Sevgili Açıkradyocular, "when I'm Sixty-four"lu çağrınızı duyunca artık ciddi ciddi oturup yazmam gerektiğini anladım. Henüz çift yönlü radyo yayını icat edilmediğine göre evet, evet telsiz diye birşeyin varlığından haberdarım- orası buradan daha karanlık olmalı. Birilerinin ayna tutması gerekiyor ve bana günde onbin liraya patlayan reklamlarınızı da saymazsak beleşe takıldığım bir etkinlik için bunu yapma sorurnluluğunu da hissediyorum. (Umarım l-işe yarıyordur, 2-dikkate alıyorsunuzdur.) Başlarken aklıma Ömer Bey'in şu "yazın diyoruz ama bir şekilde başlamalarını sağlayacak soruları da biz soralım" diye düşünerek The Beatles'ın üzerine okuduğu "kimsiniz, kimlerdensiniz?" soruları geliyor. Kim olduğum açık ama ben yine de bunu gizleyeceğim. Peki ben kimlerdenim? Belki de bu sorunun beni endişelendirmemesi için hergün gazete okumaktan vazgeçip sabahları açık gaste ile yetinmeliyim. Yine de "necisin, neylersin. neler seni eyler?" sorularını yeğlerdim. Adım Eray Şehrengiz ve bir cisim olarak karşınıza çıkana kadar da böyle kalacak. 26 yaşındayım. İsîanbullu'yum, Cihangir'de tercih sonucu televizyonsuz ama müzikli ve kitaplı bir evim ve Beyoğlu'nda sanat üzerine bir işim var (ve bu kadar yakın olmama karşın Açıkradyo hala parazitli). Lisedeyken kısadalgayı keşfe çıkardım. keyitli şeyler yakaladığım da olurdu (aklıma gelmişken Ömer Bey'e küçük bir not: diger radyolarla ne çeşit bir program alışverişi içinde olduğunuzu bilmiyorum ama o cızırtılı yıllarımdan anımsadığım, The Beatles'ın 1962-64 yılları arasında BBC'de yaptıkları "With the Beatles" programlarından derlenen ve adı muhtemelen "Beatles at the Beeb" olan belgesel bir programı tekrar ve daha az cızırtılı dinleme olasılığım(ız) olabilir mi acaba?). FM bandında TRT vardı: bir saat klasik müzik bir saat hafif müzik, hepsi de batı müziği. Derken özel radyolar ortaya çıktı. Bu da sanırım bir yıldan biraz daha fazla sürdü ve medya bu sektörün de suyunu çıkardı ya da radyo da sektörleşti (bu ilk yıl boyunca duyduğum ve hüsranla biten heyecan bir şekilde Açıkradyo ilk ortaya çıktıgı zaman duyduğum heyecana benziyor ve umuyorum ki bu kez kalıcı!). İki yıl önce Yunanistan'a gittiğimde "özgür ve bağımsız radyo" olarak tanımlanabilecek birkaç radyoyu ziyaret olanağı buldum. Üç-beş kişi, üç beş kuruş denkleştirip, kendi arşivlerini getirip bir radyo oluşturabiliyorlardı; dahası ne bu radyolarda yaptıkları yayınlar ılımlıydı (ama insan haklanna görece olarak daha fazla sahiptiler ve mücadele ediyorlardı), ne radyo adına bir gelirleri vardı (sürekli cepten besledikleri için de koşulları ilkel görünüyordu) ne de yayın yapacak frekansları vardı (ama Radio Kivotos (Nuhun Gemisi-Selanik) ordu kanalından, Radio Utopia (Selanik) telecom kanalından, Radio Kokina Kufitsas (Kırmızı Başlıklı Kız-Atina) da boş bulduğu herhangi bir birkaç kilometre çaplı alanda yayınını sürdürüyordu). Bu arada sözkonusu radyoların açıkça anarşist, liberter ve benzeri kimlikleri olduğunu da belirtmeliyim (3-4 yıl önce Yıldız Darphane bölgesinde çok dar bir alana yayın yapan Red FM de birçok yönüyle bu radyolara benzetilebilir belki). Herneyse, Ariana'nın dediği gibi Yunanistan'da radyo daha popülerdi ve "bizim gibi" insanlar için de "mümkün"dü. Haliyle insan "neden biz de yapmayalım" diye düşünüyor. Türkiye'ye döndüğümde bir grup insanla oturup bu radyoların yapılarını inceledik ve burada olamayacağına ya da bizim yapamayacağımıza karar verdik. Ve şimdi Açıkradyo diye birşey belirdi. İlk birkaç ayında sabah akşam Açıkradyo dinliyordum ve bu gerçekten heyecan vericiydi. Oysa bugün dokuzdan beşe çalışan bir insan olarak yayın programını elime aldığımda yine üzüntü duyuyorum, ama hiç olmazsa sağlam bir müzik kanalımız var (ne teselli ama). Açıkradyo'nun daha işin başında olduğunu düşünmem bana umut veriyorsa da Açıkgaste'nin başı ve Açıkdergi'nin sonu yetmiyor. "Peki hocam biz n'apalım?" diyor olabilirsiniz; bilmiyorum, ben radyocu değilim. Şimdi programı elime alıp klasik "Açıkradyoyu nasıl buluyorsunuz?" köşesine başlıyorum: Sayın yayıncılar, dinleyişimize hoş geldiniz. Radyonuzun bendeniz tarafından dinlenme saatleri hafta içi sabah 8.30-9.10 akşam 5.30-7.00'den 1.00-2.00'ye kadar, haftasonlan ise gün ve gece içinde belirsiz saatler. Alış kalitemin bozuk olduğunu ve yayının sık sık kesildiğini göz önünde bulundurarak vericilerinizin ayanyla oynamakta serbestsiniz ama yine de yayın kesildiği zamanlar size haber vermeye devam edecegim. Şimdi de dinlenme programını veriyorum: Açık Gazete Her sabah 8.30 - 9.10 Zarzor yataktan kalkıyorum. Bir yandan uyanmaya çalışırken radyoyu açıyorum. Üç adam sabahın soğukluğunu gideremeyecek şakalaşmalarla programa başlıyorlar. Onlar da uyanmaya çalışıyor. Sabah sabah bir sürü özet geçiyorlar. Güzel de herhangi bir programın metnini (tamam program metni diye birşey yok, oturun deşifre edin o zaman) kağıda dökseler ortaya çıkacak gaste neye benzerdi acaba? Evet, özetlerde programı sürükleyici kılmak için bir sürü-gerekli gereksiz-cambazlık yapılıyor ama zamanım yok hocam. Sonra beni merak ettiriyorsunuz, ancak bir iki haberi detaylı dinleyip evden çıkınca gazeteyi allak bullak ediyorum, yok "Ruanda'ya yardım edilememesinin arkasındaki sürpriz isim kimmiş" yok "şu uçak kazasıyla ilgili çarpıcı delil neymiş". Yahu şu haberlerle ilgili "az sonra dinleyebilirsiniz" muhabbetini yaparken biraz daha insaflı olsanız reytinginize mi dokunur? Hem madem haber programı yapmıyorsunuz bari gastenin başına ciddi bir özet koyuverin. Açık Dergi Kimi akşamüstleri 17.30 - 19.45 Yorgun argın eve geliyorum. Beni harekete geçirip bulaşıkları yıkamama yardım edecek birşeyler lazım. Radyoyu açıyorum. Uyanmışlar. Hatta biraz fazla uyanmışlar gevezelik yapıyorlar. Yalnızsam ve birşeyler okumuyorsam uyar. Yoksa banttan yayına geçiyoruz. Spor haberleriyle ilgilenmediğimi ve bilgisayardan da bıktığımı düşünerek ilgili bölümleri bir yana koyarsak tebrrrrikler. Arzın Merkezine Seyahat Pazartesi 20.00 - 21.00 Yemekle, sohbetle, kitapla, hemen herşeyle iyi gidiyor. Ama en azından aynı program içinde istikrarlı bir çizgi daha iyi olabilir. Narkol... ne Açık Müzik Saati mi o da nesi? Halil Turhanlı'ya n'ooldu? Yok, bütün hafta yok işte. Hay bin kunduz. İyi bir programa daha elveda. Gitaresk Salı 21.00 - 22.00 Yahu bu program biraz çekmiş mi ne. Neyse azalan süresi olsun. Açık Seçik Salı 22.00 - 23.00 Bir dostumla oturmuş sohbet ediyoruz. Radyoda Açık Seçik başhyor. "Bu hangi kanal" diyor... "Hadi yaa! Bunlar da sonunda televizyonculuğa çevirdiler olayı" diyor. Bunun zaten televizyonla ırgalanan bir program olduğunu söyleyince anımsıyor ve sayıp sövmeye başlıyor, "sen niye aramıyorsun peki. Biz niye aramıyoruz? Çünkü radyo dinleyicisi ile televizyon izleyicisi arasında şöyle bir fark var... işte bak adam radyoya çıkmış olma heyecanı yaşıyor resmen ve zaten bu nedenle aramış muhtemelen." Bir süre daha dinledikten sonra arayanların geyiklerinden sıkılıp banttan yayına geçiyoruz. Gizemsiz Öyküler Salı 00.00 - 00.30 Sanki bunun başına da Binbir Gece Masalları'nın başına gelenler gelecekmiş gibi bir his var içimde. Sahi Masallara ne oldu? Peki Gizemsiz Öyküler neden haftada bire indi? Veeeee High Times Çarşamda 20.00 - 21.00 (erken, çok erken) Daha fazla dub. Daha fazla dubb... dubbb... dubbbb ...... dubbb...... dubbb. It's not really great when you're straight, yeah? High times ve olası benzerlerine daha fazla zaman aynlmasını, mümkünse haftanın her günü benzeri programlann yapılmasını ve yukardaki dileklerimin kaale alınmasını istiyorum. Bunu her hafta istiyorum, özellikle de program bitip Latin Lover adlı işkence başlayınca istiyorum bunu. Tamam latin müziğe de eşit haklar falan. Ama reggae ile latin müziğinin ardarda iyi gittiği kimin fikri allahaşkına. (Artık alıştım yalnızken hemen zaplıyorum ama birileri varken bu şoku yaşamak hoşumuza GİTMİYOR) Erkekler ve Kadınlar ve R&R Çarşamba 22.00-23.00 Haftasonundan kalkıp buralara geldiğiniz için teşekkürler. Peki rockta diğer tematik gözlemlere ne dersiniz?... Bir dahaki yayın dönemine mi? Peki, olur. Voodoo Zone Çarşamba 23.00-1.00 Dinozor ve Elektrik Perşembe 20.00-22.00 İşte bu tamamdır (Bkz. Kötüörnek). Hatta peşinden bir de Vertigo olsaydı. Kapalı Devre Cuma 20.00-21.00 (çok erken) Aspirin bu araya çok iyi giderdi. Öbür Dünya Cuma 22.00-23.00 Dünya Radyolarından Cuma 00.00-1.00 Bütün bunları dinlemek için cuma gecemi evde geçirmem gerekmesi kötü ama zaten bunu yapmıyorum. Dünya radyolarından ise daha sıklaştırılabilecek bir program sanki. Kapalı Celse Cuma 1.00-3.00 Güzel çok güzeeeeeell. (Osman Osman, higher times?) Issız Ada Cumartesi 17.00-18.00 Yalnızca birkaç kez denk geldim. Belki benim dinlediklerim farklıydı ama sanki BBC'nin "Desert Island Discs" programında müzik dışındaki konulara da iyice bir temas edilmesi bayağı güzel oluyordu (You are permitted to take the complete works of Shakespeare or the Bible and a luxury item). Buralarda biryerlerde Rub-a-dub vardı ve iyiydi de (varan dört) Satmayan Plaklar Cumartesi 00.00-1.00 Zappa'yı yeniden tanımak çok güzeldi. Daha da güzel olacak gibi. Adrenalin Cumartesi 1.00-3.00 Asla 3'e kadar değil (ya da belki de o kadar dayanamıyrum). Filozof Dedikoduları Pazar 17.00-18.00 Bu iyi oldu, gerçekten iyi oldu. Ve Öbür Dünya'nın yarısını da öbür tarafa yolladınız ha. Tüh. Tüm bunların yanı sıra, 1. Günde bir-iki haber, özet haber ya da manşet haber geçseniz haber almak için zaplamaktan kurtulurduk; 2. Gündüz çalışanları ve iş yerinde açık radyo dinleyemeyenleri (fazla mı özel bir durum çizdim acaba) de düşünüp akşam saatlerine de biraz akıl-fikir programı koyabilseniz ne güzel nasiplenirdik; 3. Bir de şu parazit radyoların hangileri olduğunu arada bir duyursanız vericileriyle oynamak, büyü yapmak ya da beddua etmek yöntemiyle bu beladan da kurtulurduk belki, and we'd live happily ever after till we're sixty-four... Eray Şehrengiz