Merhaba kâinat!..
Şimdi meseleye serinkanlılıkla bir bakalım:
Karşı karşıya olduğumuz iki temel mesele var:
1) Her an bir atom savaşı çıkabilir ve yeryüzündeki canlıların büyük bir bölümü – tabii hamamböcekleri ve bakteriler hariç – sonsuza kadar yok olabilir.
2) Oldukça yakın bir zaman içinde dünya dünya üzerindeki canlıların büyük bir kısmını ayakta tutamayacak kadar büyük bir yıkıma mâruz kalabilir.
İkinci konuyu şimdilik unutalım – 5-10 yıl daha vaktimiz var.
Birinci konu ise âcil sayılabilir: Kendisine yöneltilen korkunç tehditlere karşı Amerika (ve kankası İngiltere) Irak’a iki ya da üç hafta içinde savaş açmak üzere.
Bu savaşta atom bombası atmaları da ihtimal dahilinde – hatta pek mümkün. Zira, son geliştirilen ‘savunma’ doktrinlerinde hem her iki ülke de "en kötü silâhlara sahip en kötü liderler"e tedbiran vurma kararı aldılar bile.
Bir önceki Başkan Clinton, Oval Ofis’te bir elinde kalın Havana purosunu tutarken, öbür eliyle de B-61 Modifikasyonu denen küçük harika bombayı yapıyordu. Bu 61/11 Bombası, Hiroşima’da patlayanın % 3’ü kadar bir şey. Ama karamürsel sepeti sanmayın: Çok sert bir kabuğu var – vurdu mu, yeri deliyor, yerin dibinde, sığınakların içinde patlıyor. Bir de atması kolay. B-52 ve F-15 Kartal’ları tarafından “pıt" diye bırakılıveriyor göklerden ve işin hoş tarafı, pilotların hedefi son dakikaya kadar denetlemeleri olanağı var. Dolayısıyla, roketle gönderilmesinde olduğu gibi şaşırıp yanlış ülkeyi, meselâ komşudaki müttefiki vurma ihtimali yok denecek kadar az. Düşman ülkedeki düşman insanlarını öldürüyor bomba.
Şimdi, Irak cevap vermezse mesele yok. Ama, kıyıda köşede kalmış bir silâh sallarsa, İsrail de elindeki mini nük’lerden birkaçını sallayacağını açıkladı. Ya Irak’tan birşey çıkmaz da bütün bunlara kızan bir terorist, bir çanta bomba falan sallarsa, ondan sonrası biraz karışabilir.
Atom bombalarının baş denetçisi IAEA, herşeyi araştırdıktan sonra, Irak’ta bomba filân bulamadığını açıkladı. Irak’ın açklamalarında bir yalana rastlamadığını söyledi. Amerika ise “açıklamalar yalan, Saddam kötü, istilâ yakın” demeye getirdi. Meseleyi barışçı ve diplomatik yollarla değil savaşla çözebiliriz ancak demeye de getiriyor.
Atom bombalarının baş denetçisi IAEA Kuzey Kore’den kovuldu. Bu ülkede nükleer tesis var, nükleer bomba yapabileceğini ve bunları atacak roketlere sahip olduğunu herkes biliyor. Yapar ve atarsa dünya için çok kötü olacağını da. Zaten ülkenin “kötü lideri” var. Ülke, nükleer bomba yapacağını, yasak tanımadığını alenen açıkladı. IAEA “gizli atom bombası planlarını yapma” diyor zaten. Zaten Amerika bu ülkeyi “Şer mihveri” içine de çoktan sokmuştu. Ve aynı Amerika, bu çok tehlikeli ülke ile çok tehlikeli lideri karşısında, meseleyi savaş, istilâ ile değil, barışla ve diplomasiyle çözmek istediğini söylüyor.
Türkiye ise bu atom savaşı tehlikesi ile, Bomba 61/11 ile vb. çok ilgilenmiyor. Ne Kuzey Kore’de ne Irak’ta. Ama, tarihle ilgileniyor! Emekli büyükelçiler araştırmışlar, emekli politikacıların kitaplarına da bakmışlar ve aradıklarını bulmuşlar: 1926’ya – hatta, bir rivayete göre Ulu Hakan Abdülhamid Han’a –kadar geri götürebileceğimiz, izini sürebileceğimiz, ama nedense bir dönem peşine düşmediğimiz, hatta alacak listelerinden de sildiğimiz bir petrol hisse alacağımız varmış, onu bulmuşlar. Ha bir de, 7.65 çapındaki silâhlar var sahi.
Devamı yarın...