17 Ağustos 2009Hürriyet Gazetesi
Şimdiye kadar yapılanlara ve yapılması gerekenlerle baktığınızda 10 yılda özellikle yerel yönetimlerin neredeyse hiç yol alamadığını görüyoruz. Bu nedenle, “Velev ki belediye başkanı oldum, işte depreme hazırlık için yapacağım ilk 10 şey!” başlıklı yazımı güncelleme gereği duyuyorum. RİSKLERİ AZALTAMADIKEvet, 10 yılda afetlere hazırlık için çok şey yaptık ama yeterli değil. Riskleri azaltamadık ve halka inemedik. Marmara'da yaşadığımız depremler ve yıkıma neden olan diğer afetler, Türkiye'de afet ve acil durum yönetiminde daha yüksek standartlara, ortak bir eğitime ve hazırlığa ihtiyacımız olduğunu göstermişti. Etkin afet yönetimi için hazırlık öncelikle evden ve bireylerden başlatılmalı. NE YAPILMALIBelediye başkanı olsaydım öncelikle şunları yapmaya çalışırdım:1) Fay hatlarına ve zemine asla takılıp kalmazdım. İyimser yorumlara aldanmaz en kötü olasılığa hazırlanırdım. Hiçbir zaman yaptıklarımı yeterli görmez, şakşakçılardan, övünmekten, kurumsal milliyetçilik ve körlükten kaçınırdım.2) Şatafatlı, fakat atıl arama kurtarma ekipleri kurmak yerine afetlere müdahale için itfaiyeye, itfaiye gönüllülerine yatırım yapardım. Akretidasyonu sağlayacak İtfaiye Genel Müdürlüğü kurulması için çalışırdım. Afet planlarımı sadece bina yıkım riskine göre değil yangın, sel ve tahliye koşullarını da dikkate alarak yapardım. Ayrıca, su kesintisi, yolların tıkanması ihtimaline karşı depreme dayanıklı sabit su tanklarını yaygınlaştırırdım. 3) Gösterişli ve atıl afet yönetim merkezleri yerine içinde ve güvenli yaşamı öğreten müze, ilkyardım ve yangın eğitimleri de veren afet üsleri kurardım. Afet sonrası kendi kendisine yeterli olabilmesi için (şarkıcı, türkücü de getirerek) topladığım vatandaşlarıma ilkyardım ve yangın söndürme eğitimleri verirdim. Eğitimlerini tamamlayanlara ilk yardım çantası, duman detektörü ve yangın söndürücü dağıtırdım.4) Tüm belediye birimlerini ve kamu binalarını tansiyon ölçme aletinden acil sağlık müdahale setine kadar temel sağlık malzemeleriyle donatırdım. Mağaza, sinema, özel kurum ve kuruluşu da teşvik ederdim. 5) Yerel Afet Gönüllülüğü'nü (YAG) teşvik eder; öncelikle istekli ve kendi aralarında organize olmuş site, sokak, mahalleliye gerekli eğitim ve malzeme için yardımcı olurdum. YAG ve mahalle komiteleri ile beraber organize ettiğim tatbikatlara benimle beraber anaokulu öğrencilerinden, mahalledeki en yaşlı bireye kadar çok geniş bir katılım sağlardım. 6) Belediye binası, park, salon ve okulların afette geçici sığınma yeri olarak kullanılacağını bilerek buralara en az üç günlük temel gıda ve sağlık malzemelerini depolardım. Bu malzemeleri kullanma süreleri geçmeden ya yoksullara dağıtır ya da tatbikatlarda kullanarak yenilerdim.7) Afet sonrasında enkazı nereye dökeceğimi, yaralıları nerede toplayacağımı, yardımları nerede depolayıp nasıl dağıtacağımı ve barınma imkânlarını şimdiden planlardım. Tıkanan trafiğimin, yeşil alan eksikliğimin, dar sokaklarımın yaratacağı problemleri çözecek afetten sonra yeniden yapılanma planımı şimdiden hazırlardım. 8) Cep telefonları yaygınlaştıkça kentlerde telefon kulübeleri azalmakta. Afet anında GSM şebekelerinin çökmesi durumunda kullanılması için Japonya'daki gibi “171 Sesli Mesaj Servisi” gibi sistemlerin GSM şirketlerince kurulması için çalışırdım. 9) Bitişik nizamdan vazgeçer, zemine uygun bina yapılmasını sağlar, sağlam zemin diye ormanlara ve su havzalarına çürük bina yapmak isteyen açıkgözleri de engeller, afetlerde kullanılacak tahliye yolları, toplanma alanlarını göz önüne alarak kentsel dönüşümü planlar ve gerçekleştirmeye çalışırdım.10) Belediye başkanı olarak asla “Bunlar benim işim değil” demez; 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun bana, afetlerden korunmak ve bunların zararlarını azaltmak için müdahale planları yapmak, halk eğitimi faaliyetlerini yürütmek, gerekli donanımları hazırlamak gibi görevler verdiğini hiç aklımdan çıkarmazdım.