Ekonomi Notları: 5.07.2007

Ekonomi Notları
-
Aa
+
a
a
a

  

Ömer Madra: Büyüme rakamlarının açıklanması üzerine bir süreden beri konuşmaya devam ettiğimiz bu meseleyi bugün de sürdürelim.

 

Hasan Ersel: Evet. TÜİK, yılın ilk çeyreği, yani Ocak-Mart döneminde, ekonominin ne kadar büyüdüğüne ilişkin rakamları yayınladı. Bu dönemde GSYİH %6.8, GSMH ise 6.7 artmış. Beklentilere atıf yaparak, beklenenden yüksek ya da düşük deniyor, ama o konuya ben pek girmek istemiyorum. Çünkü bu beklentilerin ne ile oluştuğunu çok iyi kestiremiyorum. Yani sağlıklı araştırmalar, yöntemi belli araştırmalar sonunda mı bir şey bekliyorsunuz, yoksa “bana öyle geliyor ki” mi diyorsunuz? Bana çok ilginç gelmiyor.

 

Ekonominin büyüme performansına baktığımız zaman bu fena bir büyüme değil. Bu dönemi alırsak, yani Mart 2007’yi ve 2006 Mart’ının öncesindeki 12 aylık dönemi alırsak, 2007 dönemindeki büyüme %6.1. Aşağı yukarı kişi başına GSYİH %4.5 dolayında artmış. Bu Türkiye’nin ortalama büyüme performansı göz önüne alındığında fena bir rakam değil. Dolayısıyla Mart sonuna kadarki dönemi alır, 12 ay geri gidersek, bu dönemde gördüğümüz büyümenin Türkiye için iyi bir büyüme performansı olduğunu söyleyebiliriz.

 

Sektörlere bakalım. Büyümeyi götüren sanayi olmuş. Sanayinin bu 6.8’lik büyümeye katkısı 2.4 puan. Fakat en hızlı büyüyen sektör sanayi değil inşaat, %16.2 büyümüş (ama bu kesimin payı düşük oldğu için büyümeye katkısı daha az). Tarımda büyüme var %1.1.

 

Bu yaratılan gelir nasıl kullanılmış diye baktığımızda, bir değişiklik görüyoruz. Çünkü bu 6.8’lik büyümenin 4.1 puanı net ihracattan geliyor. Bu dönemde 2007’nin ilk üç ayında ihracat %14 artarken ithalat sadece %4.2 artmış. Bu önemli, enteresan bir şey, “ihracatımız batacak çünkü kur çok kötü, Türk Lirası çok değerlendi” deniyor ve ihracat artıyor. Bu noktanın altını çizmek lazım. Bunun ötesinde en önemli ikinci katkı özel tüketimden geliyor. Ama özel tüketimin toplam bu 6.8’lik büyümeye katkısı 1.1 puandan ibaret. Bu ilginç bir nokta, şöyle ki, büyümenin %60’ı ihracattan kaynaklanıyor, iç talepten kaynaklanmıyor. Bu Türkiye’nin daha evvel görmeye alıştığımız performansından epeyce farklı. Yani ihracata dayalı bir büyüme olmuş bu dönemde. Sürecek mi kalacak mı ona dikkat etmek lazım.

 

ÖM: Bu iyi bir şey mi?

 

HE: Politikalar buna yönelikti. İhracata yönelik hareket etmek, Türkiye’nin ihracat kapasitesini arttırmak, bu yolla dış dengeyi makul bir yere getirmek diye bir politika vardı. Benim de katıldığım eleştiriler bunda çok başarılı olunamadığı yönünde idi. Ama bu rakam bunun başarılı olmakta olduğu yönünde sinyal veriyor. Tabii sadece birinci çeyreğe bakılarak karar verilemez. Ama olumsuz bir şey olunca söyleyip de olumlu bir şey olunca onu es geçmek de yakışık almaz. Şu anda o politikalar yönünde bir sonuç var, ona dikkat etmek gerekiyor.

 

Toplam iç talep nasıl düşüyor diye baktığımız zaman şu gözüküyor; bizim iç talebimizde, özellikle dayanıklı tüketim mallarına olan talep düşmüş. Yani buzdolabı, vs. ürünler. Bir de yatırım artış hızı düşük, Özel yatırımların artış hızı %2,5. Özel yatırımlarda ciddi bir yavaşlama var. Kamu kesiminde ise bir hızlanma var, yani kamu tüketimi %9 artmış, kamu yatırımları %9.3 artmış, özel yatırımların %2.5 arttığı dönemde bu olmuş. Ancak kamu yatırımları özel yatırımlara oranla çok düşüktür, dolayısıyla bu 9.3 artışın büyümeye katkısı 0,2 puan. Kamu tüketiminin %9 artmasının GSYH’ya katkısı ise yarım puan; yani birisi 0.2 puan, birisi yarım puan. Dolayısıyla çok önemli değil büyüme üzerindeki etkileri ama görece hızlı arttıkları doğru.

 

Bu “hızlı artışın” üzerinde durmak gerek. Çünkü seçim atmosferinde harcamalar artıyor görüşü buradan kaynaklanıyor. Deniyor ki; “diğer göstergelere göre bunlar çok hızlı gittiğine göre, amiyane tabiri ile seçim ekonomisi denilen şey yapılıyor.”  Bu o kadar doğru değil. Geçen yıl kamu kesimi tüketimi aynı dönemde %10, kamu kesimi yatırımları %32 artmıştı! Yani bu rakamlar geçen bu dönemde de yüksekti. O yüzden fikrimde ısrar ediyorum, Türkiye’de seçim ekonomisini dikkatli bir şekilde tarif edersek “yapılıyor” fakat o yapılanın bütçeyi altüst eden bir şey olduğunu söylemek biraz haksızlık olur gibi geliyor.

 

Bir konu daha var, şu anda insanlarla konuşursanız, herkes müthiş durgunluktan, siftah yapamamaktan falan bahsediyor.

 

ÖM: Evet bu konu sürekli gündemde.

 

HE: Tabii bu neden böyledir diye, oturup evden yanıt bulunacak bir konu değil. İki şeye dikkat çekmek istiyorum, birincisi genelde bu şekilde durumdan şikayet etmek yaygın bir davranıştır, yani insanlar kendi durumlarının çok iyi olduğunu söyleyince övünüyor havasına geldiği için onu söylemezler. Bu şikâyetleri bir miktar iskonto etmek lazım. İkinci nokta daha var, bugün bu bilgi çıktığı için biz çok önemli ve bugünle ilgili bir bilgiyi konuşuyormuşuz gibi oluyor. Bu, Mart ayında biten dönem, Nisan, Mayıs, Haziran hatta Temmuz’a geldik...Ekonomi ondan sonra hızından daha da kaybetmiş olabilir. Hatırlayacaksınız bir sene kadar önce Merkez Bankası tedbirler aldığı zaman bunların etkisinin 9 ila 12 ay sonra kendisini göstereceğini söylemişti. Yani Merkez Bankası’nın ne yaptığını bildiğini ve samimi olduğunu düşünelim, ki ben öyle düşünüyorum, o zaman bu dönemde bir yavaşlama etkisinin görülmesi gereken döneme geldik. Dolayısıyla hem birinci dönemde ekonomi hâlâ hızlı büyüyor hem de de ikinci dönemde bu büyüme hızı daha da düşmüş olabilir, tabii farklı insanların farklı şekilde etkilemek üzere.

Pazartesi günü Sayın Ali Akarca ile konuştuğumuzda, “bu son bir yılın büyümesi seçimde iktidar partisine olumlu puan kazandıran bir şeydir” demişti Türkiye’nin geçmişteki seçimlerine ilişkin bulgularına dayanarak. Bu durumda iki soru akla geliyor, bu birinci dönem büyümesi iktidar partisi için gösterdiği olumlu bir olay mı? Bunun cevabı evet, yani demek ki Mart’ın sonunda bir seçim yapılıyor olsaydı iktidar partisi açısından o son bir yılın performansı pozitif puan olacak ve oylarında 1 puanlık büyüme karşılığında 0.88 puan artış sağlayacaktır.

 

Şu andaki duraklama veya büyümenin düşmesi olgusu doğru ise bu hükümeti memnun eder mi? Etmez, etmemesi lazım. Tabii şu anda yapılacak bir şey yok, 17 gün kaldı seçimlere. Ama belki ikinci dönemde kamu harcamaları biraz hareketlendi, daha da hareketlendi diye bir görüş var. Mayıs sonrası veriler bugünlerde çıkar, onu beraberce görüşürüz, öyle ise o da normaldir. Yani eğer ekonomide duraklama başladıysa çok fazla duraklamaması için kamu harcamalarını yine o sınırlar içinde hareketlendirmeyi hükümet düşünmüş olabilir.

 

ÖM: Bunu bir kaç hafta sonra daha net görmek olası olacaktır belki de.

 

HE: Bir nokta var, bir de hatırlayacaksınız fiyat endeksleri de açıklandı, hem tüketici hem üretici fiyat endekslerinde düşüş var Haziran ayında.

 

ÖM: Hatta eksiye düşmüş.

HE: Evet. Onu da şöyle yorumlamak mümkün, eğer iç talepte önemli bir duraklama var ki fiyat hareketleri eksiye döndü. Fakat onu da endeksin bileşimine iyice bakmadan, mevsimsel faktörleri temizlemeden söylemek doğru olmaz.

 

(5 Temmuz 2007  tarihinde Açık Radyo’da yayınlanmıştır.)