4 Eylül 2007
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Batı’da son günlerde sürekli İslam düşmanlığının ve İslam karşıtı tutumların, çeşitli yayın organlarında, siyasi ve bürokratik açıklamalarda, dini içerikli konuşmalarda işlendiği ve yer aldığının gözlemlendiği, maalesef bu tür tutumların ivme kazanarak devam ettiği” belirtildi.
Diyanet, Müslümanların basın ve ifade özgürlüğüne yönelik tutumlarını test amacıyla değil, Batı dünyasındaki İslamofobia’yı yaymak amacıyla yapıldığı belirtilen yayınlara karşı şu açıklamayı yaptı:İKİ DÜNYA ARASINDA GERİLİM“Maalesef İslami değerlere karşı tahkir ve aşağılama hususunda gelinen nokta ‘basın ve ifade özgürlüğü’ alanında iki dünya arasında yaşanılan bir kavram kargaşası değil, bunun çok ötesinde bir durumdur. Karşılıklı gerilim, kin ve nefrete sebebiyet veren bu tür saldırı ve hakaretler, insan zihninde berrak çağırışımlara sahip olan özgürlükler kullanılarak meşru hale getirilemez. Bugün dünya kamuoyu, basın ve ifade özgürlüğü ile dinlerin kutsallarına hakaret arasındaki sınırları belirleyecek ve kesiştiği noktaları ıslah edecek uluslararası hukuki geçerliliği ve müeyyidesi söz konusu olabilecek bir düzenlemeye ve sözleşmeye muhtaç gözükmektedir.YASALAŞMASI ELZEM“Bu minval üzere, İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) girişimleriyle Mart 2007 tarihinde BM İnsan Hakları Komisyonu’nda kabul edilen ve ‘herhangi bir din veya mensuplarına karşı hakaret, kin ve şiddet içeren ırkçı ve yabancı düşmanı fikirlerin yayılmasının yasaklanması için kararlı adımlar atma’ çağrısının yapıldığı tasarının bir an önce uluslararası hukuki boyut kazanmasının ve yasalaşmasının elzem olduğunu ifade etmek istiyoruz.”MÜSLÜMANLARA ‘İTİDAL’ ÇAĞRISIDiyanet İşleri Başkanlığı açıklamasında, Müslümanlara da başka inançlara saygı çerçevesinde “tavırlarını karşı tahkire ve şiddete mahal vermeksizin, vakar ve itidal ilkeleri çerçevesinde göstermeleri” çağrısında bulundu.