19 Ocak 2006Savaş Karşıtları
Sabancı Üniversitesi'nden Altınay, "Militarizm görünmez oldukça güçlü" diyor. Militer kültür kendini eğitimle, gündelik dilin merkezine yerleşen askeri terminolojiyle yeniden üretiyor. Muhalif siyasal kültür de militarizmi yeterince sorunsallaştırmıyor. BİA Haber Merkezi 18/01/2006 Tolga KORKUT BİA (İstanbul) - Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinden Ayşe Gül Altınay'a Türkiye'de militer kültürün kendini nasıl yeniden ürettiğini sorduk. Altınay, bunun "en önemli yollarından birinin eğitim" olduğunu söylüyor."Eğitimi her sorunun çaresi olarak düşünüyoruz ama varolan eğitim anlayışı -hem müfredat hem de hakim pedagojik yaklaşım bağlamında- sivil, bağımsız bireylerin gelişimine değil, daha çok militaristleşmeye katkıda bulunuyor."Milli Güvenlik dersleri askeri olanın sivil alandaki varlığını normalleştiriyorAltınay, lisede subaylar tarafından verilen Milli Güvenlik dersinin eğitimde militarizmin en çarpıcı örneği olduğuna dikkat çekiyor. "Üstelik son yıllarda bu ders 'sıkıcı' bir rütbe ezberleme dersi olmaktan çıktı, 'Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar' gibi başlıklarla, güncel siyaseti askeri bakış açısıyla ele alan, Türkiye'nin düşmanlarla çevrili olduğunu anlatan bir ders haline geldi. "Yakın tarihin ve güncel siyasetin başka hiçbir derste okutulmadığı düşünülürse, öğrencilere şu mesaj veriliyor: Siyasetin tanımı askeri-stratejik analizdir, dolayısıyla siyasetten en iyi askerler anlar." "Bu ders siyasetin lise öğrencilerinin gözünde militaristleşmesine önemli katkılarda bulunuyor diye düşünüyorum" diyor Altınay."Ayrıca bu dersin 1926'dan bu yana 'sivil' eğitimin bir parçası olması askeri-sivil ayrımını yapmayı zorlaştırıyor, askeri olanın sivil alandaki varlığını normalleştiriyor. Militarizmin tanımı tam da bu zaten. Askeri değerlerin, kurumların, süreçlerin sivil hayata hakim olması."Askeri terminoloji gündelik dilin merkezinde Altınay, Türkiye'deki militer kültürün gelişmesi yalnızca resmi yollarla olmadığını söylüyor. "Askeri terminoloji gündelik dilin merkezinde. Sürekli bütün sorunlarımıza 'savaş açıyoruz'. Sigarayla, kanserle, her şeyle 'savaşıyoruz'. Brüksel'e yapılan diyalog ziyaretleri 'Brüksel çıkartması' olarak anlatılıyor. İnandığımız şeyler için 'ölmek', sanki yapabileceğimiz en güzel şey. Ölmeden, savaşmadan anlamlı katkılar yapamayacağımız gibi bir varsayımla yaşıyoruz sürekli." Muhalif siyasal kültür de yeniden üretiyor "Militer kültür" diyor Altınay, "ne yazık ki muhalif siyasal kültürler tarafından da yeniden üretiliyor." "Hem sol hem sağ düşünce, militarizmi yeterince sorunsallaştırmıyor. 'Dava uğruna ölmek ve öldürmek' bu muhalif kültürler tarafından da kutsanabiliyor. "Hiyerarşik, askeri örgütlenme biçimleri sivil oluşumları da belirliyor. Militarizmi sorunsallaştıran az sayıda duruş ise bunu çoğu zaman tek taraflı olarak yapıyor. Eğer 'devletin militarizmini' sorun olarak görüyor, kendi bulunduğunuz hareketlerin, ortamların militarizmini sorgulamıyorsanız, derdiniz militarizm değil, devlet demektir."Militarizm görünmez oldukça güçlü "Militarizmin -diğer pek çok ideoloji gibi- en güçlü olduğu nokta kendisini en görünmez kıldığı nokta" diyor Altınay."Dolayısıyla, ilk yapmamız gereken şey onu görünür kılmak. Bunu Türkiye'de en başarılı yapan gruplar antimilitaristler ve vicdani retçilerle feminist ve gay grupların önemli bir bölümü." (TK)