Sevgili Ömer Madra,
Her zaman hayat kötü gitmiyor, bazen kötü şeyler, iyi şeylerede neden olabiliyor... Mesela 1999 yazında belimi sakatlamam sonucu 3.5 ay yatağa mahkum olmuştum, tam o zamanlar ekolojinin ne olduğunu kavrayabildim, ondan önce sadece - toplumun deyişi ile, çiçek böcek sever - birisiydim... Açık Radyoyu tanımam da bu zamanların sonrasına rastlar, meraktan dolayı toplamak için dört döndüğüm kitapları ararken gittiğim bir sahafta dinlemiştim Açık Radyoyu, hatta yayın hoşuma gitmişti de, Üç saat boyunca raflarda kitap araştırıyor gibi yaparak sizleri dinlemiştim...
Fakat daha sonra gerek işyerimin, gerekse evimin konumları sizleri dinlememe izin vermediler (her ikisinin de bodrum katta olması nedeniyle) Bu arada sizleri unutmuşum gitmişim (umarım beni affedersiniz bunun için)
Yaklaşık iki ay önce işyerimin kapanması ve işten çıkmak zorunda kalmam gibi bir felaketi cep telefonumu kaybetmem gibi ikinci bir felaket izledi diye düşünürken, bir arkadaşımın bana radyolu bir cep telefonunu vermesi sonucu, radyo istasyonlarını karıştırırken, Açık Radyoya rastlayacağım gibi bir güzellikle karşılacağımı bilmiyordum... (Hayat sanırım böyle acaip bir şey)
Normalde gece geç saatlerde yatmama rağmen, sabahları sizleri dinlemek için ne kadar uyursam, o kadarı bana yeter diye erkenden uyanıyorum... Sabah o güzel ud sesi ile sizin "Merhaba Kainat" demenizi o kadar çok seviyorum ki, uykusuzluğum yok olup gidiyor... "Gazete" yerine "Gaste" demeniz, Sevgilki Avi ve Volkan ın "Günaydın" deyişleri de üzerimdeki ağırlığı yok ediyor... Sanki radyo programını ben sunuyormuşum gibi hissediyorum... Sizlere sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız...
Şu an sizleri cep telefonumdan mümkün olduğu kadar dinliyorum, bataryam 1gün dayanabildiği için kendime yedek bir batarya alıp gezeceğim artık...
İşsiz olmama rağmen, bu hafta oldukça güzel oldu, işsizlik maaşım yatmış, dışarıya yaptığım servislere ait ödemelerimi almışım, bu aylık borçlarımı ödemişim, kedilerime ve köpeklerime yiyeceklerini almışım, Aylık kitap ve dergilerimi almışım... Eh insan daha ne ister... Kalan paramla da sizlere destek için kullanacağım (Sizlerden öğrendiklerim karşılığında bu ödeyeceğim küçük bir bedel de olsa...)... Hayat gerçekten güzel görünüyor, Dünyada bu kadar ters şey olmasına karşı...
Birkaç gündür muhtar olan anneme yardım ediyordum seçmen listelerini hazırlama için, bu akşam itibari ile işlerim bitti, Yarın bir bardak çayınızı içmeye geleceğim... Orayı gerçekten merak ediyorum... Bu arada oğlunuz Cem ile tanışmış oldum muhtarlıkta, bu da ayrıca bugünün güzel olayşlarından birisi oldu benim için...
Dünyamız gerek insanlık gerek se kalan tüm canlı ve cansızlar için gerçekten zor bir dönem geçiriyor... Uzun zamandır yaşamış olduğum kötümserliği içimden atmamı sağlayan, sizler gibi kimselerin varlığı... İYİKİ VARSINIZ diyorum tekrar...
Not:
Sizinle 16 Şubat 2007 günkü, "Türkiye Kyoto 'yu İmzala" toplantısında karşılaşmıştık. Ve size; "bu ekonomik sistemde bunun olabileceğine inanıyor musunuz? " sorusunu sormuştum... Hissettiğim kadarı ile sizi yermiş ya da rahatsız etmiş olduğum gibi bir kanı belirdi bende bunu takip eden günlerde bu konuya oldukça sert eleştiri getiren hatta yerden yere vurmaya kalkan yazıları görünce bu kanı daha da kuvvetlendi bende ve bunu düşündükçe bende çok rahatsız hissettim kendim. Öncelikle böyle bir maksadım olmadığını söylemeliyim, eğer istemeden yanlış birşey söylediysem, özürlerimi kabul edin lütfen... Ben sadece şahsi olarak çok uzun süredir aklımı meşgul eden bir kaygımı sizlerle paylaşmak istemiştim...
Sizden diğer bir isteğim de (tabii eğer mümkünse), "Cuma adlı adamlar" programlarınızın tüm bölümlerini, internet ortamında dinlenebilecek yada okunabilecek duruma getirebilir misiniz? Bana sorarsanız, her bir bölümü benim için hazine değerinde ve bunu etrafımdaki arkadaşlarımla paylaşarak, yeni açılımlar yapmada oldukça işe yarayabileceğine inanıyorum...
Sevgi, Saygı, Dostluk ve Dayanışma ile,
Görüşmek üzere