Koronavirüs salgını: ABD'de ‘en karanlık kış’ korkusu

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Sağlık krizinin yarattığı sarsıntının büyük bir işsizlik ve suç patlamasına ve intihar patlamasına yol açacağına dair hiçbir şüphe yok, fakat ABD’nin tüm bu durumla nasıl baş edeceğine dair soru işaretleri giderek artıyor.

(Elif Key'in bu yazısı BBC Türkçe'nin internet sitesinden alınmıştır.)

"ABD, en karanlık kışını yaşayabilir!"

Bu ifade belki de en çok ünlü yazar Stephen King’e yakışırdı ancak bunu ABD Başkanı Donald Trump’ın görevden aldığı, eski Sağlık Bakanlığı yetkilisi Dr. Rick Bright Temsilciler Meclisi Enerji ve Ticaret Komisyonu'nda ifade verirken vurgulamak zorunda kaldı.

Bright, "Salgının ikinci dalgası, grip mevsiminin gelmesiyle, eşi benzeri görülmemiş sayıda hastalığa ve ölüme neden olacak. Bu salgınla daha etkin mücadele edilmediği takdirde, ABD modern tarihinin en karanlık kışını yaşayabilir!" dedi.

Ve hatta, ABD’nin salgın başından beri her açıklamasını saniye saniye takip ettiği Dr. Anthony Fauci de, Dr. Rick Bright’ın saatler süren ifadesinden tam bir gün önce, Amerikan Senatosu Sağlık, Eğitim, Çalışma ve Emeklilik Komisyonu üyelerinin sorularını yanıtlarken benzer uyarılarda bulunmuş, ekonomik faaliyetlerin hızlı başlatılması sürecinin acı verecek sonuçlar yaratacağını söylemişti.

Kaldı ki Dr. Fauci ölenlerin ve hastalananların sayısını da gerçekçi bulmadığını, bu rakamın çok daha yüksek olduğunu söylüyordu.

Ancak ne yazık ki bilim insanlarının, hükümetin sağlık danışmanlarının verdiği her tavsiye ve uyarı, salgın yönetimini şeffaf yürütmesi gereken hükümet ve kurumları tarafından duymazlıktan geliniyor ve bu insanlar boş bir arazide sadece kendi seslerinin yankısını duyarak bağırmaya devam ediyor.

Sadece salgın değil, politik kriz

ABD’nin Cumhuriyetçi ve Demokrat eyaletlerin ölü rakamlarının karşılaştırdığı bir ortamda aynı şekilde eyaletlerin koronavirüs salgınıyla mücadelede tek başlarına bırakılması, her eyaletin sağlık yetkililerinin gerekli donanımı sağlamak için birbirleriyle ve ayrıca Washington’daki yönetimle ve anlayışla mücadele vermesi, sadece bir salgınla değil, politik bir krizle de karşı karşıya kalındığının fotoğrafı.

Bu tablonun karanlık tarafında, ABD’de salgından etkilenen insanların sayısının 1,5 milyonu, salgın yüzünden ölen insanların sayısının 87 bin kişiyi geçmesine, işsizlerin sayısının da Mayıs ayının yarısında 36 milyona dayanması dururken, Senato’nun onayladığı ekonomik yardım paketleri, yarayı iyileştirmekten ziyade kanamayı kısa süreliğine durduruyor. Lakin palyatif çözümlerin sonuç getirmeyeceğini herkes biliyor.

Sağlık krizinin yarattığı sarsıntının büyük bir işsizlik ve suç patlamasına ve intihar patlamasına yol açacağına dair hiçbir şüphe yok, fakat ABD’nin tüm bu durumla nasıl baş edeceğine dair soru işaretleri giderek artıyor.

Amerika savaşı kazanacak mı?

Cevabının ve sonuçlarının ne olacağı kestirilemeyen en önemli soru: Amerika bu savaşı kazanacak mı?

Salgının başından beri söylenegelen "Bu salgın herkesi eşitledi" savının içi nasıl bomboşsa, bu krizden ABD’nin yine herhangi bir krizden çıktığı gibi bu sefer de güçlenerek çıkacağı savı henüz uzak bir hayal.

Çünkü işsizlik rakamları da Büyük Buhran dönemini geçmiş durumda ve ABD’nin röntgeninde tüm organları arızalı.

Ekonomik yapının, sağlık sisteminin, halk güvenliğinin sorgulandığı bir dönemde her şeyin ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğu gerçeği, mucizevi yöntemlerle ayağa kalkacak, kısa dönemde toparlanacak gibi durmuyor.

Öncelikle tüm ülkenin eski normaline dönmesinin ana şartlarından biri: Tüm vatandaşlara COVID-19 testinin yapılmış ve hatta aşının bulunmuş olması.

'Aşı bulunmadan normale dönmek imkansız'

"Aşı bulunmadan hayatın normale dönmesi imkansız ve hatta 2021’i bile etkileyecek" diyenlerin başında, yıllarca eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanlarından onkolog Ezekiel Emanuel var.

Ezekiel Emanuel, katıldığı sanal konferanslarda Washington’ın kısa soluklu çözümler yarattığını, onaylanan ekonomik yardım paketlerinin sadece ufak bir yara bandı olduğunu, kalıcı iktisadi çözümler getirilmesi gerektiğini anlatıyor.

Emanuel’e göre hükümet bunun bir maraton olduğunun farkında değil ve durumu 15 veya 30 günlük planlarla kontrol altında tutmaya çalışıyor. Ancak bu sağlıklı, güvenli bir yöntem değil.

Öncelikli olarak normal hayatın, ihtiyaç zincirinin devam etmesi için hayatlarını riske atan insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiği görüşünde Emanuel.

Markette, manavda çalışan insanların, sağlıklarını riske ederek saat başına 15 dolar kazandıkları bir düzende, evinden çalışma konforu olan insanların da bu adaletsizliği sorgulamaları gerektiğini söyleyen Emanuel, ortaya çıkan işsizlik tablosunun Büyük Buhran dönemini geçtiğini, sürecin hatalarla yönetildiğini ve ülkenin en az 18 aya ihtiyacı olduğunu anlatıyor.

'Trump hedefe konulabilir'

Ayrıca, siyasi analistlerin çoğu hükümet kurumlarına ve ülke liderlerine duyulması gereken güveni şu anda yerel liderlerin sağladığını ifade ederken, bir başka uyarıda daha bulunuyorlar:

"Salgının ikinci dalgasında bu güven balonu patlayacak ve özellikle ABD’de son iki aydır her gün gündemde olan isimlerden herhangi birinin hedef tahtasına konulması an meselesi. Salgın yeniden başlangıçtaki kuvvetine ve şiddetine kavuştuğu anda hedefteki kişi her an Başkan Trump, New York Valisi Andrew Cuomo ve hatta Dr. Anthony Fauci bile olabilir."

Her eyaletin kendi kafasına göre, kendi kurallarıyla yönettiği salgın arapsaçına döndüğü için ABD sadece sağlık kriziyle uğraşmıyor.

Sınıflar arası ayrımcılık ve hatta koronavirüs kapanlara yapılan virüs ırkçılığı gibi yeni yeni dert cephelerinde de mücadele etmeye çalışıyor.

En basitinden sosyal mesafeye uymayan bir beyaz vatandaşla bir siyah vatandaşın hikayesinin sonu aynı bitmiyor.

Bir tanesi nazikçe uyarılırken ve hatta belki de uyarılmazken, diğeri kendini hücrede buluyor.

COVID-19 teşhisi konulmuş insanlara yapılan ayrımcılık, neredeyse bütün eyaletlerin ve o eyaletlerde yaşayan insanların kilit altında tutulması, suç oranını da yükseltmiş durumda.

Aç ve işsiz insanların yaratacağı tehlike

Aile içi şiddet ve hırsızlık olayları artarken, New York ve New Jersey eyaletlerindeki polis teşkilatları asıl suç patlamasının iki ay sonra gerçekleşeceğini, önlem alınmazsa aç ve işsiz kalan insanların eyaletler için büyük tehlike oluşturduğunu anlatıyorlar.

ABD, siyasi görüşleri birbirinden farklı insanların giderek birbirinden uzaklaştığı, aradaki uçurumun giderek derinleştiği, varlıklı kesimle çalışan kesimin karşı karşıya kaldığı bu dönemden, "Bu salgın yaza biter" diyerek bilimi bir kenara iterek, "Kasım 2020’de girilecek seçimler bu vaatlerle kazanılamaz" diyen analistleri "münafık" ilan etmeyerek belki bu virajı alacak ama kamyonun devrilmeyeceği veya burnu bile kanamadan bu krizi atlatacağı çok şüpheli.