Tuzla: Sorular ve cevaplar

-
Aa
+
a
a
a

22 Mayıs 2008Aslı Odman

Bu yazı dizisinde Tuzla Tersaneler Bölgesi'ndeki "seri ölümlü iş kazalarının" ne adli ne de istisnai bir vaka olduğundan yola çıkıyoruz. Bir "vaka", tersinden bir "marka" haline gelmiş Tuzla hakkında ortalıktaki tozu dumanı bir nebze dağıtmayı dilediğimiz için bu yazı dizisini kaleme alıyoruz. Bunun da tek yolu basında ya yeteri kadar dile gelmeyen, ya da kısa kaçamak demeçlerle dile gelebilen somut aktörlere, önerilere ve dinamiklere değinmek. Bir seri halini alan ölümlü iş kazalarının oluştuğu koşulları serinkanlı olarak anlayabilmek ve öneriler geliştirmek, sorunun oluştuğu farklı ölçekleri ve güç ilişkilerini ayrıştırarak incelemekten geçiyor. Okumanızı kolaylaştırmak için bildiğimizi zannettiğimiz cevaplar ve sorduğunuzu farz ettiğimiz sorularla ilerlemek istiyoruz. Tuzla Tersaneleri'nde işçiler neden ölüyor? • Uluslararası Denizcilik Örgütü İMO, 15 yaş üstü gemileri 2005'den itibaren, tek cidarlı gemileri ise 2015'den itibaren seferden menedici düzenlemeler getirmiştir. Bu ise tüm dünyada yeni gemi talebini patlatmıştır. Dünya gemi piyasasında yüzde 2'lik bir payı olması ve belirleyici bir piyasa aktörü olmamasına rağmen, özellikle Avrupa piyasası için orta tonajdaki tankerler ve yatlar konusunda uzmanlık geliştirmiş Türkiye gemi inşa sanayinin de büyüme rakamları çarpıcıdır. 2005'de 331bin dwt. olan reel üretim (tamir ve yeni gemi inşaatı), 2007'de 1 Milyon dwt'ye çıkmıştır. Aynı dönemde gene Gemi İnşa Sanayicileri Birliği GİSBİR'in verilerine göre işçi sayısı 24bin 200'den 33bin'e çıkmıştır. Üretim üç misli artarken istihdam sayısının ancak üçte bir oranında arttığını görüyoruz. İşgücünün verimliliğini ve güvenliğini artıracak radikal teknolojilerin geliştirilmediğini, tam tersine üretimin patlaması karşısında cüzi artan işçi kitlesinden, ilkel yöntemlerle daha fazla iş çıkarılmaya çalışıldığı bu çıplak rakamlardan ve seri haline gelmiş ölümlerden belli olmaktadır. İşi yoğunlaştırma, yani çalışma saatlerinin artırılması (22 saatlere kadar varan, üç mesai üst üste çalışmalara rastlanmaktadır), iş ritminin hızlandırılması (en son halka olan ustabaşı ve taşeronun artan baskısı ile), çabuk çabuk, 2013'e kadar dolu sipariş listesindeki gemilerin üretiminin veya tamirinin peşine koşulması, göz göre göre gelen ölümlere davetiye çıkarmaktadır. Büyüme hızına paralel olarak ölümlü kazalar da arttı • Gemi tesliminin geciktirilmesi halinde tersane sahibinin ödeyeceği günlük yüksek tazminatların baskısı, taşeronlara, taşeronlar tarafından da son halka olan işçilere aktarılmaktadır. Bu büyüme, senelerdir makina parkına yapılan yatırımlar oranında iş güvenliğine öncelik verilmediği, her sektör için geçerli standart iş güvenliği önlemleri konusunda ciddi noksanlar bulunduğu Çalışma Bakanlığı'nın sayısız raporuyla belgelenmiş ve asıl üretimin yüzde 90'ının, sayısı 1000, 1500'e çıkan taşeron firmalar tarafından bölünerek üstlenildiği bir kaotik koordinasyonun hâkim olduğu Tuzla'ya düşünce, işçi ölümleri seri haline gelmiştir. Özetle mevcut öncelikleri, nitelikleri ve şekli ile büyüme ile seri ölümlü iş kazaları arasında açık bir bağ vardır. Büyüme hızına paralel olarak ölümlü iş kazaları artmıştır: 2005'de 5, 2006'da 10, 2007'de 13, 2008'de bugüne dek 13 işçi ölmüştür. Bu seneki ölümlerin biri, alanı Tuzla'nın 4, 5 misli büyüklükte olarak tahsis edilen, girişimcileri içinde Tuzla'da yatırımları olan tersaneciler de bulunan ve bu mayıs başında Danıştayca imar planı iptal edilen Yalova Tersaneler Bölgesi'nde, bir diğeri Pendik Askeri Tersanesi'nde gerçekleşmiştir. Bu konuda ilk sorumluluk İş Yasası'nın 77. maddesi gereğince "işyerinin güvenliğini sağlamakla" yükümlü ana işverendedir. Aynı zamanda, asıl işin (saç işleme, montaj, kaynak, taşlama, raspa vs.) bölünerek alt işverenlere (taşeronlara) devredilmesi, halen yürürlükte olan İş Yasası'nın 2. maddesine açıkça aykırıdır. Bu yasadışı durum bir yana, taşeronlaştırma ile iş kazaları arasında (mesela İSKİ'nin taşeronlarının iş kazası siciline bakarsak) açık bir bağ var. Parçalanmış üretim, işveren için maliyet düşürücü bir unsur ve sendikalaşma için müthiş bir sorun olduğu kadar; koordinasyonsuzluk, süreksizlik, yoğun güvencesiz işçi sirkülasyonu ve iş güvenliği sorumluluğu fiilen aktarılıp, kontrol mekanizmalarının yeterince kurulamaması yüzünden, iş kazalarını tetiklemektedir. Tuzla Tersaneleri'nde işçi ölümleri neden görünür oldu? • Ölümlü iş kazaları ne Tuzla Tersaneler Bölgesi'ne hastır, ne de mutlak ölüm sayılarına bakıldığında en çok ölüm gemi inşa sanayinde gerçekleşiyor. "Neden Tuzla çok öne çıkarılıyor? Günah keçisi ilan edildik!" diyen gemi inşa sanayicileri bu konuda haklı. Makina Mühendisleri Odası'nın Nisan 2008'de açıkladığı ve SSK verilerinin derlemesinden oluşan İş Sağlığı ve Güvenliği Raporu'nda 2006 yılında kayıtlara geçen ölümlü iş kazalarının yüzde 25'i inşaat sektöründe, yüzde 10'u nakliyat sektöründe, yüzde 31'i ise "bilinmeyen" kategorisindedir. Tuzla, bu "bilinmeyeler" kategorisinden nasıl sıyrılmıştır? Seri halini alan iş kazalarının bizatihi acı çarpıcılığı bu görünülürlüğü tek başına açıklamaya yetmiyor. Tuzla'da 2004'de yeni tersane alanları tahsisi patlamadan önce, üretim, işletme sayısı ve istihdam olarak neredeyse Türkiye'nin tüm gemi inşa sanayini içeriyordu. Tüm sektörün tek bir mekânda merkezileşmesi az görünen bir vaka. İnşaat sektörünün dağınıklığı, mutlak olarak bu sektörde daha fazla ölümlü iş kazası gerçekleşmesine rağmen aynı uyanıklığı ne yazık ki oluşturamıyor. İlk neden sektörün mekânsal merkeziliği ve de İstanbul'a yakınlığı. Zira ulusal basın genelinde, İstanbul'dan gelen haberlere bir "pozitif ayrımcılık" uygular. Aralarında bir hiyerarşiye gitmeden bu ilgi ile ilgili ikinci faktör, Tuzla'daki tersanecilerden üçünün ulusal ve yerel siyaset içerisinde olmasıdır. Tuzla'da, Meclis'de temsil edilen DTP, ÖDP ve DSP dışında tüm partilerden bir adet (parlamentoda veya Parti İl Temsilciliğinde) gemi inşa sanayicisi vardır. Tuzla'da bu anlamda "devlet" vardır fakat "yeni girişimci devlet" formuyla vardır. Bu da ilgiyi Tuzla'ya çekmektedir. Kamuoyunun ilgisini bölgedeki çalışma koşulları-na, iş kazalarına ve hak ihlallerine çekmesinde ise DİSK'e bağlı Limter-İş Sendikası'nın vazgeçmeyen çizgisi ve meslek örgütlerinden, diğer sendikalardan, öğrencilerden, bazı milletvekillerinden, basından aldığı destek de önemlidir. En son fakat daha zor tanımlanacak diğer bir faktör, Tuzla Tersaneler Bölgesi'nin taşınmasına dair söylentiler ve yeni tersane tahsisinde yaşanan patlamadır.

?u anda iptal edilmiş olan, 2006'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanan "İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda" Tuzla Tersaneler Bölgesi sanayi lejantından çıkartılmış, bu o zaman GİSBİR nezdinde büyük tepkiye yol açmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bir hafta önce yapılan buna benzer bir açıklama bu sefer basına yansıyan bir tepkiye yol açmadı.