Haftanın Kitapları: 09.09.2013

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

der. Günder Varinlioğlu

Artamonoff: Bizans İstanbul’u İmgeleri

Koç Üniversitesi Yayınları, 2013, büyük boy, 311 s.

Saklı Limandan Hikayeler: Yenikapı’nın Batıkları

Vehbi Koç Vakfı, 2013, büyük boy, 219 s.

Bizans İstanbul’u İmgeleri, ilginç bir fotoğraf kitabı; Robert Kolej’de öğrenim gördüğü ve sonrasında da mühendis olarak görev yaptığı yıllarda İstanbul’un tarihine ve kültürüne belli ki büyük bir ilgi ve hayranlık duyan Nicholas Artamonoff’un koleksiyonunu içeriyor. 1930-1947 yılları arasında Rollei marka fotoğraf makinesiyle, Rus asıllı bu amatör fotoğrafçının çektiklerini tabii burada anlatmak mümkün değil ama şöyle bir imkânımız var. Kitapta yer alan bu koleksiyonu, aynı zamanda bir sergi olarak Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezinde gezmek mümkün. 26 Haziran’da açılan sergi 6 Ekim’e kadar İstiklal Caddesi’ndeki adresinde ziyaretçilerini bekliyor.  

Yine bir İstanbul kitabı olarak nitelendirebileceğimiz bir diğer kitap da, ünlü Yenikapı Batıkları hakkında. Biliyorsunuz Antikçağın bugüne kadar ulaşılan en büyük limanı olarak kayıtlara geçti Theodosius. Yenikapı’da dolarak karaya dönüşen koyda bin yılı aşkın süre bekleyen 24 gemi, dünyada bugüne kadar bulunmuş en geniş antik batık grubu olarak nitelendiriliyor. Yenikapı’da yapılan bu arkeolojik kazılar, Erken ve Orta Bizans dönemlerinde kullanılan yelkenli ve kürekli gemi tipleri hakkında bilinmeyen birçok veriye ulaşılmasını sağladı. İşte 2004 yılından bu yana yürütülen çalışmalar sonucu elde edilenlerin, hem bilgiler hem de objeler anlamında, bir araya getirildiği bir kitap elimizdeki; kolektif bir çalışmanın ürünü... Yine görsel ağırlıklı ve yine Artamonoff kitabında olduğu gibi büyük boy hazırlanmış. Ve yine bir sergiye dayanan bir kitap.

Bu batıklara ilişkin sürdürülen çalışmalar sonucunda ne elde edildi diye soracak olursak da; kitaptan şöyle bir cevap alabiliriz: “Kesintisiz devam eden kazılar onuncu yılına girerken artık bu kente dair birçok yeni bilgiye sahibiz. Yenikapı'dan çıkan buluntular ve bilimsel araştırmalar ışığında oluşturulan bu sergi, hem kentin ilk sakinlerinden bugüne uzanan bir kesit sunuyor, hem de kargoları ile bulunan dört batık üzerinden Konstantinopolis'in ticaret, denizcilik, gemi inşa teknolojisi ve günlük hayatına dair çok boyutlu bir bakış sağlıyor.”

haz. Ayşe Çavdar, Pelin Tan

İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali

Sel Yayıncılık, 2013, 240 s.

Kitapta farklı isimlerin, belli ki kendi uzmanlık alanları doğrultusunda kaleme aldıkları yazıları bir araya getirilmiş; bu makalelerin ortak paydasında ise “kentsel dönüşüm” olgusu yer alıyor ya da konuya uygun şekilde söylersek, kitabın “çimento”su kentsel dönüşüm. Genel bir çerçeve çizmek amacıyla, şu sorulardan yola çıkıldığını söyleyebiliriz: Devlet-birey ilişkilerinin en gözle görünür alan olduğu kentte atılan bir adım, yıkılan bir bina, mahalle, park, yapılan ya da yeniden yapılandırılan her mekan bizim onunla ve birbirimizle ilişkimizi de belirlemez mi? İstanbul neden yıllardan beri dünyanın en büyük şantiyesi görünümünde, “en büyük” projeleri sevdiğimizden mi? Kentlere sahip çıkmak yalnızca burjuva bir hassasiyet ya da nostalji hevesi midir?

Aslında burada bahsetmekte biraz geciktik ama bu kitap aynı zamanda Sel Yayıncılık’ın yeni başladığı bir dizinin üçüncü kitabı. Yeri gelmişken “Kentsel” isimini taşıyan bu dizinin ilk iki kitabına da kısaca değinmiş olalım. Dizinin isminden de anlaşılacağı gibi Sel Yayıncılık, kent kitaplarını belli ki bu dizi altında bir araya getirecek. Yakın bir zaman önce yayımlanan ilk iki kitap da şöyleydi: İlk olarak Murat Gül’ün Modern İstanbul’un Doğuşu: Bir Şehrin Dönüşümü ve Modernizasyonu isimli çalışması yayımlanmıştı. Konu yine kentsel dönüşümdü. Murat Gül bu çalışmasında, Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerinden itibaren İstanbul’un yaşadığı ve yaşayamadığı kentsel dönüşümün tarihi ve ideolojik arka planını sergileme amacındaydı. “Kentsel” dizisinden ikinci kitap olarak da Henri Lefebvre’in ünlü Kentsel Devrim isimli çalışması yayımlanmıştı. Kentsel Devrim, Lefebvre’in mekân’ı toplumsal analizin merkezine alan ilk eseri. Bu bakımdan mekân ve kent konusundaki çalışmalar kadar, aslında, sosyoloji, Marksist analiz ve radikal politika için de temel bir metin olarak kabul ediliyor. 

Orhan Pamuk

Ben Bir Ağacım

YKY, 2013, 125 s.

Orhan Pamuk’un Ben Bir Ağacım isimli kitabı Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından yayımlandı. Zaten bir süre önce Pamuk'un kitaplarının artık YKY tarafından yayımlanacağı açıklanmıştı. Hatta kitapçılarda, Pamuk’un eski kitaplarından yeni baskılarını görmeye başladık; Kar ya da Öteki Renkler gibi... Diğer kitapları da zaman içerisinde yeni YKY tasarımlarıyla kitapçılardaki yerini alacaktır.

Ben Bir Ağacım ise aslında hem yeni bir kitap hem de eski metinlerden bir derleme. Pamuk’un Kar, Öteki Renkler, Benim Adım Kırmızı ve Kara Kitap gibi romanlarından bazı bölümler bu kitapta yeniden karşımıza çıkıyor; ama bu aşina olduğumuz cümlelerin dışında yazarın yeni romanı, ki 2014 yılının ilk aylarında çıkarılması planlanıyor, Kafamda Bir Tuhaflık’ın kahramanı Mevlut Karataş’ın ortaokul yıllarının anlatıldığı bir bölüm de var. Zaten bence en ilgi çekici, belki de kitap ele alındığında ilk okunacak bölüm önsöz ve Mevlut’un hikâyesi olacaktır. Aslında kitabın arka kapağında da özellikle belirtilmiş; “Orhan Pamuk, diğer kitaplarından bu parçaları kitaba alırken metinlere dokunmuş, eski yazılarını değiştirmiş, cümleler, paragraflar eklemiş, başlıklar koymuş.” Bir başka deyişle, söz konusu kitaplarını okuyanlar için de, ufak da olsa, “sürprizler” var. Yayınevinin Doğan Kardeş kitaplığı kapsamında yayımlandığı için bu kitap daha çok yeni ve genç okurlara yönelik olarak tasarlanmış durumda akma bu durum elbette Orhan Pamuk’un yetişkin –sıkı– takipçilerini “durdurmayacaktır.”