Nikaragua’da seçimler ve otoriterleşme

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’na Nikaragua seçimleri ile başlayan Ahmet İnsel’in gündeminde, Portekiz’de parlamentonun feshedilmesi, Çekya’da Babic’in seçim yenilgisi, Dünya Gıda Programı’nın deklerasyonu ve Demirtaş’ın makalesindeki tespitler yer aldı.

Guatemala'da sürgündeki muhalifler tarafından düzenlenen gösteriden Nikaragualı siyasi mahkumların portreleri.

Programa, geçtiğimiz pazar günü Nikaragua’da yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin bir kez daha otokrat lider Daniel Ortega lehine sonuçlandığını duyurarak başlayan İnsel, %65 oranındaki katılımın %75’ini alarak Ortega’nın dördüncü kez liderliği elde ettiğini belirtti. Daniel Ortega’nın geçmişine kısaca bir bakış atan İnsel, 1979 yılında diktatörlüğü deviren Sandinista hareketinin en önde gelen isimlerinden biri olduğunu, iktidarda iken serbest seçimleri Violeta Chamarro’ya kaybetmiş olsa da gelecek olası seçimlerde yeniden seçimlerde olmanın kapısını araladığını ve nitekim bunu da başardığını hatırlattıktan sonra giderek daha fazla otokratik eğilime girdiğini de sözlerine ekledi. 

Bu seçimler öncesinde, yaklaşık olarak mayıs ayından beri içinde gazeteci, sendikacı ve akademisyenlerin de bulunduğu 380 muhalifin tutuklandığına değinen İnsel, bu gözaltıların seçimlerin kazanılmasında etkili olduğunu belirtti. Gözaltıların yanı sıra muhalafetin bölünmüş durumda olmasının da seçimlerin kaybedilmesinde etkili olduğunu ileri süren İnsel, Ortega’nın karşısında en güçlü muhalif adayın eski devlet başkanı Violeta Chamorro’nun kızı Cristiana Chamorro olduğunu ve ilk önce onun Ortega iktidarı tarafından tutuklandığını iletti. Chamorro’dan sonra 39 siyasi figürün daha tutuklandığını ekledi. Bu rejime karşı üç yıl önce düzenlenen protestolarda 300’e yakın göstericinin öldüğünü söyleyen İnsel, Ortaga’nın bu gösterileri ve kendisine karşı yapılan muhalefet siyasetini “vatana ihanet” olarak göstermekten çekinmediğine değinerek muhalifleri,  ABD’ye ruhunu satmış olan kumpasçılar olarak nitelediğini iletti. Seçim sonrasında ABD Başkanı Biden’ın seçimleri komedi olarak yorumladığını aktaran İnsel, Biden’ın seçimlerin özgür ve demokratik olmadığını söylediğini iletirken, AB Dış İlişkiler Sorumlusu Borell’in de seçim sonuçlarını “otokratik rejime gidişin önü açıldı” olarak yorumladığını belirtti. Buna karşılık Rusya ve Venezuela’nın Ortega’yı tebrik ettiklerine değinen İnsel, bu tebrikten yola çıkarak ABD emperyalizmine karşı olmanın diktatörlerin kılıfı haline gelmesinin de siyasi tarihin bir cilsevi olduğunu söyleyerek gündemini tamamladı. 

Ömer Madra da Ortaga’nın çılgın kanal projesinden bahsederek, büyük bir çevre ve mali yıkıma neden olacak bu projenin şuan aktif olmasa da tekrar canlanmasının büyük negatif etkilerinin olacağına dikkat çekti.

Portekiz’de meclis feshedildi, seçimler ocak ayında

AB ülkeleri arasında güney ülkelerinde pek görülmeyen sosyalist partilerin azınlık hükümeti olarak iktidara gelmesi durumunun Portekiz’de 2015’ten beri devam ettirilmesinin ardından, geçtiğimiz günlerde sol bloğun, içlerindeki bütçe anlaşmazlığı nedeniyle parlamentoyu feshettiğini belirten İnsel, 30 Ocak 2022’de erken seçimin yapılacağını bildirdi. Sosyalist Parti’nin amacının tek başına iktidara gelmek olduğunu, sağ iki parti arasında ciddi bir çekişmenin bulunduğunu iletti. Maalesef bu durumdan en karlı çıkacak olanın aşırı sağ parti olacağının sinyallerini veren İnsel benzer durumun İspanya’da da yaşandığını ve altı yıl boyunca aşırı sağ partinin -Vox- devam ettiğini hatırlattı. 

Çek Cumhuriyeti'nde seçimler

İktidardaki, Çek Cumhuriyeti'nin en büyük beşinci zengini olan Babic’in seçimlerde az farkla muhalefetin gerisinde kaldığını hatırlatan İnsel, tam seçim sonuçlarının açıklanması sırasında hastaneye yatan cumhurbaşkanı hakkındaki belirsizliğin bulunduğunu ve bu konuda tatmin edici açıklamaların hala yapılmadığını belirtti. Seçimleri kazanan beş partinin koalisyon anlaşması imzaladığını ve bu koalisyonun lideri konumunda olan Fiala’nın başbakan olacağını iletti. Babic’in şaşırtıcı şekilde kazanan tarafı tebrik edip Çekya’nın demokratik bir ülke olduğunu belirten demeçler verdiğini söyleyen İnsel, Babic’in bu söylemlerinin onun cumhurbaşkanlığına oynadığı şeklinde yorumlandığını iletti. Son olarak bir önceki seçimlerde Babic’in hükümet kurmasını desteklemiş olan komünist ve sosyalist partilerin bu seçimlerde bedel ödediğini ve 1924 yılından beri ilk kez Çek Komünist Partisi’nin %5 oy oranının altında kalarak meclis dışında kaldığını belirtti.

Dünya Gıda Programı raporu: 45 milyon kişi açlık çekiyor

1962’de kurulup 2020 yılında da Nobel ödülü aldığını belirttiği Dünya Gıda Programı’nın deklarasyonuna değinen Ahmet İnsel, 45 milyon insanın tam açlığa yakın olduğunu, geçen sene bu sayının 3-4 milyon arttığını ve özellikle Afganistan’da bu oranın çok fazla olduğunu iletti. Bu durumun üç temel nedeni olduğunu belirten İnsel bu nedenleri aşağıdaki gibi sıraladı: 

  1. 1- Çatışmalar, savaşlar (Yemen, Suriye ve Etiyopya…)
  2. 2- İklim Krizi 
  3. 3- Covid-19

43 ülkede tam açlığa yakın insanların bulunduğunu ve bu programın ise sadece 23 milyon insana ulaşabildiğini belirtip en ağır bedeli ödeyenlerin ise çocuklar olduğunu söyledi. Tüm bu açlığın giderilmesinin yedi milyar dolarlık bir maliyeti olduğunu belirtirken aynı zamanda Jeff Bezos’un birkaç arkadaşı ile birlikte çıktığı minik uzay macerasının sadece 50-60 milyon dolar olduğunu ekleyerek milyardelere dur demenin gerekliliğinin altını çizdi. 

Demirtaş’ın makalesi

Son olarak kısaca Selahattin Demirtaş’ın güncel makalesine değinen İnsel, Demirtaş’ın ülkenin fay hatlarından bahsederek önemli tespitlerde bulunduğunu belirtti. Siyasi, dini ve kültürel çatışmaların yanı sıra  zengin-fakir ve kadın-erkek gibi sosyal çatışmaların da bulunduğu bunca çatışmaya rağmen toplumsal barışın nasıl kurulacağını sorgulamasınınn önemini vurgulayıp gelecek bölümlerde bunun üstünde durulabileceğini ekleyerek bu haftanın Ufuk Turu’nu tamamladı.  

 

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Koçer Karatepe’ye teşekkür ederiz.)