Yaşam Savunucuları av sezonuna yönelik açıklama yaptı

-
Aa
+
a
a
a

Bu yıl sık yaşanan orman yangınlarında çok sayıda yaban hayvanının hayatını kaybetmesi üzerine Tarım ve Ormancılık Bakanlığı 2021-2022 av sezonunda Muğla ve Antalya’da avlakları kapattı. Yaşam Savunucuları bu kararı olumlu bulsa da av yasağının tüm Türkiye’ye yayılması gerektiğini beyan etti. 

21 Ağustos’ta av sezonu başladı. Bu yıl orman yangınlarında çok sayıda canlı hayatını kaybettiği için, Muğla ve Antalya’da devlet avlakları bu sezon ava kapatıldı. Ancak son büyük yangın dalgası bu illerin dışında 53 ili de etkiledi.  Change.org/VurmaBeni adresinde, avcılığın yasaklanması için 100 binin üzerinde kişinin imzaladığı kampanyayı yürüten Yaşam Savunucuları, avcılık sezonunun açılmasıyla bir açıklama yayınladı. 234 sivil toplum kuruluşundan oluşan platform yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Tarım ve Orman Bakanlığı kararıyla Muğla ve Antalya’da zarar gören devlet avlaklarının 2021-2022 sezonunda ava kapatılması olumlu bir gelişme ama yeterli değil.  Son büyük yangın dalgası Muğla ve Antalya’nın yanı sıra 53 ilimizi etkiledi. Yangınlar sadece Akdeniz’i ve Ege’yi değil, Marmara, Doğu Anadolu ve Karadeniz’i de tehdit ediyor. Yaban hayvanlarının yaşam alanlarını daraltıyor, beslenme, barınma, yavrularını büyütme imkanlarını kısıtlıyor ve onları daha kırılgan hale getiriyor. Yangın sezonu hala devam ederken, yeni yangın ihtimaline karşı, av yasağının tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Bu sezon ve önümüzdeki sezonda avcılığın ivedilikle, tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde, ilerleyen dönemde ise süresiz yasaklanması doğal zenginliklerimizi ve Türkiye'nin Canlarını korumak için en doğru karar olacak. Yeni av sezonunda Uluslararası Doğayı Koruma Birliği tarafından hassas tür ilan edilen elmabaş ördek ve üveyik başta olmak üzere birçok kuş türü ve memelilerden tilki, yaban domuzu, çakal, yaban tavşanı ve ada tavşanı, avına izin verilen türler olarak açıklanmıştı. Oysa, doğadaki dengenin korunması için yaban hayvanları yalnızca kendi doğal yırtıcılarının avı olmalı. Sel ve orman yangını felaketleriyle iklim krizinin yıkıcı etkilerini ve doğa tahribatının acı sonuçlarını yakından gördüğümüz bu dönemde; canlarımızın yaşam alanlarını korumalı ve onları yaşatmalıyız. Avcılığın en büyük gerekçelerinden biri olan ekonomik kazanım; doğamızın ve insanlığın geleceğinden daha önemli değil. Sürdürülebilir bir gelecek için bir kez daha avlanma yasaklansın diyoruz.” Kampanya Change.org/VurmaBeni adresinde.

Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Sarım Çayı'nda kurulmak istenen HES'e karşı imza kampanyası başlattı

Sarım Çayı’na kurulmak istenen HES’e karşı imza kampanyası başlatıldı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi tarafından başlatılan, Change.org/SarimHES adresindeki kampanyada hidroelektrik santralin yapılması durumunda 118 köyün su altında kalacağı ve binlerce insanın göçe zorlanacağı belirtiliyor. Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Lice ve Bingöl sınırları içinden başlayan ve Kulp‘ta Geliyê Godernê’ye kadar ulaştıktan sonra Dicle ve Fırat nehirlerine karışan Sarım Çayı üzerinde yapılmak istenen hidroelektrik santrale (HES) karşı imza kampanyası başlattı. Silvan Elektrik ve Üretim Şirketi tarafından yapılması planlanan BİRSU-I ve BİRSU-II HES projeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı vermişti. 17 Aralık 2020 tarihinde ÇED süreci kapsamında gerçekleştirilen Halkın Katılım Toplantısı’na bölge halkının çağrılmadığı hatırlatılan açıklamada, hazırlanan ÇED raporunda da bölgedeki endemik bitkilerden, hayvanlardan ve tarihi yerleşim yerlerinden bahsedilmediği belirtiliyor. Vadideki köylerin çoğunun geçimlerini bal üretimi, hayvancılık ve tarımdan sağladığı belirtilen kampanyada “Yapılacak proje sonucunda 118 kadar köy, tarihiyle, ekosistemiyle sular altında kalacakken, binlerce insanın göçe zorlanmasına neden olacak. Bizler Sarım Havzasında kalan köylüler, HES projesinin iptal edilmesini talep ederken, köylerimizin sular altında bırakılması pahasına doğamızın tüketilmesine karşı çıkıyoruz” deniyor. Kampanya Change.org/SarimHES adresinde. 

Datça'nın Kargı Koyu'nda doğal alanın özelleştirilerek otel ve otoparka dönüşmesine karşı yerel halktan tepki geldi

Muğla’nın Datça ilçesi Kargı Koyu’ndaki korunması gereken 128 dönümlük doğal alan, Özelleştirme İdaresi’ne devredildi ve bu alana otel ve otopark yapılmasının önü açılmış oldu. Bu alanın, Datça’nın en özel ve doğal kalmış alanlarından olduğunu söyleyen Datça Demokrasi Platformu özelleştirmeye karşı başlattığı kampanyayı sürdürüyor. Change.org/DatcayiSavunuyoruz adresinde imzalar 25 bine ulaştı. Kampanya metninde, karar alınırken yerel yurttaş ve sivil toplum örgütlerinin ya da yerel yönetimin görüşünün alınmadığına değinen Datça Demokrasi Platformu, “Datça’nın doğasını bozacak, canlılarına, tabiatına geri dönüşü olmayan zararlar verecek projelere karşı Datçalılar ve Datça severler olarak bugüne kadar direndik ve bundan sonra da direneceğiz. Sadece insanların değil, canlı cansız tüm varlıkların müşterek alanları olan kıyılar ve diğer doğal varlıkların ticari meta haline getirilerek yağmalanmasını da, talan edilmesini de bugüne kadar kabul etmedik ve bundan sonra da etmeyeceğiz” diyor. Datça Demokrasi Platformu bileşenlerinden MUÇEP öncülüğünde, MUÇEP Derneği ve 50’ye yakın Muğla Çevre Platformu gönüllüsü tarafından Kargı imar planı değişikliği kararına karşı Cumhurbaşkanlığı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine idari dava da açıldı. Dava henüz sonuçlanmadı. Kampanya Change.org/DatcayiSavunuyoruz adresinde.