Merhaba kâinat!..
Beyaz Saray Sözcüsü Ari Fleischer, “Başkan Bush ve Cumhuriyetçi Parti tarih yazdılar,” demiş. Neden derseniz, Cumhuriyetçiler, Senato’nun 100 sandalyesinden en az 51’ini kazanmış bulunuyorlar. Demokratlar’ın sandalye sayısı ise 46’ya düştü. Öte yandan, 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde de çoğunluk için yeterli olan 218 sandalyeyi aşıp en az 226 sandalye kazandı Cumhuriyetçiler.
ABD’de, Beyaz Saray sakininin ara seçimi yitirmesi gelenekmiş meğerse. Son 150 yılda ara seçimi kazanmak ancak üç başkana nasip olmuş. Sonuncusu, Bill Clinton.
Büyük zaferin sahibi Başkan Bush, son beş gün boyunca ‘terörle savaş’ı ve Irak’a askeri müdahaleyi anlatarak 15 eyalet dolaşmış ve 140 milyon dolarlık da bağış toplamış. Bu esnada Demokratlar’ın meramı neymiş biliyor musunuz? Ekonomik durgunluk, artan işsizlik, Bush yönetiminin mali yolsuzlukları... Ama anlaşıldığı kadarıyla, seçmenler bu meselelerin de en az ‘terörle savaş’ kadar önemli olduğu konusunda ikna olmamışlar.
Amerikan halkının bu tercihinin, tayin edici bir önemi olduğunu vurguluyor Hugo Young, bugün Guardian gazetesindeki yazısında. Çünkü bu tercihin Avrupa halkının muhafazakâr kesimi tarafından da onaylanmayacağını, benimsenmeyeceğini ifade ediyor. Young, Thatcher döneminden verdiği örnekte, Demir Lady’nin iktidarı sırasında GSYH’dan hükumetin aldığı payın ısrarla arttırılmadığını ve vergilerin düşürülmesine rıza gösterilmediğini söylüyor. Keza, geçen Nisan ayında Bütçe onaylandığı zaman yapılan bir araştırmada vergi artışının yüzde 76 oranında destek gördüğü ortaya çıkmış Britanya’da. Vergi artışına sadece muhafazakârlardan gelen destek ise yüzde 54’ün altında değilmiş. Başkan Bush’un, varlıklılar lehine vergi indirimine gittiği düşünülecek olursa Amerikan muhafazakârlığı ile Avrupa muhafazakârlığı arasındaki fark hakkında bir fikir edinmek de mümkün gibi görünüyor.
Ancak bu, ‘sürdürülebilir’ bir fark mıdır, üzerinde düşünmek gerekir, diyor Young: “Herkes bilir; bugün California’da olan hemen New York’a da ulaşır. Bu sözün satır arasından şunu okuyabiliriz: ABD’nin ekonomi politiği de er geç Avrupa’nın yolunu tutacaktır. Yirmibirinci yüzyıl çok değişik bir şekilde başlıyor.”
Elbette, Cumhuriyetçiler’in bu araseçim zaferinin Irak’a açılması beklenen savaş konusunda da Bush’u iyiden iyiye cesaretlendirdiğini tahmin etmek zor değil. Bu arada, ABD tarafından Birleşmiş Milletler’e sunulan son karar tasarısı da, müzmin muhalifler Fransa ile Rusya tarafından da sıcak karşılanmış. Yaklaşık bir ay önce yeni bir karar tasarısına ihtiyaç yok diyen iki ülke, şimdi minik değişikliklerle pürüzlerin giderilebileceği kanaatini taşıyorlarmış.
Taslağın kabul edilmesi durumunda ise dünyayı savaşa götürecek yolun kısa bir sürede açılabilmesi mümkün olacakmış. Durumun böyle görülmesinin sebebi, yeni karar taslağındaki bulanık alanların bolluğu. Mesela, denetlenmesi gereken bir deponun anahtarının, bir aksilik sonucunda o an bulunamaması bile silah denetçileri tarafından bir ‘obstrüksiyon’ olarak algılanabilir, deniliyor haberlerde...
Bizse, halbuki, Türkiye’de Borsa’nın 17 yıl sonra işlem hacmi rekoru kırmış olmasına seviniyorduk sessiz sedasız.
Devamı yarın...