8 Şubat 2007Emine Özcan
Bianet iklim değişikliği konusunda yıllardır çalışan,yürütmeyi harekete geçirip kamuoyunu bu konuda bilinçlendirmeyi amaçlayan bilim insanları; İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi (UUBF) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu ve Prof. Dr. Selahattin İncecik'e "İklim Değişikliği Ulusal Bildirimi" raporunu sordu.Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler hazırladıkları "İklim Değişikliği Ulusal Bildirimi" raporuna dayanarak kamuoyunu "duyarlı ve sorumlu olmaya" davet etmişlerdi İlgili Bakanlıklar gerek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Raporu'nu hazırlayan dünya çapındaki 600'dan fazla bilim insanı arasında olan, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'ne (IPCC) 2005'te katılan İncecik'e, gerek Kadıoğlıu'na danışmadığı gibi, Kadıoğlu'nun verdiği bilgiye göre meteoroloji mühendisi hiçbir bilim insanından görüş almamış. Bilim insanlarına göre hükümetin tavrı günübirlik çözümlere yönelik ve bilimsellikten uzak.Kadıoğlu: Meteoroloji mühendislerine danışılmadı Prof Dr. Kadıoğlu rapor konusunda ne kendisine ne de çalıştığı bölümdeki bilim insanlarına danışıldığını söyledi ve "Raporları ne gördüm ne haberim var. Yıllarımı bu işe vermiş biri olarak konuyla ilgili meteoroloji mühendislerine danışılmasını isterdim" dedi."Peki bu tarz bilimsel veri ve danışmanlık gerektiren çalışmalarda kimlere başvuruluyor?" sorusuna Kadıoğlu'nun cevabı şöyle:"Bir konu popülerleştiğinde uzmanları çoğalır zaten. Politikacıların çevresinde olan, politikacılarla kişisel ilişki kuran, 'satışı', hitabeti güçlü olan, sorun çıkarmayan kişilere başvuruluyor. Böylesi çevrelerin işine gelmeyen doğruları söylediğinizde size başvurulmaz. Kenarda kalırsınız. Yöneticilere her şeyin yolunda olduğunu, bir problem olmadığını söylediğinizde daha çok sevilirsiniz. Bilimsel gerçeklikle çelişen durumlara göz yuman kişilere danışılıyor."Yöneticilerin böyle danışmanlara sahip olmasının yaratacağı duruma ilişkin Kadıoğlu "Bilimsel potansiyel kullanılmıyor. Yanlış politikalar devreye giriyor. Zaten iklim değişikliğinin yakından ilintili olduğu meteoroloji alanında uzmanlara danışılmadan rapor hazırlanıyorsa, icraatta samimi olmadıkları ortaya çıkıyor" dedi."Mücadele ediyormuş izlenimi yaratmaya çalışıyorlar" Bilimselliği şüpheli olan bu raporun ne anlama geldiğini sorduğumuz Kadıoğlu "Rapor durum tespitine yönelikse zaten anlamı yok. Bakan düdüklü tencereyle yemek yapmayı öneriyorsa raporun amacı çalışıyormuş gibi görünmektir" dedi.Kadıoğlu'na göre Pepe'nin "Sorumluluk Ayşe Teyze'de" gibi demeçlerinin devlet raporuna yakışmayacak seviyeyi yansıttığı düşüncesinde.Bakan'ın devletin yapacağı somut çalışmaların ve politikaların neler olduğunu açıklaması gerektiğini söyleyen Kadıoğlu "Ama raporda bu yok. Maalesef etkin çözüm iyi niyetle değil, bilgiyle olur" dedi."Ulusal iklim değişikliği" olmaz, iklim değişikliği küresel Kadıoğlu'nun kuraklıkla ve küresel ısınmayla mücadele konulu Bakanlar toplantısında dikkat çektiği bazı noktalar şöyle:* Bakan "yağış az ama kuraklık yok" diye açıklama yapıyor. Bakanın danışmanının meteoroloji bilgisinden şüpheliyim. Kuraklık zaten yağış azlığıyla başlar. Kuraklığı tek bir parametreye göre açıklamaya çalışmak yanlıştır. Türkiye' mevzuatında kuraklık umumi afet olarak bile sayılmıyor. Oysa dünyada bir numaralı afet kuraklıktır. * "Barajlarda su az ama kuraklık olmayacak korkmayın" açıklamaları çelişkili açıklamalar. Su azalıyorsa kuraklık olur. Üstelik bu durumdan korkmamız ve ona göre önlem almamız gerekir. * O toplantıda neden sadece çevre, tarım ve enerji yetkilileri var? Dışişlerinden yetkili olmaması büyük eksiklik. "Ulusal iklim değişikliği" olmaz. İklim değişikliği küreseldir. Dış çevre politikamız neden yok?Bilgiler kamuoyundan saklanıyor Raporun ve oluşturulacak programların günübirlik çözümlere yönelik olduğunu savunan Kadıoğlu'nun değerlendirmesi şöyle:"Kamuoyundan bilgi saklanıyor. Risk yönetimi yaklaşımı yok. Kriz çıkana kadar bekleniliyor. Bakanlara akıl verenlerin yanlış yönlendirdiği çok açık. Kullanılan dil de bunu doğruluyor. İklim değişikliği kurguymuş, kehanetmiş gibi yaklaşılıyor ve kamuoyu bu açıklamalar doğrultusunda inanmıyor, uzun vadeye yayıldığı için ciddiye almıyor."Kadıoğlu'na göre bütün bunların nedeni devlet düzeyinde yapılan çalışmaların bilimsel olmaması, bilgiye önem verilmemesi. Bütün bunlara rağmen Pepe'nin Kyoto Protokolü'ne taraf olacaklarını açıklamasının, yenilenebilir enerjinin en azından söylemde var olmasının ve sulamayla ilgili Tarım Bakanı'nın çiftçiye kredi verileceğini duyurmasının önemli gelişmeler olduğunu ifade ediyor Kadıoğlu.İncecik: Kyoto Protokolü zarara sokmaz Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Raporu'nu hazırlayan dünya çapındaki bilim insanlarından biri olan İncecik'in de görüşüne başvurulmamış. İncecik CNN Türk televizyonunda Çevre Bakanı Pepe ile iklim değişikliği konusunda bir programa katıldığını, o programda bakanın kesinlikle Kyoto'ya taraf olunamayacağını açıkladığını söyledi.İncecik "Ancak Protokole taraf olunduğunda ve olunmadığında hangi durumlarla karşılaşılacağını aktarıp bir an evvel taraf olmak gerektiği söyledim. Sonra da fikrinin değiştiğini iki bakanla yaptığı toplantıda öğrendim" dedi ve yine de bu durumun kendisine danışıldığı anlamına gelmediğini söyledi.Türkiye'nin bu protokole "evet" demesinin önemli olduğunun altını çizen İncecik "Tabii ki her taraf olan ülke gibi Türkiye'ye yaptırımları olacak. Ama ileride faturasını ödememek için bir an önce taraf olmak durumundayız" dedi.İncecik'in dikkat çektiği başka bir nokta Kyoto Protokolü'nün sanıldığının aksine Türkiye'yi ekonomik anlamda zarara uğratmayacağı oldu:"Protokole göre 1990 yılı referans alınıyor ve emisyonun yüzde 5,3'e düşürülmesi gerekiliyor. Ama bu ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Örneğin Norveç ve İzlanda emisyonlarını artırma izni aldılar. Rusya referans yılını değiştirdi. Türkiye de iyi bir müzakere ile en az zararla taraf olabilir."Üniversite ve STK'lerden uzman heyet oluşturulmalı Kyoto Protokolü'yle 5 milyar avroluk bir sektör oluştuğunu kaydeden İncecik bu sektörün büyüyerek gelişeceğini söyledi.İncecik'in önerisi şöyle:"Sadece üç bakanlık değil, ekonomi, eğitim gibi diğer bakanlıklar da konuyla ilgilenmeli. Başbakanlığa başlı çalışacak üniversite ve STK'lerden uzman heyet oluşturulmalı. Artık Türkiye laftan çok eylem üretmeli." (EZÖ/TK)