27 Ocak 2013Milliyet Gazetesi
Bu yazıyı depremde nasıl korunacağını bilmediğini bilenler için yazıyorum. “Deprem anında yat-uzan veya üçgen-beşgen yap” diyorsanız daha fazla okumayın! Çünkü bu tür uydurma bilgilere inanmış olanları ikna etmek mümkün değil. Shakespeare’ın dediğin gibi: “Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz...”1999 Marmara depremlerinde “Deprem anında yatıp cenin pozisyonu almak” gibi yanlış bir şeyi halkımıza aşıladılar. İşi ilerleterek sadece yassı kadayıf olmuş birkaç binada eşyaların bıraktıkları boşluklara bakarak “hayat üçgeni” ya da “yaşam boşluğu” da icat ettiler. Kimisi de bir “depremle mücadele söylemi” tutturmuş gidiyor. Yani Hz. Ali’nin “Cahilin cahilliğini kanıtlamak kolaydır fakat ona itiraf ettirmek güçtür” dediği gibi evrensel bilim ve uluslararası standartları da tanımıyorlar. Aslında cahil cesaretinden de öte bazılarının kibirleri en gözde günahları olup çıktı.
Maalesef toplum için “12 Maymun” (Twelve Monkeys-1995) filminde söylendiği gibi; “Doğru ya da yanlış diye bir şey yok, sadece popüler fikirler var”. Ülkemizde “Ortak Akıl Toplantıları” da artık çok popüler. Bu tür toplantılar aslında kolektif şuuru harekete geçirerek, ortak bir yaklaşımla kuruluşların vizyonunu tanımlamak, stratejiler ve eylem planlarını belirlemek amacıyla yapılır. Yani “depremde nasıl davranmalı?” gibi bilimsel kurallar ve standartlar her kafadan ses çıktığı bir toplantıda belirlenemez.
Uydurulan kuralların çoğu bilimsel değil
Ülkemizde depremden korunmak için uydurulan kuralların çoğu bilimsel değil. Örneğin, arama kurtarmacı afetlerden korunma uzmanı değildir. Asla deprem anında tamamen yıkılıp yassı kadayıf olacak binalara göre kural konulmaz; depreme maruz kalan binalar arasında yassı kadayıf olan bina yüzdesi 3’ü geçmez, yassı kadayıf şeklini alan binalar tüm binaları temsil etmez, yani doğru örnek değildirler. Yıkılan binalar yan yattığı zaman üçgen beşgen kalmaz, insanları devrilen, savrulan eşyaların yanına yatırarak tehlikeye atmak ve onları savunmasız bırakmak kabul edilemez...
Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur. Binalarda yapısal olmayan risklerden korunmanın bilimsel/ evrensel olarak kabul edilen tek davranış şekli “Çök-Kapan-Tutun”dur. Bu nedenle depremde uçuşan ve devrilen cisimlere hedef olunmaması için “Çök-Kapan-Tutun” öğretisi, ABD’deki FEMA (Federal Afet/Acil Durum Yönetim Merkezi), Red Cross (Kızıl Haç), NWS (Ulusal Meteoroloji İşleri), Türk Kızılayı, İTÜ Afet Yönetimi ve Araştırma Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Valiliği, vb. gibi afetlerle ilgili belli başlı kurumlar tarafından öğretilmektedir.
Depremi hissettiğinizde...
Depremi hissettiğinizde ayakta durmaya çalışmayın, oradan oraya koşmayın, balkona çıkmayın, merdivenden inmeyin, asansöre binmeyin, pencere ve balkondan atlamayın. İçerideyseniz ÇÖKüpbir sıra veya masanın altına girin. Pencerelerden, kapılardan, cam bölmelerden, kitaplıklardan, kütüphanelerden, lambalardan, tablolardan, saksılardan, dolap ve diğer düşebilecek cisimlerden uzak durun. Özellikle sırtınızı pencerelere dönük bir şekilde KAPANıp kafanızı ve ensenizi düşen cisimlerden koruyun. Sarsıntı sona erene kadar sallanan masayla beraber hareket edebilmek için masanın bacağına TUTUNun. Masanın bacağını tutan kollarınızın üzerine yüzünüzü koyarak uçuşan cisimlerden gözlerinizi ve yüzünüzü koruyun. Sıra veya masa yoksa iç duvarların dibine ÇÖKüp, KAPANarak kafanızı ve ensenizi kollarınızla koruyun ve olduğunuz yerde savrulmadan TUTUNup sarsıntının geçmesini bekleyin.Japon Atasözü “Hava soğuduğunda gölge veren ağaçları unutursun” der. Yani normal zamanlarda depremi unutmayın. Yapacağınız hazırlıklar ve her tatbikat, deprem anında paniğinizi yarı yarıya azaltacaktır. Özetle, Aşık Veysel’in dediği gibi “Cahil insan, gül ise de koklama”yın. Mutlaka www.guvenliyasam.org sitesindeki ücretsiz ve bilim esaslı yayınları indirip okuyun; uyduruk uzman ve bilgiden uzak durun.