4 Nisan 2011Hürriyet Gazetesi
Türk afet yönetiminin içinde bulunduğu durum uzun yılların ihmalinden kaynaklanıyor ama şu anki iyi niyete ve gayretlere rağmen de bir türlü düzeltilemiyor.Burada söz konusu olan halkımızın canı ve malı! Bu nedenle, iş işten geçmeden gerçeklerimizi konuşmalıyız. “Doğruyu bilip de söylemeyen dilsiz şeytandır” hadisine de uygun bir şekilde işte Türkiye'deki afet yönetim sisteminin yanlışlarına örnekler: 1) 7269 sayılı kanun sadece deprem, sel, kaya düşmesi, çığ, heyelan gibi 5 afet ve yangından bahseder. Bu nedenle kuraklık, tesislerdeki patlamalar hiç bir istatistik kaydında yer almaz. Her yerde Türkiye'de sadece 5 afet olurmuş gibi konuşur, bu 5 afeti toplayıp Türkiye'nin afetlerini yüzde 100'e tamamlayarak kendimizi kandırır dururuz!2) Türkiye'de afet yönetimini bir kalkınma problemi değil; bir müdahale problemi olarak görürüz. Bu nedenle de çalışmalarımızın büyük kısmı müdahaleye yani insanları enkaz altından nasıl kurtarırız noktasına yönelik. Sonuç olarak mevcut kaynaklarımızı gelişmeye değil yıkım ve yara sarmaya harcamaktayız.3) 1950'lerde afet yönetimi Dünyada Sivil Savunma olarak başlamış ve günümüzde kapsamı geliştirilerek afet yönetime dönüşmüş. Buna rağmen ülkemizde yeni kurulan İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri sivil savunma mantığı ile yürütülmekte ve teknik elemanlara dahi arama kurtarma eğitimleri verilmekte. Halbuki sivil savunma uzmanları ülkemizde de yıllar önce afet yönetimi uzmanına dönüştürülmüş olmalıydı.HER AFETE BİR KURUL TUHAFLIĞI4) Stratejik, taktiksel ve operasyonel çalışmalar birbirine girmiş. Eşgüdümü sağlaması ve gerekli stratejileri belirlemesi gereken kurumlar gündelik iş yükü altında ezilmekte.5) Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın görev ve teşkilatlanmasını öngören ve 2009 yılında çıkartılan 5902 sayılı kanun Deprem Danışma Kurulu, Deprem Dairesi gibi bir çok tuhaflıklar ve eksiklikler taşımakta. Dünyanın hiç bir yerinde her bir afet için danışma kurulu ve daire kurulduğu görülmemiştir.6) Afet anında eski adıyla kriz merkezi yeni adıyla afet yönetim merkezindeki bir masa etrafında toplanan onlarca kişinin vali gibi bir kişi tarafından yönetilebileceği düşünülmekte. Dünyada afet sırasında bir kişinin sadece 5 kişiyi yönetileceği kabul edilerek, U şeklindeki masa uygulamasından olay komuta sistemine geçilmiştir.7) Türkiye'de Sivil Savunma Sirenleri kanunu gereği sadece savaşta ve 10 Kasım'da kullanılabilmekte. Herhangi bir sel afetinde sivil savunma sirenlerini kullanmak mümkün değildir. Kazayla siren çalınsa eğitimsiz olanlar 10 Kasım sanıp saygı duruşuna geçebilir (Çünkü insanlar afetlerde daha önce yaptıklarını yapar!)8) Bazı kanunlar, kanunlardaki ifadeler değişse bile bu konuda çalışanların eğitimi, alışkanlıkları, bilgi ve görgüsü değişmemekte. Afet yönetimi bir bilim dalı ve uzmanlık görülmediği için de hiç bir eğitim almadan herkes afet yönetim uzmanı olabilmekte.9) Ülkemizde afet çalışmaları toplum tabanlı değil; halk bu çalışmalarda paydaş olarak görülmemekte insanlarımız bu sürece daha çok “afetzede” olarak katılabilmekte.KAYNAKLAR ŞATAFATLI BİNALARA HARCANIYOR10) Türkiye'de bir il veya ilçeyi afetlere çok iyi bir şekilde hazırlamış bir örnek yoktur. Bütün tecrübeler afet sonrası yıkım ve yara sarma (çadır kurma gibi) üzerinedir. 11) Kaynaklarımız daha çok şatafatlı arama kurtarma ekiplerine, uzay üssü şeklindeki gösterişli ve atıl afet yönetim merkezlerine harcanmakta. Halkın eğitimi daha çok bilgi yükleme şeklinde olmakta beceri geliştirme ve davranış değişikliğine gidilememekte. Daha da kötüsü afet ve acil durum yönetimi ile ilgilenenler halka anlattığı ve öğrettiklerini kendisi bile evinde yapmamakta.12) 5393 Sayılı Belediye ve 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, belediye ve il özel idarelerine afet ve acil planlarını yapmak, afet zararlarını azaltmak, halkı eğitmek, gerekli donanımı hazırlamak gibi görevler vermesine rağmen ülkemizde bunları yerine getiren yok denecek kadar az.13) Afetlerde halkın sığınacağı, park, bahçe, okul ve kamu binalarında bu konu ile ilgili herhangi bir hazırlık bulunmamakta.14) Evinde, iş yerinde, doğru dürüst yangın, deprem tatbikatı yapanımız da yok...Sonuç olarak, Hz. Ali'nin “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz” dediği gibi Türkiye'de bu ilkel afet yönetim sistemiyle doğru bir yere varmamız mümkün değil. Bu arada hergün bir şekilde birbirimize verdiğimiz “selam” ile “her türlü afet, kaza ve bela senden uzak olsun” şeklinde bir dilekte bulunuyoruz. Fakat Goethe'nin dediği gibi “İstemek yetmez; yapmalıyız. Bilmek yetmez; uygulamalıyız!”