Sevgili Ömer bey, Sevgili Mahir ve Volkan Kardeşlerim..
Yahu ne kadar özlemişim sizleri!!!!!
25 Nisan'da Toronto'ya geldiğimden bu yana, kendi hay-huy'umda debelenmekten Türkiye'yi düşünmeye pek vakit bulamadım doğrusu.
Birkaç kez Türkiye'den göçen dostların evinde televizyon izlemeye çalıştım, ancak birinde Bursaspor( ama ne spor ama..) - Beşiktaş maçında olanları, bir sonrakinde Survivor yarışmasını!!( ben ne yapabilirim ki? adı böyle!), ve nihayet seçim konuşmalarında parti başkanlarını (onlara artık "lider" dememeye karar verdim) görünce, bunları kaldıramayacağımı anladım ve bir daha da gazete web sayfalarına haftada bir kez, o da sadece 3-5 dakika göz atmak dışında, geriye bakmaya fırsatım olmadı.
Bugün ilk kez Açık Gazete'nin tekrarını dinlemeye fırsat bulabildim. Yani siz'ler bir ihtimal yataklarınızdayken ben Açık Radyo'yu "tık"layıp, "Merhaba Kâinat", "Merhaba Herkes" dediğinizi duyabildim.
Ve ben de sizlere "merhaba" dedim, bilmem duyabildiniz mi? Beki duyamamış olabilirsiniz diye de, bu mesajı yazmak istedim.
Şimdi başa dönüyorum... Yahu ne kadar özlemişim sizleri!!!!!
İstanbul'dayken, "Açık Gazetenin tekrarını gece 01'den itibaren dinleyebilirsiniz" anonsunu, hep, zaman geçirmek ve yayın süresini doldurmak amaçlı zannederdim. Galiba " gizli" bir amacınız varmış!.
Amaç, Okyanus'un bu yakasındakileri de ülkede olup bitenlerden bir nebze haberdar kılıp, yüzlerine bir gülücük kondurmakmış galiba! Ben öyle sezinledim şimdi...
İşin içinde Ömer Bey olunca her şeyden şüphelenmek gerekir tabi ki.
Ömer bey'in ( ikide bir bey demek ne zor bir bilseniz!?) sesi her zamanki gibi boğuk ve taze geliyordu. Nesini beğenirler bu sesin hiç anlamazdım, ama pek de kötü değilmiş canım. Sadece arayı biraz açıp, özlemek gerekiyormuş. Bu gün ben bile beğendim sesinizi Ömer Beyciğim.
Mahir üşüttün mü, nedir dostum? Biraz gripal bir tını sezinledim. Aman dikkat!
CAN'lar sizi yeniden duymak, dinlemek gerçekten çok hoştu. Sağolun... İyi ki varsınız. İyi ki Açık Radyo var.
Şimdi, kısa bir Kanada yorumu da yapayım mı?
Tahmin ettiğimden, daha doğrusu bildiğimden daha "iyi...." buldum buraları.
Bundan önce kısa süreli 3 kez ziyaret etmiştim, ancak bu kez daha farklı bir gözle bakma olanağım oldu. Ve gördüm ki, burası yaşamak için "iyi" bir ülke.
İyi'nin yorumu ve anlatılması çok uzun sürebilir.
O nedenle bu kısmı başka bir güne bırakmak isterim.
Zaten iyi - kötü gibi kavramlar çok göreceli değil midir? Bana göre iyi olan, bir başkası için kötü ve sıkıcı olabilir doğal olarak. Örneklemek gerekirse, burada da bir genel seçim oldu, bir tek kaset çıkaramadılar!
Hiç bir parti başkanı, diğerine sövmedi! Azınlıktaki parti, büyük bir farkla çoğunluğu oluşturdu, kimse umursamadı! Seçimde oy kaybına uğrayan partiye daha fazla yoğunlaşıp, nedenlerini daha fazla tartıştılar.
Daha fazla derken, galiba 2 gün süreyle bu konuda yorum yapan TV kanalları oldu... Ne seçimden önce, ne de seçimden sonra ekranlardan öfke ve nefret tınıları yayılmadı... Kısaca, hiç renkli bir yaşam yok.
Sel baskını yaşanan bölgede, hiç kimse "nerede bu devlet?" diye bağırmadı. Çok donuklar, çok monotonlar çoook.
Meral Hnm'a bir not: Kaz Dağlarına veya Bodrum'a kaçmak mı daha doğru bir seçim olur, buralara kaçmak mı? hani kısacık konuşmuştuk ve yanıt bulamamıştık ya; ben yanıttan hâla emin değilim ama ibre sanki...???
Nasıl anlatsam ki!? Belki daha sonraki günlerde, bu konuda daha ayakları yere basan yorumlar yapmam mümkün olabilir.
Önümüzdeki haftalarda kısa süreliğine de olsa İstanbul'a geldiğimde size uğramak isterim. Bu arada "Ev'lenebildiniz" mi? Merak ediyorum doğrusu. Yeni ev'e geçecekseniz haber verin, elim boş gelmeyeyim.
Son not: Bob Dylan hakkında, yani etnik kimliği vs. hakkında öğrendiklerim çok hoştu gerçekten.
Yaklaşık 5 saat önce başladığım bu mesajı, Size göre 07.30 da ancak bitirebildim. Uyuyakalmışım bekar odamda! Deutsche Welle yayında şu anda. Ömer bey, Volkan ve Mahir yeni güne, yeniden "Merhaba" demeye hazırsınız mutlaka, ancak bağışlayın 2 saat daha uyanık kalmam çok zor. Neyse, artık yarın dinlerim Kâinatın Açık Hikayesini, Yeni bir günü... Ne de olsa "söz uçar" buralara kadar gelir....
Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.