6 Nisan 2010
Radikal gazetesinin 3 nisan tarihli sayısında Haluk Şahin imzasıyla ve “Özbudun bunu yaparsa...” başlığıyla, tamamen şahsımı hedef alan yakışıksız bir yazı yayımlandı. Yazı, Venedik Komisyonu'nun 13-14 Ekim 2006 tarihli, “Referandumların Yapılmasında Yol Gösterici İlkeler” başlıklı raporu çerçevesinde, benim Taraf gazetesinde (1 nisan) yayımlanan bir röportajda ifade ettiğim düşüncelerin, Venedik Komisyonu'nun anılan raporuna aykırılığı iddiasından hareketle, benim yaptığımın “ayıp” (“ayıp” kelimesi iki defa tekrarlanmaktadır) olduğu sonucuna varmaktadır.
Venedik Komisyonu'nun anılan raporunun III, 2 başlıklı bölümünde yer alan ifade aynen şöyledir: “Bir metnin (Anayasa, kanun) tümüyle değiştirilmesi durumu hariç, aralarında içsel bir bağlantı bulunmayan hükümleri tümüyle kabul veya reddetmeye davet edilmemesi gereken seçmenlerin seçme hürriyetini sağlamak amacıyla, oya sunulan her sorunun değişik kısımları arasında içsel bir bağlantı bulunmalıdır; bir metnin birkaç bölümünün aynı anda değiştirilmesi, tümden değiştirme ile aynıdır.”
Bu metinle, benim Taraf röportajımda ileri sürdüğüm görüşler arasında hiçbir uyumsuzluk yoktur. Çünkü:
a) Değişiklik önerisinin maddeleri arasında “içsel bağlantı” (intrinsic connection) vardır. Bunların hepsinin ortak amacı, Türk demokrasisinin standartlarının yükseltilmesi ve Avrupa normları düzeyine çıkarılmasıdır. Yazarın “yargının kontrolü” amaçlı olduğunu iddia ettiği, yargı organına ilişkin öneriler de, Avrupa ülkelerindeki yaygın uygulamaya, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği standartlarına ve bu konuda Türkiye'ye yapılan tavsiyelere uygundur. Nitekim Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio ve Genel Sekreteri Thomas Markert de, değişiklik teklifini kuvvetle destekleyen açıklamalar yapmışlardır.
b) Yazarın ve benim rapordan alıntıladığımız paragrafın son cümlesi, açıkça, "bir metnin birkaç bölümünün aynı anda değiştirilmesi, tümden değiştirme ile aynıdır (eşdeğerlidir)" demek suretiyle, bu durumda önerinin toptan oylanabileceğini ifade etmektedir. Önümüzdeki öneride Anayasanın birkaç bölümü, aynı anda değiştirilmek istenmektedir (yargı, temel haklar, kamu denetçiliği, geçici 15'inci madde, siyasi partiler rejimi, vb). Dolayısıyla bunların toptan oya sunulmasında Venedik Komisyonu görüşüne aykırı bir husus yoktur. Yazar, “bu pakette birkaç faslın tamamı değiştirilmediği için son cümle bizim için geçerli değildir” diyorsa da, raporda “tamamı” kelimesi olmadığı gibi, bunu uzaktan yakından çağrıştıran bir ifade de yoktur. Son cümle, “tamamen” yeniden yazılmaktan değil, "değiştirilme"den (revision) söz etmektedir.
c) Yazarın “Venedik Kriterleri” deyimini kullanması yanlıştır. Uluslararası literatürde “Venedik kriterleri” deyimi, sadece, Komisyonun partilerin kapatılması konusundaki görüşlerine atıfla kullanılmaktadır. Bunun dışında Venedik Komisyonu'nun şu ana kadar pek çok konuda rapor veya görüşü yayınlanmıştır. Bunlara sadece, rapor veya görüş adı verilmektedir.
d) Daha önceleri ben de dahil birçok liberal hukukçu tarafından, Venedik Komisyonu'nun mesela parti kapatmaya veya yargısal atamalara ilişkin raporlarına atıfta bulunulduğu zaman, vesayetçi-statükocu cephenin tipik reaksiyonu, Venedik Komisyonu'nun nihayet bir danışma organı olduğu, görüşlerinin uyulması zorunlu nitelik taşımadığı, en fazla “yumuşak hukuk” (soft law) olarak nitelendirilebileceği yolundaydı. Şimdi ise aynı cephenin, Komisyonun -üstelik kendi tezlerini destekleyecek nitelikte de olmayan- bu raporuna büyük bir aşk ve şevkle sarılmış olması da ibret vericidir.
Herkes, hukukçu olmak veya hukuk bilmek mecburiyetinde değildir; bu, elbette ayıp da değildir. Ama isminin önünde Profesör sıfatı olan bir zatın, basit bir metni doğru dürüst anlayamaması ve bu nedenle bir meslekdaşının şahsına yakışıksız ifadelerde saldırması, gerçekten “ayıp”tır. Ben bu cevabımın dışında bu polemiğe tekrar dönecek değilim; çünkü vaktim, anlamsız polemiklerle harcanamayacak kadar değerli. Ancak Şahin bir noktada tamamen haklı. Dediği gibi, “insana bıkkınlık geliyor. Bilgisizlik, ilkesizlik, vicdansızlık, yüzsüzlük diz boyu.”