Bu bir direniş, arabuluculara yer yok

Dünya Basınından
-
Aa
+
a
a
a

29 Haziran 2006Abdulbari Atwan*

Arap hükümetleri, yabancılardan önce davranıp askerin derhal serbest bırakılması talebinde bulunmak için adeta yarış içerisine girdi. Sanki bu asker Filistin topraklarında yolunu kaybetmiş masum bir çocukmuş gibi....

Askerin serbest bırakılmasını isteyenler, askerin İsrail tankı içinde bulunduğunu, Refah kentini basma ve onlarca evladını öldürme hazırlığı içinde olduğunu unutuyorlar. Yani bu asker çocuklara tatlı ve hediyeler dağıtan insani bir görev için bulunmuyor Filistin’de.İsrail güçleri daha iki gün önce aynı kenti basmış ve Hamas hareketinden olduğunu söyledikleri 2 Filistinli’yi kaçırmışlardı. Bizler, hiçbir Batılı hükümetten gündüz vakti işlenen bu resmi İsrail korsanlığına yönelik tek bir protesto duymadık. İsrail Hamaslı bakanı tutukladıGüvenlik heyetini İsrail hükümetini temsilen ve İsrail işgali tehdidi taşıyarak Gazze’ye gönderen Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in, arkadaşı Ehud Olmert’in, önce Gazze sahilinde ve iki gün sonra da Han Yunus’ta işlediği ve şehitler arasında 4 çocuğun da bulunduğu İsrail katliamlarını kınadığını duymadık.Peki İsrail, tekrar işgal ederse Gazze’nin evlatları ne kaybedecek? Zaten maaşlarının ödenmemesi sebebiyle açlık, tarım ürünleri ve el emeklerine kapıların kapatılması, günlük İsrail suikastleri sebebiyle işsizlikle mücadele ediyorlar. Yeniden işgal sadece eşyaların isimlerini değiştirecek ve adı iktidar olan yalana nokta koyacak. Bu yalan Filistin halkından önce bütün dünyayı aldatırken ve yarı devletin kurulduğu, devlet başkanı, başbakan ve bakanlıkların bulunduğu izlenimi verirken aslında yaşanan, iğrenç bir işgal ve 1 buçuk milyon Filistinli için İbrani devleti ve istihbaratı kontrolünde hakaretin her türlüsüyle karşılaştıkları büyük bir zindandan başka bir şey değildi.Mısır hükümeti iki yıl önceki bir eylemde öldürülen İsrail askerinin başının teslim edilmesi için direniş nezdinde arabuluculuk yapmış ve bu yüce görev için General Ömer Süleyman Gazze’ye gelmişti. Peki sonrasında ne oldu? Direniş grubunun bütün üyelerine suikast düzenlendi ve İsrail buldozerleri tarafından yine Refah kentinde 200’den fazla ev yerle bir edildi.Refah kontrol noktasında İsrail güçlerini hedef alan eylem, bütün ölçülerde karakteristik bir özellik taşıyor; hazırlık ve uygulama alanındaki titizliği gözler önüne seriyor. Bu eylem direniş gruplarının dahiliğinin ve hedeflerine kolaylıkla ulaşma gücünü ortaya koyuyor. İsrail güçleri modern tanklar, keşif uçakları ve helikopterleriyle karada ürkütücü askeri üstünlüğe sahip. Bu yüzden direniş grubu cin gibi yer altından çıkıp İsrail’e maddi ve manevi büyük kayıplar verdirdi.Eylemi gerçekleştirenlerin Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas ile Başbakan İsmail Haniye arasında varılmak üzere olan ulusal diyalogu ve anlaşmayı ateşe vermek istedikleri doğru değil. Eylemi hayata geçirmekte kullandıkları tüneli ise diyalog düşüncesi olgunlaşmadan ve Abbas’ın referanduma gitme tehditlerinden önce kazmışlardı. Eyleme Halkçı Direniş Komisyonları ve İslam ordusunun yanı sıra Hamas’ın askeri kanadı İzzedin Kassam Tugayları da katıldı. Bu durum Oslo Anlaşmaları zemini üzerine kurulu siyasi çalışmalara girmeye karşı çıkan ve Hamas içinde İbrani devletinin ve onunla imzalanan barış anlaşmalarının tanınması yönündeki değişmezlerine tutunan aşırı kanadın başarısızlığının açık kanıtıdır. İsrail Türkiye’den destek istedi ABD ve Avrupa’nın işlediği en büyük hatalar, Hamas hükümetine yardımların kesilmesini, Araplar arasında ve uluslararası alanda tecrit edilmesini isteyen İsrail bakış açısını kabul etmeleri, Filistin halkını özgür ve nezih demokratik tercihinden dolayı cezalandırması bir yana Hamas içindeki, seçimlere katılma, ateşkese bağlılık ve şehitlik(intihar) eylemlerine son verilmesinde ısrar eden ılımlı kanadı zayıflatmaya çalışmaları.Filistin halkı açlığa uyum sağladı ve periyodik şekilde maaşlar konusunu unutmaya, dayatılan ablukayla birlikte yaşamaya başladı. Bu yüzden abluka aksi sonuçlar vermeye başladı. Hamas hükümetini düşürmek, Abbas’ın ve partisinin yönetimini güçlendirmek yerine Filistin halkı bu hükümet etrafında daha fazla kenetlendi. Çünkü bu halk kurbanın ve zayıfın yanında durdu daima. Batı’nın anlamakta zorlandığı konu bu.Olmert tehditlerini sürdürecek, Gazze sınırına tank ve zırhlı araçlarını yığmayı sürdürecek. Yine Arap aracılığı da sürecek ancak Filistinli, Arap simsarların tuzağına iki kez düşmez. Hali hazırdaki krizin idaresi öncekilerden farklı gözüküyor. İsrailli askeri esir alan grup, İsrail zindanlarındaki bütün kadın ve çocuklar serbest bırakılmadan asker hakkında bilgi vermeyi reddediyor. Askerin esir alınmasının işgali geçersiz kıldığı ve sayıları on binleri bulan Filistinli esirler konusunu gündeme taşıyarak Arap ve dünya kamuoyunu İsrail’e karşı kanalize etmeleri için direniş hareketlerine daha fazla zaman verdi. Lübnan Hizbullahı da, Lübnan’da öldürülen İsrailli askerlerin cesetleri karşılığı 500 Lübnanlı ve Arap tutukluyu serbest bıraktırmıştı. Benzeri bir esir değişimini seksenlerin başında Filistin Halkçı Cephe yapmıştı.Gazze’nin işgali bu esir askerin hayatını kurtaramayabilir hatta tersi şekilde sonuçlanabilir. Yani esir ve başka İsrail askerleri de öldürülebilir. Zira direnişçiler zırhlı araçlara karşı kullanılacak füzelere sahipler ve önceki işgallerde yaşandığı gibi tanklar için büyük mayınlar yerleştirmiş olmaları uzak ihtimal değil.Tankların Gazze’yi basması durumunda masum canların şehit düşeceğini çok iyi biliyor ve bu durum karşısında hüzünleniyor, üzülüyoruz ancak hayır şerrin bağrından gelir. Gazze sahilindeki kız çocuğunun çığlığına sessiz kalıp harekete geçmeyen Arap liderleri, orduları ve tepki olarak tek bir gösteri dahi yapmayan halkları, belki harekete geçer, tıpkı esir İsrail askerine gösterdikleri gibi Gazze’nin esirlerine de sevgi beslerler. *Londra’da yayımlanan KudsülArabi gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni, 27 Haziran 2006 Arapça’dan çeviri: Halil Çelik

http://www.ntvmsnbc.com/news/378236.asp