıplarına neden oluyor.  En yüksek maliyetli on aşırı hava olayından dördünün gerçekleştiği Asya'da sel ve tayfunların toplam maliyeti 24 milyar doları buldu. Ancak aşırı hava koşullarının etkisi tüm dünyada hissedildi. İklim değişikliğinin yarattığı bu ölçekteki tahribatın, emisyon azaltımı kapsamında bir önlem alınmaması durumunda devam edecek olması endişe yaratıyor. Bir büyük sigorta şirketi, 2021'de dünya genelinde gerçekleşen doğal felaketlerin sigorta kapsamındaki 100 milyar doları aşkın kayıp eşiğini altıncı kez aştığına dikkat çekiyor. Altısı da 2011'den bu yana gerçekleşirken, 2021 yılı son beş yıl içerisinde 100 milyar eşiğini aşan dördüncü yıl oluyor. Bu aşırı olaylar, somut iklim eylemine duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor. Paris Anlaşması’nda belirlen ve küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi devrimi öncesine kıyasla 1,5°C ile sınırlandırma hedefine karşın, Glasgow'da gerçekleştirilen 26. Taraflar Toplantısı’nın sonuçları bu hedefe ulaşmak için yeterli görünmüyor. Bu nedenle acilen harekete geçilmesi gerekiyor. 2022 yılının iklim değişikliğinin etkilerine karşı en kırılgan ülkelere finansal destek sağlama yolunda adım atılması, özellikle de en yoksul ülkelerin iklim değişikliği sonucu oluşan kalıcı kayıp ve hasarlarını karşılamak üzere bir fon oluşturulması gerekiyor.