Van Gölü'ndeki çekilme nedeniyle su altındaki bazı alanlar kara parçasına dönüştü.
Van Gölü'ndeki çekilme nedeniyle su altındaki bazı alanlar kara parçasına dönüşürken, geçen yıl ve bugün çekilen fotoğraflar aradaki farkı ortaya koydu. Geçen yıllara oranla sıcaklığın yükselmesine bağlı gelişen aşırı buharlaşma, bölgedeki baraj, akarsu ve su kaynaklarının yanı sıra Van Gölü'nün seviyesinde de büyük düşüş yaşanmasına neden oldu. Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü'nde suyun sığ olduğu noktalarda yer yer 2 kilometreye kadar çekilmeler oldu. Küresel ısınmanın olumsuz etkilediği gölde, farklı zamanlarda dron ile görüntülenen noktaların aynı açıdan çekilen yeni görüntüleri hem mevsimlerin değişken yüzünü hem de çekilmenin boyutlarını ortaya koydu. Daha önce su altında olan birçok bölge çekilmeden dolayı kara parçasına dönüştü.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı Yönetmeliği” Resmi Gazete’de yayımlandı. AA’nın aktardığına göre, yönetmelikle çevrenin korunması ile yayılı kaynaklar ve sanayi kaynaklı çevre kirliliğinin azaltılması için kirleticilerin salım ve taşıma kaydının oluşturulmasına yönelik usul ve esaslar düzenlendi. Enerji sektörü, madeni yağ ve gaz rafinerileri, termik santrallar ve diğer yakma sistemli tesisler, kömür değirmenleri, kömür ürünleri ve katı dumansız yakıt imal edilen tesisler, metal ürünleri ve işlenmesi, yeraltı madenciliği ile ilgili faaliyetler, cam imal edilen tesisler, kimya sanayisinde yer alan tesisler, atık ve atık su yönetimi, kağıt ve ahşap üretimi ile işlenmesi, yoğun hayvancılık ve su ürünleri yetiştiriciliği, günlük 50 ton ve üzeri karkas üretim kapasiteli mezbahalar, çiğ sütün işlenmesi, elyaf ve tekstil ön işlenmesi ve boyanması için kullanılan tesisler, gemi yapımına yönelik tesisler bu yönetmeliğin kapsamında yer aldı. Yönetmeliğin kapsamında yer alan tesisler, kirleticilerin havaya, suya ve toprağa salım miktarlarını, yıllık toplam miktarı iki tonu aşan tehlikeli atıkların ve yıllık toplam miktarı 2000 tonu aşan tehlikesiz atıkların geri kazanım veya bertaraf için tesis dışına taşınması gibi hususların tamamını Bakanlığa yıllık olarak raporlayacak. Tesislerin yıllık raporlarında sunulan bilgilerin geçerliliği, eksik, hatalı bilgilerin olup olmadığı valiliklerce denetlenecek. Ayrıca işletmeciler, raporlama yılının sonundan itibaren beş yıl boyunca, Bakanlık ve valilik tarafından gerektiğinde incelenebilmeleri için bu bilgileri muhafaza edecek. Bakanlık, yeni yönetmelikle ilk kez çevresel konularda karar verme süreçlerine halkın katılımını kolaylaştırmak ve çevre kirliliğini önlemeye, azaltmaya katkı sağlamak amacıyla elektronik bir veri tabanı olan “Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı (KSTK)” sistemini oluşturacak. Bu sistem halkın erişimine de açık olacak. İşletmeci herhangi bir bilginin halka açık KSTK sisteminin dışında bırakılmasını istediği takdirde, ilgili bilgiyi ve gizlilik talebinin nedenlerini belirtmek suretiyle Bakanlığa gizlilik talebinde bulunabilecek. Vatandaşlar, KSTK’nin işleyişine ilişkin her türlü yorumu, bilgiyi, analizi veya görüşleri Bakanlığa sunabilecek. Bakanlık, gerektiğinde sunulan görüşleri KSTK’nin iyileştirilmesi için değerlendirecek ve bu değerlendirmenin sonucu hakkında halkı bilgilendirecek.
Ancak, askeri tesisler, ar-ge testi yapan işletmeler ve Akkuyu Nükleer Santrali söz konusu yönetmelikten muaf tutuldu. “Kirletici Salım ve Taşıma Kaydı Yönetmeliği” başlıklı yeni düzenlemenin amacı şöyle açıklandı: Bu Yönetmeliğin amacı, çevrenin korunması ile yayılı kaynaklar ve sanayi kaynaklı çevre kirliliğinin azaltılması için kirleticilerin salım ve taşıma kaydının oluşturulmasına yönelik usul ve esasları düzenlemekte.” Fakat, yönetmeliğin ikinci maddesinde askeri tesisler, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile yeni ürün ve süreçlerin test edilmesi için kullanılan işletmeler ile nükleer tesisler bu yönetmeliğin kapsamı dışında. Bu tesisler, çevrenin korunması, çevre kirliliğinin azaltılması için kirleticilerin salım ve taşıma kaydının oluşturulmasından muaf olacak.
2021 Çin’i Anlamak Uluslararası Konferansı’na farklı ülkelerden katılan temsilciler, “COP26 Sonrası Küresel İklim Yönetişimi ve Çin-ABD İşbirliği”, “Çin-ABD Enerji Transferi ve Teknoloji İşbirliği” ve “Karbon Fiyatlandırması ve İklim Finansmanı” gibi konularını ele aldı. Toplantılarda, olağanüstü iklim olaylarının küresel ölçekte daha önce görülmemiş sıklığa eriştiğine işaret edilirken, küresel iklim değişikliğine ortaklaşa yanıt vermede Çin ve ABD’nin sorumluluk almaktan kaçınamayacağının altı çizildi. COP26’nın küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye yön verdiğine dikkat çeken katılımcılar, Çin ve ABD’nin iklim eylemini güçlendirme konusunda yayımladığı ortak bildiriyi övgüyle değerlendirerek, iki ülkenin iklim krizine karşı ortak çabalarını sürdüreceğini belirtti. 2060 yılına kadar karbon nötrlüğünün sağlanması, Çin’in ulusal kalkınma stratejisi kapsamındaki hedefleri arasında bulunuyor. İklim değişikliği ve karbon nötrlüğü alanındaki uluslararası işbirliği de Çin diplomasisinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Çin ve ABD arasında iklim değişikliği ve karbon nötrlüğü alanındaki işbirliği ve diyaloğun ilerletilmesinin, iki ülkenin çıkarlarının kesiştiği noktaların artmasına, ilişkilerin iyileştirilmesine ve küresel yönetişimin optimize edilmesine de yardımcı olacağı belirtiliyor.