Sabah uyandığımızda kendimizi böcek olarak bulmuyorsak eğer hâlâ, "Ben buradayım sevgili okurum, sen neredesin?" sorusunun acıtıcı yalnızlığında kaybolmuyorsak her gün, Zebercet olup boynumuza ipi geçirmeden dışarıya katılabiliyorsak, Dirmit olup çatılara çıkmıyorsak bunca dayanılmaz acının arasında; ve bunları sağlayanların başında geliyorsa Açık Radyo;
Vicdanımızı unutmamanın, varlığımızı anlamlı kılmanın, duyularımızı açık tutmanın bir yoluysa... yaşamalı ve biz, yaşatmalıyız onu. Hem böylesi bir radyonun –ki ona radyo ismi sanki yetmiyor ya da hafif kalıyor, evet radyo; ama radyo dışında başka bir "şey" de- hem de böylesi bir projenin, birlikteliğin, tarafsızlığın, güvenin, renkliliğin, alçakgönüllülüğün, yargılanmadan kabul görmenin, çoğalmanın, üretmenin .... devamlılığını sağlamak için teşekkür mahiyetli minik desteklerimizi esirgememek gerek. Tam da şu anda, şimdi; son on dakikanın onuncu kişisi ya da beş dakikanın dördüncüsü olarak.
Kimliklerimizde bizlere sormadan yazılan pek çok tanımlayıcı bilgiyi atıp yerine "Açık Radyo" yazmak, asıl, sahici bir kimlik olsa gerek bizler için. Ha, bir kimlik şartsa eğer!
Beynimizin, vicdanımızın, yüreğimizin kımıl kımıl etmesini sağladığınız, zihnimize sorular çengellediğiniz için, içimize sular serpip bizi kandırmadığınız, yalancı uykuları bize reva görmediğiniz için teşekkürler...
Hep açık kalalım