Siyaset toplumun kendi kaderiyle ilgili kararlara katılması, karar süreçlerinde yer alması, kararların biçimlenmesinde başat rol almasını sağlar. Türkiye’de geçtiğimiz 10 yılda AKP’nin de katkısıyla sivil siyasetin yükseldiğini söyleyebiliriz. Ancak son dönemde AKP’nin sivil ve demokratik siyasete sırt çevirdiğini görüyoruz. Buradaki kırılma noktası da AKP’nin Kürt sorununa alanda demokratik araçlarla çözüm bulma konusunda başarılı olamamsı ve toplumun bu konudaki beklentisine cevap verememesidir. Bu andan itibaren AKP, başka pek çok alanda demokratik siyaset alanından uzaklaşıp otoriter bir yönetim anlayışına yöneldi. Açık Gazete’de Mithat Sancar’la, AKP’nin son günlerde pekçok örneğini gördüğümüz bu tepeden inmeci ve otoriter yönetim anlayışını ele aldık.
Mithat Sancar bu hafta Taraf gazetesinde yayımlanan “Siyaset ve hubris” başlıklı yazısında da aynı konuya değiniyor:
“Siyaset yoluyla yenileşme ve değişim, yerleşik bir iktidar için hiç de cazip bir yöntem değildir. Buna karşılık, otoriterlik her zaman çoğunluğu elinde bulunduranlar için baştan çıkarıcı bir sığınaktır. AKP de bu iğvaya kapıldı. Onu frenleyecek güçlü bir toplumsal muhalefetin bulunmaması, bu gidişi daha da kolaylaştırdı.
Aşırı gurur ve kibir, kendinden sonuna kadar emin olma hâli, kısacası hubris; hakikatin çok yönlülüğünü görme yeteneğini yok eder. Hubris, insanı hakikat karşısında körleştirir ve iktidar sarhoşluğuyla birleştiğinde, her şeyi yapabilecek, her türlü insani sınırı yıkabilecek bir tavrın zeminini hazırlar.
Siyasetten uzaklaşma ile hubris arasında karşılıklı bir etkileşim vardır. Hubris, tek doğrucu tavrı empoze etmesiyle ve sınırları hiçe saymasıyla siyaseti yok eder. Siyasetin çöküşü ise, hubrisi besler.” Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Dinlemek için:
İndirmek için: mp3, 28 mb.
6 Haziran 2012 tarihinde Açık Radyo’da Açık Gazete programında yayınlanmıştır.
Açık Gazete’nin ve Meo Voto’nun podcast servisine abone olmak için tıklayın.