Güven Emre

Dinleyicilerimizden
-
Aa
+
a
a
a

Avi Bey merhabalar,

Cevabınız için teşekkür ederim. En baştan da söylediğim gibi ilkesel açıdan değerlendirmelerinizde bir problem görmüyorum. Hatta bırakın temiz üretim süreçlerinin uygulanmasını, bugün global çevre sorunlarının ulaştığı düzeyin vahameti bir çok sektörde üretimin tamamen sonlandırılmasını ve  buna mukabil bir çok ürün için tüketim imkanları da ortadan kalkacağından, radikal bir yaşam tarzı değişikliğini kaçınılmaz kılıyor olabilir. Fakat son kertede, gayeleri karlılığını artırarak varlığını sürdürmek olan şirketlerin ve bu şirketlerin kurduğu üretim-tüketim zincirleri üzerine hayatını bina etmiş kitlelerin daha önce insanlık tarihinde görülmemiş bir sosyal bilinçlilikle tüm bunlardan vazgeçeceğini varsaymak (veya bu doğrultuda bir çağrıya cevap vermelerini beklemek) çok iyimser ve maalesef gerçekçi olmayan bir duruş olur. Belki çevre kaynaklı büyük felaketler tüm dünyayı er ya da geç bu noktaya getirecektir fakat çevreci hareketlerin misyonunun en çok bu felaketler olmadan önceki evrelere yönelik (ve önleyici nitelikte) olduğunu göz önüne alırsak, daha pragmatik bir liderliğin (hele en önemli önceliğin-çok anlaşılır nedenlerle-kalkınma olduğu bizimki gibi ülkelerde) çok daha işlevsel olacağı aşikardır.

Bu pragmatizm, imaj kaygısıyla olsa bile çevreci yanına vurgu yapmayı tercih eden şirketleri de, değişime olan doğal direncin etkisiyle (ve bir 'kısır döngü' şüphesini fazlasıyla hakeden) teknoloji bazlı alternatif çözüm arayıcılarını da desteklemeyi olmasa bile yanında tutmayı bilmeyi gerektirir. 

Bir 'greenwash' sorgusunda bir çok kurumun-kişinin döküleceği açıktır. Ama henüz yeterli kitlesel desteğe sahip olmadığı düşünülen Türkiye'deki çevreci hareketin samimiyet kaygılarını şimdilik ertelemesi daha makul olmaz mı?

Saygılarımla,Güven Emre

Merhaba Güven Bey,

Zaman ayırıp, böyle bir tartışmada taraf olduğunuz için müteşekkiriz. Bu geç cevap için umarım anlayış gösterebilirsiniz. Öncelikle, kendisi de büyük ölçüde reklam gelirleriyle yaşayan Açık Radyo'nun reklam almakla ilgili bir sorunu olmadığını açıklamama izin verin. Üstelik, her tür medyumda çıkan iklim değişikliği haberlerini -yalan, saptırma içermediği sürece- memnuniyetle karşıladığımız ve yayınımıza elimizden geldiğince överek taşıdığımız sizin de malumunuzdur.  Ancak, Radikal Gazetesi'nin, sadece bir sayılık bir "çevre eki" çıkarması bildiğiniz üzere bizi rahatsız etti. İklim değişikliği ile ilgili çoğu haberi aldığımız (tüm Türkiye medyayla birlikte) kaynaklar ve bu kaynakları değerlendiren sitelerde uzun zamandır devam eden, bizim de gerek Açık Gazete'de gerekse de Medya Konuşmaları adıyla gerçekleştirdiğimiz program dizisinde üzerinde durduğumuz "greenwash" sorununun ilk örneklerinden birini bu kadar bariz görmek bizi üzdü. Şirketlerin sorunun çözümü olan temiz üretim süreçleri yerine, -daha iyi ürünler olsalar dahi- tüketimin devamı sağlayan bir anlayışla ürün satmak üzere, diğer şirketlerden daha temiz olduklarını iddia etmeleri bu şekilde tanımlanalı epey zaman oldu. Pek çok gazetenin editörleri bazı haberlerle bazı reklamların aynı sayfada yer almasının ahlaki yansımalarını irdeliyorlar. Radikal'in bir otomotiv eki ya da daha önce çıkardığı ısı-yalıtım eki gibi reklam gelirini arttırmak dışında hiçbir hedefi olmayan bir işi -çevre hareketinin bir parçası- olarak sunması tarafımızca etik bulunmamıştır. Sizin de belirttiğiniz gibi amaç, kitlesel bir hareket yaratmaktır. Bu sebeple marjinal söylemler işlevsizdir. Öte yandan ise, hareketin bir "statik" olarak varolması ise boyutundan bağımsız olarak işlevsizdir. Şu anda tüm çevre hareketleri ve medyanın üzerinde tartıştıkları konu da budur. Net bir cevap verebilmek bizim açımızdan mümkün görünmese de, tartışmaya devam etmenin büyük yararları olacağına inanıyoruz. Yorumlarınız için tekrar teşekkür ederiz.

Not: Sizin için mahsuru yoksa, bu tip tartışmaların açılmasına katkı sağlaması dileğiyle, mailınızı ve cevabımı, mail adresinizi kapatarak web sitemizde yayınlamak istiyoruz.

SaygılarımlaAvi Haligua

Sevgili Açık Gazete,

Bugünkü programınızda dinlediğim Radikal Gazetesi'nin çevre ekiyle ilgili yorumunuz üzerine size yazmak istedim.

İçeriğindeki ticari reklam yoğunluğu, bu reklamlardaki firmaların çevreci hassasiyet üzerinden kendi markalarına değer katma çabaları (belki de çevreye verdikleri zararları maskelemeleri) vs. dolayısıyla çevre ekini eleştiriyordunuz. Bu eleştirileriniz idealist bir tutarlılık kaygısıyla değerlendirildiğinde haklı bulunabilir. Fakat böyle değerlendirmek doğru mudur acaba?

Mesela ben Türkiye'de çevre ve özellikle küresel ısınma konusunda duyarlılık oluşmasına çok ciddi katkı yapan Açık Radyo'da otomobil reklamları yayınlanmasını kesinlikle bir tutarsızlık olarak nitelemiyorum. Köktenci bir idealizmle hareket eden bir radyonun ticari varlığını bağımsız kalarak sürdürmesi mümkün değildir. Bu başka yayın kuruluşları ve şirketler için olduğu gibi, insanlar için de geçerlidir. İnsanların önemli bir bölümü motorlu taşıtlara dayalı ulaşımdan dünden bugüne vazgeçemez ama lastik veya yakıt seçerken (veya kullanırken) çevreye etkilerini göz önüne alabilir. Ve bir gazete ekinin bu seçimlere ilişkin kriterleri okuyucularına iletmesi, eleştiriden ziyade takdir konusudur. (çevreci politikalara sıcak bakmayabilecek yüzlerce sanayici müşterisi olmasına rağmen)Bir banka, çevreci kimliğine vurgu yapmayı kendi imajı açısından doğru buluyorsa, bu da olumlu olarak değerlendirilmelidir.

Çok sıkı bir idealizmle çevrelendiği takdirde, çevreciliğin, bu tarz her sosyal hareket gibi marjinalize olacağını ve amaçları gereği hayati derecede ihtiyaç duyduğu kitlesel katılımdan mahrum  kalacağını düşünüyorum.

Sevgi ve saygılarımla,