Sayın C. E.,
Mesajınız için çok teşekkür ederiz. Açık Gazete programının (ve tabiî radyomuzun da) neredeyse ilk yıllarına kadar geriye giden bir "takipçi" dinleyicimizin görüşleri bizim için büyük önem taşır- övgüleri de eleştirileri de. Enforme olmuş aktif vatandaşlardan meydana bir toplum için uğraşmakta olduğumuz ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmenin tek yolunun da bu olduğunu düşündüğümüz elbette gözünüzden (veya kulağınızdan demeliydik) kaçmamış. Bunu gayet açık olarak gördüğünüz, mesajınızdaki çeşitli örneklerden ve özellikle de "insanımızın düşünmeye ihtiyacı var ve ben sizin bu yöndeki çabalarınızı ve sizi takdir ediyorum..." şeklindeki cümleciğinizden net olarak ortaya çıkıyor. Eğitim ve tarih kurumlarımızdan ve medyamızdan sürekli pompalanan milliyetçilik endoktrinasyonu, reklam bombardımanı altında azgınlaşan tüketim hezeyanları ile atomize hale getirilen, yalıtılan, korkutulan ve yalnızlaştırılan bireyin durumu, küresel iklim yıkımı, savaş ve barış meseleleri, militarizmin, servetin ve her türlü gücün hegemonyasına karşı çıkış, Beatles ve diğer müziklerimiz, program(lar)ın genel formatı... sizin de tespit ettiğiniz, üstelik büyük bir incelik ve nezaketle ifade ettiğimiz gibi, yıllardır yürütmeye çalıştığımız bir yayın çizgisinin ana hatlarını oluşturuyorlar.
Sizin dediğiniz gibi biz de "Türkiye'de askerin siyasal yönetimde demokrasi dışı bir gücünün olduğunu biliyor ve bunu yanlış buluyoruz".
Ergenekon örgütü davasına ve iddianamelere gelince, bu konuda da tıpkı sizin yazdığınız gibi düşünüyoruz: Yani, parlemanter demokratik rejimi yıkıp, onun yerine otoriter, militer, faşizan bir rejim getirme yolundaki her türlü darbe girişimlerinin önüne geçilmesinin, bu girişimlerin sivil yargı organında yargılanmasının, suçluların -varsa- aynı sivil yargı organınca cezalandırılmasının da demokratik rejime büyük fayda sağlayacağına, Türkiye'de yaşayan insanların yaşama düzeyini, mutluluğunu artıracağını düşünüyoruz. Bunun sizinle niçin bir acı ayrılık sebebi oluşturduğunu anlayamadık yalnızca. Türkiye'deki bütün televizyon kanallarında ve istisnasız tüm gazetelerde 2. Ergenekon iddianamesi ele alınmakta ve istisnasız tümünde de olayın ciddiyeti vurgulanmaktaydı. (Bizim görebildiğimiz 14 kadar gazete içinde sadece Cumhuriyet bunun "tartışmalı" olduğunu söylüyordu manşetinden; ama kendi yazar ve yöneticilerinden ikisinin şüpheli ve sanık olarak bulunduğu bu gazete dahi, davanın tümüyle dedikoduya dayalı bir "komplo" olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiyordu sizin gibi. Akıl ve mantığımızın 12 küsur yıl sonra birdenbire bu noktada teklediğini düşünüyorsunuz, ama insanın kendi mantığını ve muhakemesini de arada bir sorgulaması ziyan getirmeyebilir, inanın. Topraktan fışkıran, denizden balıkçıların ağlarına takılarak çıkan sayısız bomba, makineli tüfek ve anti-tank, suikast vb. silahlarını bir yana bırakalım, kuyulardan fışkırmaya başlayan kemik ve kafatası parçalarını, kanlı gömlek parçalarını, domuz bağı iplerini vb. ne yapacağız peki? Ya, sayıları 5 bin ile 17 bin arasında tahmin edilen faili meçhul cinayet kurbanlarının haber bekleyen ailelerini?...
(Sandığınızın aksine çok sayıda darbe görmüş ve yaşamış, bunların verdiği acıların bir bölümünü de kendi bedenlerinde, yakın arkadaşlarının, akrabalarının bedeninde de duymuş, darbelere karşı durmanın bedelini tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük kayıplarla ödemiş olanlar da var Açık Radyo elemanları arasında... Darbe deyip geçmek, sandığınız kadar kolay olmayabilir.)
Bu arada, bizi McCarthy'cilik gibi iğrenç bir politik akımla ilişkilendirmiş, muhbirlikle bağdaştırabilmiş olmanızı, "iç ve dış güçlerin etkisi" ile "hür irademiz dışında bazı odakların yönlendirmesi" gibi -doğrusu pek bir anlamı olduğunu düşünmediğimiz- cümleleri hakkımızda peş peşe sıralamanızı gerçekten üzüntüyle karşıladığımızı belirtmemize izin verin. Bunları, içinde bulunduğunuzu ifade ettiğiniz ruh haline ("paranoya") bağlamak istemiyoruz, ayrıca bir özür filan da beklemiyoruz ama en azından nezaket-dışı bulduğumuzu söylemeliyiz.
Sonuç olarak, cevabımızın sizin düşüncelerinizde en ufak bir değişiklik yapmayacağını açıkça yazmış olmanıza rağmen, gene de cevap yazmak istedik. Zira, çağın en önemli düşünürlerinden birinin diliyle söylersek, sizi ikna etmek gibi bir görevimiz olduğuna inanmıyoruz ama sizin kendinizi ikna etmenize yardımcı olabilirsek, ne mutlu bize!
Eh, olmazsa, ne yapalım, dinlemezsiniz radyomuzu. Etrafınızda "ya müzik açsana ne bu böyle sabah sabah" diyen kimse kalmamış olur, siz de rahat edersiniz, fena mı?
Saygılarımızla,
Ömer Madra
Açık Gazete program yapımcılarından
Sayın Madra, Sayın Haligua merhaba,Ben Açıkgaste'nin yanlış hatırlamıyorsam 97'den beri takipçisiyim, üniversiteye gittiğim yıllarda her sabah programınızı dinlerdim, bütün arkadaşlarım "ya müzik açsana ne bu böyle sabah sabah" demesine rağmen inatla kanalı değiştirmezdim. Sonrasında da sabah işim varsa, okula yada işe getiriyorsam hep 8 de arabada olmaya çalıştım programınızı dinleyebilmek için, hatta 8den erken olan işlerime özellikle geç kaldığım bile oluyordu. Sonra bir dönem sabah 8de işe başladığım için dinleyememeye başladım, yine de sabah yapılacak en iyi şey programınızı dinlemekti benim için.O hicivleriniz, olaylarla ince ince alay ederek eleştirmeniz çok hoşuma gidiyordu, daha çok hoşuma gidense benimde dikkat ettiğim ama kimsenin üzerinde durmadığı ama bencede aslında çok önemli olan detaylara gösterdiğiniz ilgiydi (eski örnekler gelmiyor aklıma ama mesela geçenlerde Almanyada olan olayda Türk öğrenci yaralandı, yada türk öğrencilerin birşeyi yok tarzı detaylar, bende aynı şekilde düşünüyorum olayın esasından bağımsız artık milliyetçilikmi diyeyim ne diyeyim ama saçma sapan bir yaklaşım ve siz buna dikkat edip eleştirdiniz, bende aynı fikirdeyim.. yada mesela su forumuyla ilgili çıkan haberlerin su forumunda konuşulan konular yada sonuçlarıyla ilgili değilde şu kadar liralık ses sistemi kullanıldı fln gibi abuk sabuk detaylarla ilgili olmasını eleştirmeniz gibi..Yada kimsenin önem vermediği ama aslında en önemli gündem konusu olması gereken, belki tüm yaşamın sonu olabilecek karbon salınımının yol açtığı iklim değişikliği meselesi gibi konulara eğilmeniz ve bu konuda insanları örgütlemeniz yine insanlık adına örnek bir davranış. Küresel ısınma vardır yoktur ama zaten yapılması gerekenler (alternatif enerji, gereksiz tüketimden kaçınmak, doğayı kirletmemek) zaten insan ve bu dünyanın mensubu olarak her sartta dikkat etmemiz gereken şeyler, ve bunları dile getiriyor olmanız sadece ülkemiz için değil insanlık içinde örnek bir davranış.Bunun dışında 6 aylık Beatles programınızda inanılmaz bir dökümantasyondu, BBCye yakışır bir araştırmaydı ve beatles'ı çocukluğundan beri hala dinleyen, yaşam hikayeleri kitaplarını okumuş benim için paha biçilmez bir hediyeydi.Ayrıca programınızın şekli, çaldığınız müzikler, program esnasında genel kültüre yönelik verdiğiniz bilgiler, yine programınızın kalitesini hep üst seviyeye çeklen ve ülkemizde rakipsiz olmasını sağlayan diğer özelliklerBu muhalif, protest ve idealist yaklaşımınız çok hoşuma gidiyor, kendimi yanlız hissetmiyorum, sadece ben bu detaylara takılmıyormuşum diyorum, onun dışında Türk insanı kesinlikle daha düşünceli olmak zorunda, yani artık olan olayları, politik söylemler, sonuçları öncesi ve sonrasıyla, detaylarıyla düşünmek zorunda, ne yazıkki medya, eğitim ve sosyal hayat insanları ipe sapa gelmez, abuk subuk, aslında yaşam ve gerçeklikle alakası olmayan, zihinsel gelişimi destekleme gibi bir amacı olmayan eylemlerin içine itiyor, moda, futbol, burçlar, fal, saçma sapan diziler, abuk sabuk sabah programları vs..Sonuç olarak insanımızın düşünmeye ihtiyacı var ve ben sizin bu yöndeki çabalarınızı ve sizi takdir ediyorum, daha doğrusu ediyordum.Neredeyse 12 yıldır süren beraberliğimiz artık sonuna geldi gibi gözüküyor, çünkü sizi yıllardır takip etmeme sebep olan akıl ve mantığınız anlayamadığım bir sebepten dolayı tekliyor diye düşünüyorum, yada objektifliğinizi iç yada dış bir sebepten dolayı kaybettiğinizi düşünüyorum.Böyle düşünmeme sebep olan ise kısaca Ergenekon olayına yaklaşımınız.Burada da anladığımı ve düşüncemi anlatmaya çalışacağım.Anladığım kadarıyla siz Ergenekon'u Türkiye'nin demokratikleşmesinde önemli bir adım olarak görüyorsunuz ve yapılanları takdir ediyorsunuz. Ayrılığımızda burada başlıyor.Öncelikle ben nasıl bir insanım onu belirteyimki benim hakkımda yanlış bir düşünceye kapılmayın(yanlış derklen iyi yada kötü manasınsa değil, doğru yada yanlış manasında diyorum, yani beni doğru değerlrendirin iyi yada kötü değerlendirebilirsiniz o sizin kararınız ama doğru anlayın ona göre değerlendirin manasında)Ben de demokratikleşmeden yanayım ama demokratikleşmenin sadece sandıkta oy vererek değil ancak eşit eğitim ve ekonomik şartlarıyla olabileceğine inanıyorum, hak verirsinizki politika bir düşünce işidir, ve insanların düşünebilmesi için ilk önce yiyecek, barınma, ısınma, sosyal hayata iştirak gibi haklara sahip olması gerekirki rahat rahat politika düşünmeye fırsatı olsun, aynı zamanda gerekli mantık ve felsefe birikimine sahip olmalıki doğru ve sistematik düşünebilsin (4 işlem bilmeden basit bir denklemi bile günlerce düşünsek bile çözemeyiz değilmi?)Bende özgürlüklerden yanayım, benim dinle minle alakam yok, alakası olanda beni alakadar etmiyor(ama ramazan davulu ve ezan dinlemekte hoşuma gitmiyor ve bunada hakkım var), içki içmeyen beni ilgilendirmiyor, ben içki içerim, başını bağlayan beni alakadar etmiyor, isteyen istediğini düşünsün yeterki baskasına zorbaca müdahele etmesin..Okuduğum yakın tarih kitaplarından ve yaşamım boyunca takip ettiğim politik olaylardan Türkiyede askerin siyasal yönetimde demokrasi dışı bir gücünün olduğunu biliyor ve bunu yanlış buluyorum.Ülkemiz bu kadar fakirken askeriyeye silah alımı için her yıl milyarlarca dolar para akıtılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum.Hiçbir siyasi partiye üye değilim, hiçbirini desteklemeyirum sadece oy zamanı kötünün iyisine oy veriyorum..Kendimle ilgili bu genel bilgileri verdikten sonra sıra geldi ayrılık sebemimizi açıklamaya..Ergenekon olayına genel olarak baktığımda sizin gördüğünüzden çok fazlasını görüyorum. Büyük bir hukuk dışılık söz konusu, insanlar aylarca hapiste tutulup dogruduzgun suclanamıyor bile (1900 sayfalık iddianemeyi okuyun demeyin bana, öyle söylerseniz demogoji yapmış olursunuz kaldıki toplamda 4400 sayfalık iddianeme görülmüş şey değil, üstelik bu iddianemede yazanların çoğu dedikoduvari şeyler, mutlaka önemöli detaylarda var ama dedikoduların basitliğinde boğuluyorlar ne yazıkki, olayın ciddiyetine gölge düşüyor ne yazıkki) (üstelik hatırlarsanız ingilteredeki gözaltı süresinin artırılmasını eleştiren birisi olarak eğer değişmediyseniz bu duruma en başta sizin karşuı çıkması gerekir) bunun dışında devamlı olarak birtakım medyaya bu kişiler hakkında haberler sızdırılarak kanun dışında kamu gözünde itibar kaybetmeleri için çaba harcanıyor, bu durum dünyanın en adi suçlusu için bile hak hukuk dışı bir durum, bunun dışında birbirleriyle çelişen, birbirlerine karşı olan kurumlar ve kişiler aynı suçlama kapsamında aynı suçtan yargılanıyor, böyle birşeyi benim mantığım almıyor. Askeri darbelerde işkence görmüş, yıllarca hapiste yatmış kişiler, susurluğun aydınlanması için çaba sarfetmiş kamuyu dürtmüş olan kişiler yıllardır elini kolunu sallaya sallaya dolaşan susurluk sanıklarıyla aynı örgüte üye olmaktan suçlanıyor, cumhuriye gazetesi yazarları, cumhuriyeti bombalayan ve ugurmumcuyu öldüren kişilerle aynı örgüte üye olmaktan suçlanıyor... Kendimi en acı şekilde eleştirdiğimde, aptal ve mantıksız olduğumu düşündüğümde dahi bu durumu benim dimağım almıyor.Ama bu durum diğer bir bakış açısından aslında oldukça anlaşılır oluyor. Nedir o bakış? gerçekten suçululuğu ayyuka çıkmış olan kişilerle kendine karşı muhalefet yapan kişileri aynı kefeye koyarak hem suçlulardan arınmayı özleyen sizler gibi insanların gücünüde arkaya alarak muhalifleride bitirmek ve diğerlerinede gözdağı vermek.. Aslında bu ilk değil, Mc Carthy dönemide böyle birşey, yada dikta yönetimlerde olan şeyler, acı olan ise bizim ülkemizdede olması, daha da acı olan ise sizin gibi akıllı mantıklı özgürlük ve evrensel hak hukuk kavramlarını bilen yani bu tip olaylarla başetmek için donanımlı olan sizlerin bu olayın borazancılığını yapması.. çok acı, çok yazık...Hele bugün Avi'nin Kılıçdaroğluna oy vermeyin tarzı yaptığı konuşması sizi bundan sonra bir daha dinlemememe sebep olan ana etken oldu. Böyle antidemokratik bir konuyla ilgili Kılıçdaroğlunun yalın söylemini aleyhinde kullanmaya çalışarak oy vermeyin demesi yada ima etmesi size hiç yakışmadı, (itibar kazanmak zor kaybetmek ise kolaydır) tamam Kılıçdaroğluna Ergenekonla ilgili düşüncesinden dolayı oy vermeyelim, onun yerine ergenekonun partisinden yıllardır belediyeyi sömüren, kayda değer bir başarısı olmayan, şaibeleri ayyuka çıkmış topbaşamı verelim?? Düşüncenize saygı duyuyorum ama bu düşüncelerinizde samimiyseniz size yakıştımadığını düşünüyorum..Sonuç olarak siz Mc Carthy döneminde olsaydınız eminim o zamanda Mc Carthyi desteklerdiniz, o zamanda onu desteklerkende yine bunu özgürlük ve demokrasi adına yaptığınızı açıklayacak gerekçeler eminim bulurdunuz... Tabi olsaydı etseydi ile kurulan cümlelerin sonu yoktur, farklı zaman mekan ve kişiler ama bu yaklaşım benim tahminimce o dönemde bunu yapardı..Kusura bakmayın biraz uzun yazdım, uzun süredir böyle bir mesajı kaleme almayı düşünüyordum, yada hiç yazmayayım nasılsa birşey farketymez dedim ama en azından o kadar yıllık dinleyici-programcı ilişkimiz var en azından ona ithafen bunu bilmek hakkınızdır diye düşünerek bunu yazdım.Bu mesajımın sizinle ilgili birşey değiştireceğini yada bir cevap yazarsanız eğer bu cevapta yazdıklatınızın benim düşüncelerimi değiştereceğine pek ihtimal vermiyorum...Zaten korktuğum gibiyse bu mail belkide Ergenekon savcılarına ulaştırılır, bilemiyorum (paranoyaklar uzun yaşarmış)Size son bir tavsiyem ise elit aydın çevrenizin biraz dışına çıkıp teorik değerlendirmeler yerine halkın nabzını tutmanızdır, gelişmelerin halktaki yansımalarını halktan birebir görmenizdir, tabii bu kolay değil, ben bir atölyede çalışıyorum ve hergün halktan olan, ayda 900 ytl ile çocugunu okutup kira veren ailesine bakan işçilerle arkadaşım ve onlarla muhabbet ediyorum, varoşlarda dönen dolapları 1. ağızdan dinliyorum bu şansa siz sahip değilsiniz ama birgün varoşlara gidin insanlarla sohbet edin, etrafı dolaşın insanları analiz etmeye çalışın, 1 gün değil uzun süre yapın, eminim düşünceleriniz değişecektir, tabii bu düşünceleriniz hür iradeniz dışında belli bir odak tarafından yönlendirilmiyorsa..Saygılarımla,C. E.