Dahr Jamail*, Electronic Iraq
1 Şubat 2005
Irak'ta kan ve seçim günü sona erdi; "şirket medyası"nın bunu "demokrasi"nin başarılı bir gösterisi olarak bangır bangır ilan etmesinin yerini anlamsız bir uğultu aldı.
Aralarında sivillerin ve askerlerin bulunduğu 50 kişinin can verdiği günün ardından, ölü sayısı "beklenenden düşük" olduğu için övgüye değer bulundu. Rakam Bush Yönetimi ve şirket medya tarafından "kabul edilebilir" olarak değerlendirildi. Her şeyden önce, ölenlerin yalnızca biri Amerikalıydı; geriye kalanlar Iraklı siviller ve İngiliz askerlerdi.
Eğer sadece ana akım medyadan izlediyseniz, Irak'ta devam eden işgali haklı çıkarmak için seçim gününün kullanılması oyununun semeresinin açık bir şekilde alındığını görmüşsünüzdür. Amerika'nın ana akım televizyon kanallarında "beklenenden daha fazla katılım" olduğu duyuruldu. Bazıları %72, bazıları %60 olduğunu söyledi. Bu sayının Irak Bağımsız Seçim Komisyonu (IECI) sözcüsü Farid Ayar'dan seçimler sona ermeden önce alındığını söylemediler.
Basın toplantısında oy kullanacak seçmen tahminin ne kadar doğru olduğu sorulduğunda, Ayar ilk tahmininden daha düşük bir tahminde bulunarak yaklaşık %60 kayıtlı seçmen olacağını söyledi. Ayar, daha önceki tahmini %72nin sadece öylesine bir tahmin olduğunu ve resmi veriler olmadan, yapılan konuşmalardan alınan kabaca bir tahmin olduğunu ve seçmenlerin tam olarak sayısını hesaplamak için Irak Bağımsız Seçim Komisyonu'nun biraz zamana ihtiyacı olduğunu belirtti. Ayar bu iki tahminle ilgili olarak: "Yüzdeler ve sayılar ancak hesaplandıktan sonra elimize geçecek ve bittiğinde duyurulacak... Bunlara resmi rakamlar demek için henüz çok erken." dedi. Ancak bu, ana akım medyanın yaptığı en büyük yanlış yansıtma değil.
Söylemedikleri başka bir şey de, oy verenlerin, ister kayıtlı seçmenlerin %35'i olsun ister %60'ı, ülkelerinde devam eden Amerikan işgalini desteklemek için oy vermedikleridir.
Aslında, tam tersi bir nedenle oy kullandılar. Konuştuğum her oy kullanan Iraklı, yakında kurulacak olan Ulusal Meclis'in, işgali sonlandırma sinyali vereceğine inandıklarını söylediler.
Ülkelerinden yabancı güçlerin çekilmesi için çağrının çok geçmeden yapılmasını bekliyorlar.
Bunlar zafer sarhoşu gibi neşeli görünen Irak halkını başka bir açıdan görmemizi sağlıyor, değil mi?
Ancak, Amerika'da CNN,FOX ya da ana akım internet sitelerini izleyenler bu gözle bakmayacaklar. Bunun yerine, Bush'un "Dünya, Ortadoğu'nun merkezinden yükselen özgürlüğün sesini duyuyor" dediğini duyacaklar ve bunu gerçek zannedecekler. Çünkü birçok ana akım medya kuruluşunda, burada,günlük kaosun ve şiddetin yaşandığı, (her nasılsa Iraklılar için) işin, elektriğin, petrolün olmadığı, suyun çok az aktığı ülkede, neşeli seçmenlerin görüntüsünü kazıyıp altındakini göstermiyor .
Medyada Bush'un Irak'a bu sözde seçimle demokrasiyi getirdiği söyleniyor. "Iraktaki Şii çoğunluğun sonunda hükümette temsil edilebildiği" ifadeleri kâğıt üzerinde iyi görünüyor.
Okumaya devam ettikçe göreceğiniz gibi, Bush yönetiminin belirttiği ve birçok ana akım medya kuruluşunun duyurduğu seçim için, görünüşte fedakâr nedenlerin aslında öyle olmadıkları görüldü.
Oy kullanan Iraklılar işgalin sona ereceğini duyuran başka sesler duymaktalar.
Şimdi cevaplanması gerek soru şu: Ulusal Meclis kurulduğunda, çekilmek için takvim belirlemeyi ısrarla reddeden Bush yönetimi ile birlikte, 100.000'den fazla Amerikan askeri Irakta kalırsa neler olacak?
Irak halkı, ülkelerinde dört daimi Amerikan askeri üssü varken, onları dağıtmak yerine, Cheney'in eski dostu Halliburton tarafından, şimdi yeni üsler kurulduğunu gördüğünde ne olacak?
Dış Politika uzmanı akademisyen Antonia Juhasz seçimlerden az önce, seçim karmaşası ortasında unutulan önemli bir konuya ışık tutan bir yazı yazdı.
Petrol.
Ortadoğu'nun merkezine demokrasiyi getirenlerin birçok kişiye söylemediklerine ilişkin olduğu için, burada yazısının büyük bir bölümüne yer vermek istiyorum.
"22 Aralık 2004 tarihinde, Irak Maliye Bakanı Abdel Mahdi, Washington'da Ulusal Basın Kulübü'ndeki birkaç muhabire ve sanayi çalışanına, Irak'ın, Ulusal Petrol Şirketi'nin yabancı yatırımcılara açılabilmesini sağlayan yeni bir petrol yasasını kabul etmek istediğini söyledi. Mahdi yaptığı açıklamada, "bunun Amerikalı yatırımcılar, girişimciler ve tabii ki petrol şirketleri için umut verici bir gelişme olduğunu düşünüyorum" dedi. Başka bir deyişle Mahdi, Irak petrolünü özelleştirmeyi ve Amerikan ortaklıklarının eline teslim etmeyi öneriyor. Maliye Bakanı'na göre, yabancılar hem petrol arama çalışmaları için hem de yeni üretim tesisleri için yatırım yapabilecekler. Bu, yabancıların Irak petrolünü satabilecekleri ve kaynağından ona sahip olabilecekleri anlamına geliyor. Bu, birçok kişinin Amerika'nın savaşa girmesinin asıl nedeni olduğunu söylediği konudur. Başkan yardımcısı Dick Cheney, 1992'de Savunma Politikası Tavsiye Raporu'nda şöyle bir açıklama yapmıştır: "Hedefimiz bölgede (Ortadoğu) baskın güç olarak kalmak ve bölge petrolüne Amerika ve Batı'nın erişimini korumaktır." Mahdi'nin basın toplantısı, Inter Press Service'den Emad Mckay dışında pek az Amerikan medyası tarafından yayımlanırken, duyuru Mahdi'nin yanında, Amerika Devlet Müsteşarı Alan Larson tarafından yapıldı. Bir mesaj gönderilmek istendi, ama kime? Abdel Mahdi'nin, İslam Devrimi Yüksek Konseyi (SCIR) adıyla Şiilerin siyasi partisi lideri olarak, 30 Ocak seçimlerinde yer alacağı ortaya çıktı. Mahdi, Irak'ın gelirinin %95'ini sağlayan kaynağı satmakla ilgili bir açıklama yaparak Irak halkının oylarını kazanamaz ama Amerikan hükümeti ve Amerikan şirketlerinden büyük bir destek göreceği kesin. Mahdi gelecek seçimlerde birinci gelmekten oldukça uzak. Çünkü yaşadıkları bölge ölümcül bir kaos içindeyken, Sünnîlerin oy verme olasılığı giderek azalıyor. Bush, Irak Geçici Başbakanı Iyad Allawi'ye seçimlerin iptal edilmesini önerirse, Mahdi ve partisinin nihai zafer kazanma şansı büyük olasılıkla düşecek."
Mahdi'nin Yüksek Konsey'inin bağlı olduğu siyasi partilere Birleşik Irak İttifakını (UIA) ekleyeceğim. Bu ittifak, Irak'ın yasadışı işgalini haklı çıkartmak için ihtiyaç duyulan yanlış bilgileri sağlayan, Bush yönetiminin eski dostu Ahmed Chalabi tarafından yönetilen, Irak Ulusal Konseyi'ni içerisinde bulundurmaktadır.
Ayrıca, Geçici Başbakan Iyad Allawi'nin de, işgali haklı çıkartmak için Bush yönetimini bu tür bilgilerle beslediğini belirtmeliyim; ancak Allawi neredeyse UIA listesindekiler kadar oy getirecek farklı bir Şii listesinin başını çekiyor.
UIA, İran doğumlu Şii din adamı Grand Ayatollah Ali al-Sistani tarafından kutsanmış durumdadır. Sistani, seçimlerde oy kullanacak, aksi halde cehenneme gitme riski olan çok sayıda müridi olduğunu duyurduğu bir fetva yayımladı. Bu nedenle, Bush Yönetiminin SCIR ile bir anlaşma yapması gündeme gelebilir: Siyasi gücün garanti altına alınmasına karşılık Irak petrolü. Amerikalılar böyle bir pazarlığa girebilir, çünkü Bush Irakta ipleri hâlâ elinde tutuyor.
Seçimlerde ne olursa olsun, seçilen Ulusal Meclis'in anayasa hazırlayacağı ve Irak halkının yeni bir hükümet için oy vereceği gelecek yıl içinde Bush yönetimi, Irak'ta bulunan parayı (yeniden yapılanma için tahsis edilen 24 milyar dolar Amerikan vergi parası), askeriyeyi ve Irak ekonomisini yöneten yasaların büyük bir kısmını kontrol etmeye devam edecek. Para ve yasalar, Irak'ın bütün bakanlıklarında, beş yıl süre ile oturup sözleşme ve yönetmeliklerle yetkiyi ellerinde bulunduracak olan, Amerikanın atadığı yetkililer ve genel müfettişler tarafından denetlenecek. Ancak yönetimin şimdiye kadar kendine bahşedemediği tek şey Irak petrollerine erişimin garanti altına alınmasıdır ve sizlere söylemedikleri daha çok şey var. Aynen oy verdiklerinde ülkelerindeki işgalin sona ereceğine inanan Iraklılara söylemedikleri gibi.
Çeviren: Gözde Kaptan
* Dahr Jamail, Irak'ta görev yapan bağımsız bir gazetecidir.