Türkiye dindarlaşıyor mu?

-
Aa
+
a
a
a

25 Eylül 2007Milliyet Gazetesi

Sahur davulları gümbürdemeye başladı önceki gece...Ramazanınız mübarek olsun!ANAR'ın 2004 araştırmasına göre Türk halkının yüzde 64'ü oruç tutuyor, yüzde 21'i tutmuyor. "Ara sıra tutarım" diyen de yüzde 11'lik bir kesim var.Bu oranlar, diyelim 1960'lı yıllarda ne kadardı bilmiyoruz. Bilsek, Türk halkının dini vecibelerini yerine getirmekte eskiye göre daha mı hassas, daha mı gevşek olduğunu anlayabilirdik.Şu var ki, yaşı Cumhuriyet'in kuruluş dönemlerini anımsamaya yetenler, toplumda dinin etkisinin eskiye kıyasla ciddi ölçüde arttığını söylüyorlar.Bu teşhis, daha çok gözleme dayalı:Yollarda, ekranlarda eskisinden daha fazla örtülü kadın var.Ülkeyi, dini jargon kullanan bir hükümet yönetiyor.Ramazanda medyanın yayın içeriği, reklamlar vs. anında değişiyor. Oruç tutmayanlara saldırı haberleri başlıyor.Büyük holdingler "Ramazan geldi" diye davet vermiyor.Cep telefonlarına ramazan kutlama mesajı yağıyor.Ders kitaplarında Pinokyo o burunla -her nasılsa- secde ediyor, "abdestin tansiyonu normalleştirdiği" gibi hurafeler yayılıyor.Uyuşturucuyla mücadele kampanyası başlatılırken Diyanet yetkilisi, "Bunlar dinden uzaklaştığımız için oldu" diyor. Başbakan'ın eşi çare olarak "manevi değerlere sahip çıkmayı" öneriyor.Dinin etki alanı genişliyor.***Şimdi madalyonu tersine çevirelim:Elimde TESEV'in 2000 yılında yaptığı "Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset" araştırması var."Oruç tutar mısınız?" sorusuna "Evet, her gün" diyenlerin oranı yüzde 91...4 yıl arayla yapılan bu iki araştırmayı karşılaştırınca, AKP iktidara geldikten sonra, oruç tutanların oranında çok ciddi bir düşme olduğu, neredeyse 3 kişiden 1'inin oruçtan soğuduğu çıkıyor ortaya...İktidarla itikat arasında bir ilişki mi var?Belki.Belki de asıl artan, dindarlaşma değil, dinin görünürlüğü...Kente gelen kitlelerle başörtünün türbana dönüşmesi... Partilerin, sendikaların etkisinin kırıldığı bir iklimde dini cemaatlerin naçar kitlelere kol kanat germesi, kimi belediyelerin ibadeti iaşe ile ödüllendirmesi...ABD imzalı "Haçlı zinniyeti"nin de katkısıyla İslamın yoksul dünyanın yegâne direniş mevzii olarak belirmesi...Rüyalardan giysilere, ihanetten siyasete kadar her konunun din referansıyla tartışılır hale gelmesi, dinin medyatikleşmesi...Bunlar dini, gündelik hayatımızın vazgeçilmezleri arasına soktu.***Evet, toplumda dini söylem, dini simgeler, dini figürler çoğalıyor; ancak bunun o eski bildiğimiz din olduğu da su götürür.Çünkü TV'de din âlimi kılıklı adamlara "Hocam, makyajla namaz kılmak caiz midir?" türünden sorular sorulduğunu görüyoruz.Kadını erkeğin gözünden saklama amaçlı örtü, moda defilelerine konu oluyor."İslamcı feminist"ler, cemaat içinde kadının rolünü sorguluyor.Bazı aklı başında din adamları dinin piyasa tarafından teslim alındığından yakınıyor.Demem o ki, din hayatımızı dönüştürürken kendisi de dönüşüyor; başkalaşıyor.Hem paniklememek hem de yanlış sonuçlar doğuracak politikalara meyletmemek için bu süreci doğru okumak zorundayız.Sorun, toplumun dindarlaşmasında değil, İslamın siyasallaşmasındadır.[email protected]