18 Ağustos 2006Radikal GazetesiCondoleezza Rice
Son bir aydır ABD, Hizbullah ve destekçilerinin Lübnan ve İsrail halklarına dayattığı şiddeti sona erdirmek için elinden geleni yaptı. Aynı zamanda, gerçekten etkili bir ateşkesin bu savaşı yaratan statükoda kalıcı bir değişime kapı açması gerektiğinde de ısrarcı olduk. Geçen cuma bu hedefe yönelik önemli bir adım atarak BM'de 1701 sayılı karar tasarısını kabul ettik. Şimdi zor, kritik önemde bir görev başlıyor, yani kararın uygulanması.
Kararın temel unsurları Vardığımız anlaşmanın üç temel unsuru var. Birincisi, çatışmaların tamamen sona erdirilmesini öngörüyor. Yanı sıra kaçırılan İsrailli askerlerin koşulsuz serbest bırakılmasında ısrarcı olduk. Hizbullah İsrail'e yönelik saldırılarını derhal sona erdirmek zorunda; İsrail de, egemen bir devletin kendini müdafaa hakkı saklı kalmak kaydıyla, Lübnan'daki askeri operasyonlarını durdurmalı. Bu anlaşma, İsrail ve Lübnan hükümetlerinin de koşullarını kabul etmesiyle, geçen pazartesi günü yürürlüğe girdi. İkincisi, bu karar demokratik Lübnan hükümetinin egemen otoritesini genişletmesine katkıda bulunacak. Uluslararası toplum, hükümetin onayı olmaksızın Lübnan'a götürülen bütün silahlara ambargo uyguluyor. Lübnan'daki mevcut BM gücü UNIFIL'in sayısını da artırıyoruz. Yeni UNIFIL'in sağlam bir konumu, daha iyi donanımı ve 15 bine yakın askeri olacak; yani bugünkü gücü yedi katına çıkacak. Bu yeni uluslararası güçle birlikte, Lübnan ordusu da, Lübnan halkını korumak ve Hizbullah benzeri silahlı grupların bölgeyi istikrarsızlaştırmasının önüne geçmek için ülkenin güneyine konuşlanacak. Bu konuşlanma gerçekleşirken, İsrail 'Mavi Hat'tın gerisine çekilecek ve kalıcı bir ateşkes sağlanacak. Son olarak bu karar kalıcı bir barışı sağlayacak siyasi ilkeleri de açıkça ortaya koyuyor: Lübnan'da egemen Lübnan hükümeti dışında yabancı güç, silah ve otorite olmaması. Bu ilkeler, on yıllardır defaten teyit edilmiş olan, fakat hiçbir zaman uygulanmayan uluslararası bir konsensüsü temsil ediyor. Şimdi ilk kez uluslararası toplum, Lübnan hükümetinin bu ilkeleri hayata geçirmesine (bölgede faaliyet gösteren bütün milislerin silahsızlandırılması da dahil) yardımcı olmak için ağırlığını tam olarak koymuş durumda. 1701 sayılı kararın uygulanması sadece Lübnan ve İsrail'in yararına değil; bunun önemli bölgesel etkileri de var. Basitçe söylersek: Bu, Ortadoğu'da ılımlı akımlara ve demokrasiye inanan herkes için bir zafer, bu ilkeleri şiddet yoluyla ortadan kaldırmayı isteyenler (bilhassa da Suriye ve İran) içinse bir yenilgi anlamına geliyor. Bütün dünya bir aydır barış için çabalarken, Suriye ve İran rejimleri Hizbullah'ın başlattığı savaşı uzatıp yaymaya gayret etti. Şimdi uluslararası toplum kalıcı barışın koşullarının (tam bağımsızlık, tam egemenlik, etkin demokrasi ve tekrar silahlanıp toplanma imkânına daha az sahip olan, zayıflamış bir Hizbullah) sağlanması konusunda Lübnan hükümetine yardım ediyor. Bir kez uygulandığında, bu Suriye ve İran rejimleri için stratejik bir geri adım olur. Geçen hafta vardığımız anlaşma iyi bir ilk adım, fakat yine de sadece bir ilk adım. Bunun kalıcı bir ateşkese yol açacağını umsak da, kimse tüm şiddet eylemlerinin bir çırpıda sona ermesini beklemesin. Kırılgan bir ateşkes bu ve bütün taraflar ateşkesi güçlendirmek için çalışmalı. Yürüttüğümüz diplomasi bir savaşın sona erdirilmesine yardımcı oldu. Şimdi barışı garanti altına almak gibi uzun, zorlu bir görevle karşı karşıyayız. Önümüzde duran en büyük zorluk, Lübnan içinde yerlerinden olmuş yüz binlerce insanın evlerine dönmesini ve hayatlarını tekrar inşa etmelerini sağlamak. Bu yeniden inşa çabasının başını Lübnan hükümeti çekecektir, fakat bütün dünyanın da cömertliğini esirgememesi gerekiyor. Kendi payımıza ABD olarak Lübnan halkına yardım çabalarına katkıda bulunuyoruz ve ülkelerini yeniden inşa ederken Lübnan halkına elimizden gelen desteği sunacağız. Bir ilk adım olarak acil insani yardım miktarımızı 50 milyon dolara çıkardık. Barışın kazanımlarını sağlama almak için Lübnan halkı bu ihtilaftan daha fazla imkânla ve daha müreffeh çıkmalı.
Yeterince acı çekildi Hizbullah'ın zafer iddiasında olduğunu duyuyoruz. Fakat Lübnan'da ve bölge çapında başkaları Hizbullah'ın aşırılığının gerçekte neyi başardığını kendilerine soruyor: yerinden yurdundan olmuş yüz binlerce insan. Yok edilen evler ve altyapı. Kaybedilen yüzlerce masum hayat. Lübnan, İsrail ve bütün Ortadoğu'daki masum insanlar aşırılıkçılardan dolayı yeterince acı çekti. Eski şiddet örneklerini aşmanın ve adil, kalıcı ve kapsamlı bir barış sağlamanın vakti geldi. Bizim hedefimiz bu, ve şimdi buna ulaşmak için gereken adımları atıyoruz. Arzulu bir politika yürütüyoruz, evet, ve başarıya ulaşmak zor. Fakat doğru olan bu. Gerçekçi olan bu. Ve sonunda daha umutlu bir geleceğe ulaşmanın yegâne etkili yolu da bu. (ABD Dışişleri Bakanı, 16 Ağustos 2006)