Medeniyetimden İnsan Manzaraları – III
Medeniyetlerarası mini turumuzun 3. ve son bölümünü, yeryüzünün en eski medeniyetlerinden birçoğuna beşiklik etmiş olan Ortadoğu’ya hasredelim dedik.
Büyük Ortadoğu ve İstanbul:
Türkiye’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı dünya tarih ve coğrafyacılarını şaşkına çevirebilecek bir açıklama yaptı: Ülkede kuraklık kıranının mevcut olmadığını, ama 1 hafta içinde kuraklık dönemine girilebileceğini söyledi. Tarihte hem epey uzun dönemler içinde ele alınabilen bir kavramın çağımıza uygun düşen posmodern hızda yorumlanmasının parlak bir örneği idi bu. Ama, aslına bakarsanız, dünyanın 6 gün içinde yaratıldığını bildiren kitab-ı mukaddesin indirildildiği bu topraklarda elbette sulaktan kurağa 7 günde geçilebileceğini de kabul etmemiz normal olurdu. Bakan ayrıca, barajların hem bitirilememesinden, hem de bitirilse bile iyi sulamanın başarılamamasından dolayı özeleştiri yapıyor, “herşeyin başı eğitim” özlü sözünü çağrıştırarak çiftçiyi eğitmekten bahsediyor, ve “vahşi sulamaya son!” diyordu. (Vatan, 14 Ocak 2018).
“Komşu” bakanlığın, Orman ve Su işleri’nin başı ise “son 44 yılın en kurak yılının bu sene yaşandığını” kabul ediyor ve fakat kurtuluş çaresini duada buluyordu: “İnşallah, iyi bir yağış olursa bu mevsimi kurtaracağız”. (Milliyet, 15 Ocak 2018)
Yeryüzünün en eski medeniyetlerinden Sümerlerin sulamayı icat ettiği bu topraklarda, sonuç olarak modern çağda bu icadın da iflas etmiş olduğu ortada: Büyük Orta Doğu bölgesinde ve hatta kutsal topraklarda genel olarak kuraklık başlamış ve yükselen gıda fiyatlarını protesto ile başlayan huzursuzluk bölgede savaşlara, iç savaşlara, hatta bir tür din savaşlarına yol açmış durumda.
Öte yandan Gıda, Tarım, Hayvancılık, Ormancılık, Su işlerine komşu olan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı da çok milyar dolarlık maliyeti ve büyük kâr ve rant, büyüme ve kalkınma getireceği beklentileriyle ülkenin en çılgın projesi olarak tanımlanan Kanal İstanbul için kazmanın vurulacağını müjdelemekteydi. (Gazeteler)
Dünyanın en kadim şehirlerinden biri, hatta ikincisi sayılan İstanbul’u yepyeni yaratılmış bir yapay adanın ortasına oturtacak projenin çok ağır ekolojik sorunlara, hatta bir faciaya yol açacağı da birçok uzman tarafından belirtilmekteydi. Marmara denizinin ölü denize dönüşeceği, Karadeniz’in Marmara’ya Boşalacağı, Boğazı ve bütün kıyılarını leş kokularının kaplayacağı, havzaların yok olacağı vb. hatta kuraklığın yaygınlığının da artacağı belirtiliyordu. (“Kanal İstanbul Projesi’nin Ekolojik Sonuçları”, Açık Radyo, 11 Ocak 2018)
Yani ömrü en fazla 100 yıl olarak biçilen bu çılgın projenin, sonunda “Kanalizasyon İstanbul”a dönmesi pekâlâ mümkündü.
Medeniyet turumuzun üçüncü –ve şimdilik son- bölümümüzü, eski bir lanet levhasını yetkililere ithaf ederek bitirelim. Bu bölgede Türkiye-Suriye sınırının yanıbaşında kurulmuş insanlık medeniyetinin ilk İmparatorluğu olan Akkad’ların 4200 yıl önce neredeyse göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir süre içinde kuraklıktan mahvolup gitmesini anlatan çivi yazısı tablette şöyle bir yakarış var:
“Kentler kuruldu kurulalı ilk kez,
Koca arazilerden tahıl alınamadı,
Sulak arazilerden balık çıkmadı,
Sulak bahçelerden ne şurup çıktı, ne şarap,
Toplaşan bulutlardan damla yağmadı,
Masgurum büyüyüp yeşeremedi,
Bir paraya çeyrek şişenin yarısı kadar yağ alabildin ancak
Bir paraya çeyrek şişenin yarısı kadar tahıl alabildin ancak...
Her kentin her pazarında hep bu fiyatlar vardı!
Derken, damda yatan damda kaldı,
Evinde yatanın cenazesi evde kaldı,
Açlıktan insanlar göğsünü bağrını parçaladı...”
(“Prof Harvey Weiss ile İklim ve Uygarlık Üzerine Bir Söyleşi”, Açık Radyo, 22 Mayıs 2014)
Şu Akadlar’ın koskoca imparatorluğu kurup, küçücük bir baraj olsun yapmayı akıl edememesi, olacak şey mi Allah aşkına?!
Vakanüvis ÖM
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Rina Ketty | Montevideo | ||
Françoise Hardy | Tant de Belles Choses |