1936 Beyannamesiyle Ermeni Cem

-
Aa
+
a
a
a

TESEV'in "Anayasal Vatandaşlık ve Azınlık Raporu: Vakıflar Kanunu İzleme Projesi"nde 1936 Beyannamesi uygulamasıyla Ermeni Cemaati'ne ait 30'dan fazla gayrimenkul ve mülke devlet tarafından haksız yere el konduğu belirtiliyor.

TESEV'in daha sonra yayımlayacağı son raporda tam listesi yer alacak taşınmazlardan bazıları şöyle:

Gülbenkyan Selamet Hanı

8 Haziran 1953'te miras yolu ile Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı'na geçen, ancak 1984'te Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün (VGM) tek taraflı olarak açtığı davada 7. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından VGM'ye ait olduğuna hükmedilen, vakfın 1989'da açtığı karşı davada ise Yargıtay Hukuk Dairesi'nin 28 Ocak 1994 tarihli nihai kararı ile el konulan Eminönü'ndeki Gülbenkyan Selamet Hanı.

Gedikpaşa Ermeni Protestan İlkokulu

1859'da Sultan Abdülmecid'in fermanı ile Ermeni cemaatine verilen binada Ermeni Protestan Kilisesi ile birlikte faaliyet gösteren, Cumhuriyetin ilanından sonra İngiliz Hayır Cemiyeti'nden kiralanan bir dizi binada faaliyetini sürdüren, bu binaların Ermeni bir hayırsever tarafından 1940 yılında satın alınarak cemaate bağışlanması ile 1946 ve 1948 tarihlerinde Ermeni Protestan Kilisesi adına tapuda kaydedilen, ancak VGM'nin 1979'da açtığı davada YargıtayHukuk Dairesi'nin 16 Eylül 1980 tarihli nihai kararı ile tapu kaydı iptal edilerek İngiliz Hayır Cemiyeti'ne iadesine karar verilen, bu cemiyet artık Türkiye'de bulunmadığı gerekçesi ile Milli Emlak'a geçen Gedikpaşa Ermeni Protestan İlkokuluna ait gayrimenkuller (günümüzde okul binası yıktırılmıştır, arazi park olarak kullanılmaktadır).

Tuzla kampı 

Gedikpaşa Yetimhanesi'ndeki yetim çocuklar için yaz kampı inşa etmek üzere 1962 yılında özel şahıstan satın alınan ve Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı adına tapuda kayıt ettirilen, 1979 yılına kadar Hrant Dink dahil olmak üzere yaklaşık bin 500 öğrencinin yararlandığı, ancak VGM'nin 1979'da açtığı davada Yargıtay Hukuk Dairesi'nin 16 Ocak 1983 tarihli nihai kararı ile tapu kaydı iptal edilerek vakfın elinden alınarak ilk sahibine iade edilen Tuzla Kampı (daha sonra bir kaç kez el değiştiren arazide bulunan kamp binası günümüzde harabeye dönüşmüştür ve kullanılmamaktadır).

Katolik ve Süryani cemaatlerine ait mallar

Osmanlı Dönemi'nde varlıkları kabul edilmesine, Lozan Antlaşması'nda azınlık statü verilmelerine ve Tapu Kanunu'nun 3. maddesinde zikredilmelerine rağmen yasalar önünde tanınmayan Katolik ve Süryani cemaatlerine ait malların birçoğu, "tüzel kişilikleri olmadığı" ileri sürülerek zapt edilmiştir. Tapuda İstanbul Keldani Katolik Kilisesi Vakfı adına kayıtlı olan, 21 Ağustos 1975'te devlet tarafından özel bir şahıs adına tescil edilen, vakfın 1984'te açtığı iade davasında Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16 Mart 1989 tarihli kararında vakfın 1936'da beyanname vermemiş olduğu ve bu nedenle tüzel kişilik kazanmamış olduğu gerekçesiyle iade talebi reddedilen, Beyoğlu'ndaki bir adet taşınmaz (dava halen Danıştay 10. Daire Başkanlığı'nda temyiz aşamasındadır).

Rum yetimhanesi

1902'de Ortodoks Rum Patrikhanesi tarafından satın alınarak 1903 yılında Büyükada Rum Yetimhanesi Vakfı'na devredilen, 1929 yılında Cumhuriyet tapu kadastrosuna kayıt ettirilen, VGM'nin başvurusu üzerine 1997 yılında mahkeme tarafından tapu kaydı iptal edilerek denetimi VGM'ye verilmiş olan Büyükada'daki Rum Yetimhanesi binası. (Bu dava Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) intikal etti.)

Kanun tasarısı, 1936 Beyannamesi gerekçe gösterilerek haksız yere el konulan Gayrimüslim Cemaat Vakıfları'na ait bu malların iadesine dönük bir düzenleme getirmemektedir.