“Britanya, AB’den ayrıldığından bu yana uluslararası planda tuhaf bir oyun oynuyor”

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete’nin köşelerinden Nereye Doğru’da Cengiz Aktar, Kıbrıs konusunu ve Türkiye’nin Mısır’la olan ilişkilerini yorumladı. 

Cengiz Aktar, “Kıbrıs’ta cephenin açılmasıyla kapanması bir oldu. Cepheler sapır sapır dökülüyor, bakalım ne olacak?” sorusu ile konuşmasına başladı. 30 Mart’ta MGK’da olağan toplantıda alınan kararda, “Önümüzdeki süreçte gerçekleştirilecek görüşmelerde yarım asırdır netice vermeyen ve Türk varlığını yok sayan yaklaşımların yerine Ada’daki gerçekleri göz önünde bulunduran ve hakkaniyeti esas alan kapsamlı ve kalıcı çözümlerin bağımsız iki devlet temelinde gündeme alınması hususunun vazgeçilmez olduğu belirtilmişti” ve bunun üzerine Kıbrıs toplantısına gidildiğini söyledi. 

“Bütün dünya bu toplantıdan bir şey çıkmayacak diyordu ve nitekim öyle oldu” diyen Aktar, Cenevre’de, Kıbrıs Rum tarafının BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde süreci tamamlamaya dönük görüşlerine karşın Türk tarafının egemen eşitlik ve uluslararası statü talep ettiğini söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da bir nevi kayyum olduğunu söyleyen Aktar, Tatar’ın altı maddelik bir liste sunduğunu belirtti. Bir oldu bitti ile uluslararası bir statü talep ve “eşitlik düzeni” yaratılmaya çalışıldığını söyledi.

Cengiz Aktar, Kıbrıs’taki garantörlük meselesinin de ayrı bir sorun olduğunu açıkladı. Britanya’nın da Yunanistan’ın da garantörlük istemediğini ama bir tek Türkiye’nin istediğini söyledi, “Bu eskide kalmış bir durum çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi, neyin garantisi? Britanya, AB’den ayrıldığından bu yana uluslararası planda tuhaf bir oyun oynuyor, Kıbrıs’ta da bir şeyler deniyor. Sonuçta BM Genel Sekreteri Guterres için bir fiyasko oldu. Hiçbir ortak zeminin olmadığını, ucunun açık bırakıldı. Evli evine köylü köyüne döndü. Türkiye, dünyaya karşı gibi bir tablo çıktı ortaya. Moskova, Washington, Brüksel ve BM reddetti, reddetmeyen yok” diye devam etti. 

Türkiye’nin Mısırla da irtibat kurmaya başladığını, bir heyetle Dışişleri Bakan yardımcısı Sedat Önal’ı yolladığını anlattı Aktar. “Mısır gazetecilerinden gelen habere göre Mısır’ın Türkiye’den taleplerinin listesi hazır onu takdim edecekler. İnisiyatif tamamen Mısır’da. Mısır tarafı gelmiyor, Türk heyeti dördüncü defa gidiyor. Mısırlı gazeteci Nervana Mahmoud’a göre listenin Ankara tarafından uygulanması mümkün değil, özellikle Müslüman Kardeşlerle, Libya ile ilgili olmazsa olmaz şartlar var. Bu da bir nev-i Kıbrıs fiyaskosuna doğru gidiyor” açıklamasında bulundu.

Libya Cephesinde, paralı askerler ve düzenli askerler yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çekilmesi hakkında demeçler verildiğini söyleyen Aktar, “Ankara’nın üzerinde muazzam bir baskı var. BM Genel Kurulundan nisan ayında iki tane karar çıktı. Her seferinde taraflara acil çağrıda bulunuluyor. 23 Ekim 2020’deki ateşkes anlaşmasının tam uygulanması, tüm yabancı güçlerin paralı askerlerinin herhangi bir ön şart olmaksızın geri çekilmesi; ikinci kararda da silah ambargosundan bahsediliyor ve yine tüm üye devletler tarafından 1970 sayılı kararın yerine getirilmesi, tüm silahlı gruplara verilen desteğin çekilmesi, paralı personel ve üye devletlerin çatışmaya müdahale etmemesi isteniyor. Rakamlar açık. Libya’da en fazla Sudanlı ve Suriyeli paralı asker var. En azından Suriyelileri kimin getirdiği belli” vurgusunda bulundu.

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in yabancı askeri personeli ve paralı askerleri, Ekim Ateşkesi Anlaşması kapsamında hızla Libya’dan ayrılmaya çağırdığını söyleyen Cengiz Aktar sözlerini sürdürerek, “bu baskı sonucunda devamlı heyetler gidiyor, bu sefer Çavuşoğlu koşa koşa gitti ve yeni Dışişleri Bakanı Leyla el-Menguş’la görüştü. Libyalı Bakan basın toplantısında Türkiye’yi 2020 Berlin Konferansı sonuçlarının yanı sıra ilgili Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamaya yönelik adımları atmaya çağırdı. Buna mukabil Çavuşoğlu ‘bizim anlaşmamız var biz burada Rus askerinin Suriye’de bulunduğu gibi davetli olduğumuz için buradayız, biz bir yere gitmeyiz demeye getirdi” dedi.

Libya konusuna devam eden Aktar, “BM’nin ateşkes anlaşmasından sonra kaleme aldığı çözüm için uzun bir yol haritası var. 6. maddenin 10. şıkkında “Yürütme organının yani geçici hükümetin Libya Devletinin dış ilişkilerinin istikrarına zarar veren- verecek veya ona uzun vadeli yükümlülükler yükleyen yeni veya eski hiçbir anlaşma ve kararı dikkate almayacağı” belirtiliyor. Yani Türkiye’nin 2019’da imzaladığı Askeri İşbirliği anlaşması ve Deniz Sınırı Anlaşmasının da kadük olduğu anlamına geliyor” dedi. Türkiye’nin bu durumu anlamak istemediğini belirtti. 

Londra’daki Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi görüşlerine de değinen Aktar, Suriyeli cihatçıların Libya’dan ülkelerine geri gönderilmelerinin Türkiye tarafından tamamen askıya alındığını ve bunun askerler arasında büyük hoşnutsuzluk yarattığını söyledi. Bazılarının Libya’dan ayrılmak için Libyalı milis liderlerine rüşvet verdiklerini, Ankara’nın ise bir ay önce 380 yeni Suriyeli asker gönderdiğini belirtti. Aktar, “Libya’da halen 6.630’dan fazla paralı asker var. Mesele aslında, Ankara’nın elinde olan çok sayıdaki cihatçıyı ne yapacağını bilmemesinde” diyerek konuya dikkat çekti.

Cengiz Aktar, AB Savunma Bakanları’nın toplanacağını, paralı askerler meselesini, Libya sahil güvenlik ve IRINI Operasyonunu görüşeceklerini açıkladı ve Türkiye’nin AB IRINI Operasyonu ile NATO Filosu arasındaki işbirliğini engellediğini belirtti.

Irak konusunda da TSK’nın asker sayısının beş bine çıktığını, orada devamlı karakol kurulduğunu açıklayan Aktar; Savunma Bakanı, Genel Kurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve bir ordu komutanının daha özel bir helikopterle Irak’a karakol denetlemeye gittiklerini ekledi.

 

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Aygen Kalkavan'a teşekkür ederiz.)