WWF'in “İklim Değişikliğinin Akdeniz’deki Etkileri” raporu yayınlandı

-
Aa
+
a
a
a

WWF “İklim Değişikliğinin Akdeniz’deki Etkileri” raporu yayımladı.

Fotoğraf: WWF
Gezegenin Geleceği: 21 Haziran 2021
 

Gezegenin Geleceği: 21 Haziran 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

WWF vahim sonuçlar içeren bir rapor yayınladı. “İklim Değişikliğinin Akdeniz’deki Etkileri” raporu. Önümüzdeki yıllarda da devam edecek sıcaklık artışıyla, 2100’e gelindiğinde deniz seviyesinin bir metreden fazla yükseleceği ve bölge nüfusunun üçte birinin bu durumdan etkileneceği tahmin ediliyor. Bugün artık neredeyse 1000 yabancı tür Akdeniz'in ısınan sularına göç ederek yerel türlerin yerini almış durumda. Giderek daha da şiddetlenen aşırı hava olayları, kırılgan deniz çayırlarını ve mercan topluluklarını tahrip ediyor, şehirler ve kıyı şeridi için tehdit oluşturuyor. İklim değişikliğinin Akdeniz'in en önemli deniz ekosistemlerinden bazıları üzerindeki geri döndürülemez etkilerini ortaya koyan rapor, bu durumun balıkçılık ve turizm gibi sektörleri ve deniz ürünleriyle ilgili tüketim alışkanlıklarımızı değiştiren sonuçlarını da gösteriyor. İklim Değişikliğinin Akdenizdeki Etkileri Raporu, iklim değişikliğinin deniz biyoçeşitliliği üzerindeki altı ana etkisinden hareketle önemli balık türleri ve habitatlarında ortaya çıkan ve yerel geçim kaynaklarını etkileyen değişimin boyutlarını gözler önüne seriyor. Söz konusu rapor ile WWF, aşırı avlanma, kirlilik, kıyılarda yapılaşma ve deniz taşımacılığı gibi Akdeniz’in ekolojik gücünü önemli ölçüde azaltan insan baskısı ile iklim değişikliğinin etkileri arasındaki tehlikeli ilişkiye dikkat çekiyor. WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Akdeniz artık eskisi gibi değil; giderek daha da tropikalleşiyor. İklim değişikliği kötü bir gelecek senaryosu ya da geleceğin meselesi değil; aksine, bilim insanlarının, balıkçıların, yetiştiricilerin, dalgıçların, kıyı topluluklarının ve bölgeyi ziyaret eden turistlerin yaşamakta olduğu bugünün gerçeği. Ekonomilerimizi, geçim kaynaklarımızı ve Akdeniz'in sağladığı faydaları olumsuz etkileyebilecek büyük bir riskle karşı karşıyayız. Mevcut eğilimi tersine çevirmek istiyorsak, insan baskısını azaltmalı, denizin ısınmaya karşı direncini artırmalıyız. Sağlıklı ekosistemler ve yaşayan biyoçeşitlilik, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en güçlü doğal savunma araçlarımız" dedi.

"Daha ne bekliyorsunuz"

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, yapılması planlanan Kanal İstanbul Projesi ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, “Ülkemiz akıl dışı bir dönemin içinden geçiyor. Bugün Marmara Denizi’ndeki kirliliği önlemek için daha ne bekliyorsunuz, devlet bütün imkanlarıyla bir an önce seferber olsun, bilim insanlarını dinlesin, yasalar çıkarsın diye buradayız. Ancak haftalar oldu. Bakanlık acil eylem planı yaptı, hala somut bir adım yok. Ama Sazlıdere’de 26 Haziran’da kanal temeli diye bir otoyol köprüsü temeli atmaya harıl harıl hazırlanıyor. Haftalardır Marmara Denizi’ndeki kirliliği yüzey temizliğiyle görünür olmaktan çıkarmaya çalışıyorlar. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kanal İstanbul projesinin Marmara Denizi'ndeki deniz salyasını bitireceğini söylüyor. Karaismailoğlu radyasyonlu çay içen bakandan sonra tarihe böyle anti bilimsel sözleriyle geçmek istiyor herhalde. Bir çok bilim insanı musilaj sorunundan önce de Kanal İstanbul’un Marmara’yı oksijensiz bırakacak bir proje olduğunu söylerken, denizin alarm verdiği bu anda hala kanal demelerinin tek açıklaması gözü dönmüş rant hırsından başka bir şey değil. Tüm Türkiye halklarına sesleniyoruz. Olmayan kanalın üzerinden geçeceği söylenen bu otoyol köprüsü de İstanbul’un su havzalarına, tarım alanlarına zarar vermekte, etrafında betonlaşmaya davet çıkarmakta. Yaşamı, doğayı, İstanbul’u seven herkesin bu projelere karşı olduğunu biliyoruz. Yan yana gelip birlikte daha güçlü hayır demeliyiz. 26 Haziran’da saat 13.00’da Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda buluşuyor, temel atma töreni yapılacağı söylenen alana yürüyoruz” dedi. 

Deniz taşımacılığı emisyonları azaltacak

Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), Deniz Çevresini Koruma Komitesi’nin (MEPC) 76. oturumu 10-17 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. Komite, deniz taşımacılığı kaynaklı karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen ve sürdürülebilir alternatif yakıtların kullanımını destekleyecek önlemleri ele almayı kabul etti. Marshall Adaları ve Solomon Adaları tarafından sunulan karbon fiyatı teklifi, Ekim ayındaki IMO Oturumlar arası Çalışma Grubu toplantılarında görüşülecek. Uzmanlar deniz taşımacılığı kaynaklı seragazı azaltımının önemli olduğunu vurguluyor: Denizcilik sektörü yılda 1 milyar ton CO2 emisyonuna neden oluyor. Uzmanlar, sektörün, Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefine uygun olması için gerekli seragazı azaltım önlemlerini uygulamada geciktiğini, bu nedenle önlem alınmadığı sürece bu emisyonların yükselmeye devam edeceğini belirtiyor.

Bu arada farklı alanlarda üreten, çalışan kadın toplulukları ve girişimlerinden isimlerin konuk olacağı Kadın Toplulukları ve İklim Krizi çalıştayında 2-3-4 Temmuz günlerinde iklim krizi, dayanışma, işbirlikleri ve topluluk olma çerçevesinde tartışmalar yapılacak. Türetim Ekonomisi Derneği ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından Hrant Dink Vakfı Hibe Programı kapsamında Avrupa Birliği tarafından desteklenen Kadın ve İklim Projesi; kadın emeğine dayalı toplulukların iklim ve biyolojik çeşitlilik kriziyle mücadele yollarını paylaşmak; bu grupları bir araya getirerek mücadeleyi ortaklaştırmak ve zorlukları dayanışmayla aşmanın önünü açmak; bu grupların ekonomik faaliyetlerinin desteklenmesini sağlamak; belgesel film ile mücadeleyi görünür kılmak; yayımlanacak akademik-bilimsel nitelikli makale ile çağdaş tartışmalara ve alanda yürütülecek çalışmalara kaynak oluşturmayı hedefliyor. Katılımın ücretsiz olduğu çalıştaya Kadim sosyal medya hesaplarından (veya buradan ) kayıt olabilirsiniz. Çevrimiçi gerçekleşecek çalıştaya ilişkin bağlantılar başvuru sonrası e-posta aracılığı ile iletilecek.