Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel’in gündeminde Yeni Kaledonya’daki bağımsızlık oylaması, Biden-Putin görüşmesi ve Bosna Hersek’te Milorad Dodik'in 'tehlikeli' kararı vardı.
Yeni Kaledonya bağımsızlık oylaması
Avustralya’nın doğusunda Pasifik Okyanusu’nda önceden Fransa’nın kolonisi olan Yeni Kaledonya’da pazar günü gerçekleşen üçüncü bağımsızlık referandumuna değinen İnsel sürecin önemini vurgulayarak “Karma bir nüfusun olduğu yerde -başarılı olsa veya olmasa da- bağımsızlığın bu şekilde adım adım bir dizi halk oylaması ile denenmesi Kanakların zaman içinde bağımsızlık fikrini destekçilerini ikna ederek arttırmış ama yeterli çoğunluğa ulaşamamış, fakat hiç de azımsanmayacak bir ağırlığının olduğunu göstermiş olmalarını izlemeye devam etmek lazım. Önümüzdeki dönem de eğer barış içinde gerçekleşebilirse bu süreç -çünkü ondan evvel 1988 ilk anlaşmadan önce ölüm vakaları olmuştu, çatışmalar olmuştu, isyan edenler olmuştu- izlenmesi gereken bir örnek diye düşünüyorum. Barış içinde bağımsızlık taraftarı veyahut bağımsızlığa karşı olanların aşağı yukarı aynı dengede olduğu bir yerde, bu durumun sürdürülebilir bir örnek oluşturup oluşturmadığı açısından izlemek önemli.” dedi.
İnsel’in belirttiğine göre 1998’de başkenti Nouméa’da imzalanan bir anlaşmayla Yeni Kaledonya ilginç bir bağımsızlık oylaması süreci başlatmıştı. Ülkede 20 yıllık ciddi bir özerklik döneminden sonra, 2018’de, bir bağımsızlık halk oylaması yapılması öngörüldüğünü ifade eden İnsel, bu bağımsızlık oylamasında hayır çıkarsa iki sene sonra yeniden oylama yapılması, orada da hayır çıkarsa sonunda bir üçüncü bağımsızlık oylaması yapılması şeklinde tanımlanan süreci “İlginç bir şey, çünkü bir halk oylamasıyla işi bitirmek değil; her durumda, ikinci veya üçüncü kere bağımsızlığa hayır denmesine rağmen, ‘çoğunluk olarak hayırda ısrar ediyor musunuz’ diye iki ve üç defa sormuş olmak” şeklinde yorumladı.
Geçen pazar günü üçüncüsü düzenlenen oylamada bağımsızlığa karşı hayır oyunun %96.5 çıktığını, ama katılımın da %86’dan %44’e düştüğünü belirten İnsel, Kaledonya’nın bıçakla kesilir gibi ikiye ayrıldığının bir kere daha ortaya çıktığını ifade etti. İnsel ayrıca, Fransız hükümetinin özerkliğin devamı için görüşmeleri 30 Haziran 2023’te yapmayı istediği, Yeni Kaledonya’nın elini zorlaştıran ciddi bir bütçe açığının bulunduğu, Yeni Kaledonya’nın olası bağımsızlık durumunda Çin etkisine açık olmasının Fransa ve Avustralya’yı endişelendirdiği gibi konulara da değindi.
Biden-Putin görüşmesi ve Ukrayna
7 Aralık 2021 tarihinde gerçekleşen Biden-Putin görüşmesinin ana konusunun Ukrayna olduğunu belirterek konuya başlayan İnsel, şimdilik bir çatışmanın söz konusu olmadığını ve tarafların Minsk görüşmelerinin öngördüğü adımları yeniden değerlendirmek amacıyla görüşmelere başlayacaklarını ekledi. Görüşmenin yapıldığı tarihe dikkat çekerek, 30 yıl önce, 7 Aralık 1991’de Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kravçuk, ve Belarus Başkanı Stanislav Şuşkeviç’in ortak deklarasyonla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin bir uluslararası hukuk öznesi ve bir jeopolitik gerçek olarak sona erdiğini ilan ettiğini hatırlattı. Putin’in Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin lağvedilmesinin hayatında yaşadığı en büyük şok olarak tanımlamasının altını çizen İnsel, Putin’in Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin ortadan kalkmasını hala kabullenememesinde en büyük etmenin Ukrayna’nın bağımsızlığa kavuşması ve NATO üyesi olmaya kalkışması olduğunu ifade etti.
Putin’in Ukrayna’ya ilk ikazının 2004 devrimi esnasında olduğunu aktaran İnsel, 2013’te Ukrayna’nın Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzalama kararı almasının ardından çıkan çatışmalardan, Donbass bölgesindeki ayrılıkçı Rus yanlılarından, Kırım’ın işgali ve ilhakından bahsederek devam etti. İnsel, Ukraynalıların çoğunluğunun NATO ve AB’ye girme taraftarı olduğunu belirterek bu bölümü tamamladı.
Programı bitirmeden kısaca Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Sırp üyesi Milorad Dodik’in ordu, istihbarat, adalet, vergi konularında Bosna Hersek merkezi devletinden Sırp Cumhuriyeti’ni ayıran kararına değinen İnsel, “30 yıl önce böyle bir Sırp kararı Bosna Hersek’te savaş başlatmıştı. Son derece tehlikeli.” dedi.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Ceren Demirci’ye teşekkür ederiz.)