20 Ocak 2008
'Hrant için, adalet için, 19 Ocak' ta, saat üçte, aynı yerde' sloganıyla toplanan on binlerce kişiye seslenen Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, adalet istedi. Rakel Dink'in konuşmasının tam metni şöyle: Sevgili kardeşlerim, Ne demişti eşim hayattayken "Önce gelin şu lirik yalnızlığımızı paylaşalım başta! Beni gömmeye değil yaşatmaya gelişinizin ilk töreni olacak bu. Bırakın ağlaşmayı... Yoklayın yüreklerinizi... Aranızdan ayrıldığını sandığınız yürek çırpıntılarımı orada duymuyor musunuz?" Bir yıl sonra onu yaşamak için yine buradayız. Burada, yani onun kanını suyla sabunla temizlemeye çalıştıkları kaldırımdayız. Bu kaldırım bu şekilde temizlenebilir mi, unutturulabilir mi, üstü örtülebilir mi kardeşlerim? Bu ancak ve ancak vicdanların oynamasıyla, kanları dökenlerin pişmanlık ve ikrar ve af dilemeleriyle mümkün olabilir. Yoksa Kelam'daki Habil'in kanının susmadığı gibi, dökülen hiçbir kan ve bu kaldırıma dökülen kan susmayacaktır. O kan bir yıldır hiç susmadı kardeşlerim. Çünkü kanın sesi ancak adaletle susar. İşte bugün sizler de adalet için buradasınız. Sessizliğinizde adalet çığlığı duyuluyor. Peki adalet nasıl yerini bulacak? Geçen bir yıl içinde adalet adına ne gördük? Katilimizin eline ülkenin bayrağını verip poster çektirenlere ülkemin adaleti ne yaptı? Sadece görüntüleri basına verenlere dava açtı. Stadyumlarda 'Hepimiz Ogün'üz' diye bağıranlara, katlinden sonra onu hain ilan eden devlet görevlilerine ne yaptı ülkemin adaleti? Telefonda "Tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı" diyen ve kimin öldüreceğini bilen Emniyetçilere ne yaptı ülkemin adaleti? Daha katil yakalanmadan silahın markasına kadar bilen jandarmalara ne yaptı ülkemin adaleti? Cinayet planları yapılan ocaklara ne yaptı ülkemin adaleti? Eşime haddini bildirmeye çalışan vali yardımcısı ve sözde yakınlarına ne yaptı ülkemin adaleti? Diyorlar ki '301'den kim hapse girmiş'. Ben de diyorum ki 'Keşke çutağımı yaşatsalardı da hapiste olsaydı'. Çünkü yaşatsalardı bugün gerçekten 301'den hapisteki üçüncü ayı olacaktı.
Gücün terörü Evet kardeşlerim, bugün adalet istediğimiz için buradayız. Daha kimler bıçaklandı, kaçırıldı ve daha kaç ölüm... Sayısı yok. Elbette acılı yüreklerin de sayısı yok. Ama kimler cesaret bulacak da onun dediği gibi terörün gücü ve gücün terörüne karşı gelecek. Kimler karşı gelecekler. Çutagımın dediği gibi: 'Uğruna ölünesi davaları, uğruna yaşanası davalara dönüştürmedikçe, belli ki bu tür vahşetler daha çok yaşanacak.' Bizi acılarda akraba ettiler. Maalesef yas da kardeşlik de bugün cesaret istiyor, ama asıl, yaşamak cesaret ister. Umut cesaret ister. Adalet cesaret ister. * * * * *
Habil'in bağıran kanıRakel Dink'in konuşmasında anlattığı 'Habil'in kanı' inanışı şöyle: Adem ve Havva'nın çocuklarından Kabil, Tanrı'ya buğday ve meyve adar. Çoban olan kardeşi Habil ise bir koyun kurban eder. Tanrı Kabil'in adağını reddederken, Habil'inkini kabul eder. Kabil ise buna çok kızar ve kıskançlık içinde Habil'i öldürür. Tanrı Kabil'e kardeşinin nerede olduğunu sorunca "Ben kardeşimin bekçisi miyim?" diye cevap verir. Tam bu sırada Habil'in kanı yerden bağırır. Bunu duyan Tanrı, Kabil'i lanetler ve durmadan yeryüzünü dolaşmaya mahkûm eder. Kabil'in Habil'i öldürmesi sadece yeryüzünün ilk cinayeti değil, aynı zamanda dökülen ilk kardeş kanıdır.