Dink ve Zirve Katliamlarında "

-
Aa
+
a
a
a
06 Aralık 2007, Perşembe
Erol Önderoğlu

Türkiye kamuoyu, farklı kimliklerden kişilere yönelik üç ay arayla gerçekleştirilengazeteci Hrant Dink ve Zirve Yayınevi katliamlarında, cinayet bağlantılarının çözülmesi açısından son derece önemli olan kamera kayıtlarının yokluğunu tartışıyor.

Dink cinayetinin işlendiği 19 Ocak günü ve hemen öncesine ait, Sebat Apartmanı’na 20 metre uzaklıktaki Akbank Şubesi’ne ait kamera kayıtlarının incelenmesi, ancak Dink avukatlarının girişimleri sonucu düşünülmüştü.

18 Nisan’da Zirve Yayınevi katliamının işlendiği Ağbaba Apartmanı'nın üçüncü katından atlayarak ağır yaralanan, cinayetlerin en önemli zanlılarından Emre Günaydın, kaldırıldığı İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ndeki odada 24 saat çifte kamerayla izlendi.

Ancak, şimdi de Günaydın’ı kimlerin ziyaret ettiği sorusunun, kamera kayıtlarının değiştirildiği gerekçesiyle yanıtsız kaldığı konuşuluyor.

Hrant Dink’in ailesi, katil zanlısı 0.S.’yi, saat 15:00 sıralarında işlenen cinayetin ardından medyanın yayımladığı esnafa ait güvenlik kamera kayıtlarından teşhis ederken, Akbank ATM kamerasında cinayetten bir gün önceki ve cinayet günü öğleden sonraki kayıtlar olduğu halde cinayet sabahının kaydı bulunamadı.

Oysa kayıtlar incelenebilseydi, cinayetin işlendiği Sebat Apartmanı’na yakın bir yerde bulunan, cinayetten bir süre önce bir inşaate girip çıkan kuşkulu kişilerle ilgili bilgi sahibi olmak mümkün olabilecekti.

Müdahil avukatlar, Emniyet bunu düşünmeyince kameraların incelenmesi talebinde bulundular. Ancak inceleme başlatılması düşünüldüğünde inşaat çoktan tamamlanmıştı. 

Zirve Yayınevi katliamında beş kişinin üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle diğer ikisinin tutuksuz yargılandığı dava açıldığında da, kamera kayıtlarının önemli bölümünün eksik olduğu anlaşılıyor.

Avukatların dava dosyasında yaptıkları incelemelere göre; Malatya Cumhuriyet Savcılığı hastanedeki kameraların ses kaydı özelliği olmadığı için değiştirilmesini istedi.

Cinayetten on gün sonra hastaneye giden güvenlik görevlileri bu kameraları söktürerek yerine ses kaydı özelliği olan kameraları taktırdı. “Teknik nedenlerle on günlük kayıtları kopyalayamadıkları” yönünde tutanak tutan görevliler kayıtları imha etti.

Üstelik bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın, tedavi gördüğü hastane odasında çekilen kamera kayıtlarıyla ilgili Savcılığın görevlendirdiği Üsteğmen H.İ’nin de şaibeli olduğundan söz ediliyor.

Zanlı Günaydın’ın hastanedeki kamera kayıtlarının silindiği haberleri üzerine açıklama yapan Malatya Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, “Kayıtlar silinmiş değil, hepsini Adliye’ye teslim ettik” dedi.

Kahya, “Görüntüler duruyor ancak görüntülerde ses yok” derken Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı’na, görüntülerin “mevcut teknik imkanlarla media formatına kopyalanamadığından kayıtların bulunduğu sabit sürücüler içindeki görüntülerin imha edildiğini bildirdi.

10 günlük görüntüler teknik nedenlerle imha edilirken cinayetlerden sonra Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Başkanlığı’na 25 Mayıs’ta gönderilen bir ihbar mektubunda, Üsteğmen H. İ.'nin cinayetin azmettiricileri arasında yer aldığı iddia ediliyordu.

Mektupta, “Emre Günaydın’ı azmettiren ve yönlendiren komutanımız M.Ü’in yönlendirmesiyle İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi R.B.’tır (Polat). Balat, yaklaşık 4-5 aydır komutanımız M.Ü.’le birlikte çalışmaktaydı. Balat ile irtibata geçen ilk kişi üniversite karakol komutanı H.İ’dir. Daha sonra Alay Komutanımız ile irtibarı ise Şeyhmuz kod adlı uzman çavuş M.Ç sağlamaktadır. Özellikle olay öncesinde ve sonrasında bu çalışmalar yoğunluk kazanmaktadır” deniyordu. (EÖ)