Cezayir, ilginç bir ülke. Bir yanıyla Arap, bir yanıyla Afrikalı bir yanıyla da Avrupalı bir Akdeniz ülkesi. Fransız etkisi yemekten mimariye pek çok alanda halen etkisini gösteriyor. 90'lı yıllarda yaşanan iç savaşın etkisi hemen hemen silinmiş gibi gorunse de İslamcıların etkisi halen hissediliyor. 80'li ve 90'lı yıllarda kadınlara İslami kurallara uygun olarak giyinmeleri konusunda baskı yapılıyormuş ancak bunlar artık geçmişte kalmış.
Artık yalnızca isteyen kadınlar başörtüsü takıyor. Bazı kadınlar, sadece sokağa çıkarken takıyorlar örtülerini-muhtemelen bu şekilde daha rahat dolaşıyorlar. Bazı kadınlar, kapşonlu uzun bir manto giyiyorlar. Geleneksel bir Cezayir giysisi,olan bu mantolara burada hijab diyorlar.
Genellikle yaşlı kadınlar, başörtülerine iliştirdikleri üçgen şeklinde dantelli bir kumaşla ağızlarını ve burunlarını da kapatıyorlar. En azından kara çarşaftan çok daha zarif göründüğünü söyleyebilirim. Zaten çarşaflı kadınlara da nadiren rastlıyorum burada.
Çalışma hayatının hemen hemen her alanında kadınlara rastlamak mümkün. Doktorlar, polisler, avukatlar, bakanlar, hatta kadın taksi şoförleri bile var. Ben Istanbul'da bile kadın taksi şoförüne rastlamamıştım doğrusu. Öte yandan işsizlik oranının %30 olduğu bir ülke burası. Dilencilik yapan, sokaklarda yaşayan kadınların dışında, yolda yürürken elinde çantası çarşıya giden bir kadının da yanınızdan geçerken para istemesi sık rastlanan bir durum.
Yürürken etrafta pek fazla kadın göremiyorum genelde.Gördüklerim de alelacele koşturarak yürüyorlar.Etrafta bir park veya bank varsa, bakıyorum, tek bir kadın yok. Erkekler oturmuşlar, etrafı seyrediyorlar,sohbet ediyorlar. Sokaklar,caddeler erkeklerin mekânı.
Cezayirliler kahve içmeyi çok seviyorlar. Bizim simit-çay alışkanlığımız gibi, onlar da kahvaltıda kruasan yiyip kahve içiyorlar. Sadece kahve ve kruasan satan küçük kahveler var. Ancak buraları da erkeklere mahsus. Erkekler kahvelerini içip sohbet ederler,kadınlar içeriye adım atamazlar.
Cezayirli kadın aktivist Halide Mesudi'nin sözleri geliyor aklıma: " Cezayir sokaklarının kadınlar ve erkekler tarafından paylaşılan mekânlar olduğunu hiç bir dönemde hissetmedim. Her zaman sokaklardaki kadınların bir yerden başka bir yere koşarak gittiklerini gözlemledim.Cezayir sokaklarında gezinen,sokağın keyfini çıkaran kadın göremezsin, kadınlar sokaktan geçerler sadece."(1)
Cezayir'de çok sayıda kadın sürücü var. Bunun bir sebebi benzinin ucuz olması ve toplu ulaşım araçlarının yetersiz olmasıysa diğer sebebi kadınların bu şekilde kendilerini daha rahat hissetmeleri diye düşünüyorum.
80li yılların başında kadın hakları yönetim tarafından yavaş yavaş kısıtlanmaya başlanmış.
Bu durumu protesto eden binlerce kadına rağmen Aile Yasası 1984 yılında yürürlüğe girmiş. Böylece Cezayirli kadınlar birey olmaktan çıkarılmışlar. Yasaya göre kadınlar reşit değil. Her kadının bir vasisi var. Bu vasi, önce baba veya erkek kardeş, ya da başka bir erkek akraba, daha sonra da koca. Eğitim, çalışma, evlilik, boşanma ve miras konularında kadının hiç bir söz hakkı yok. Her şey, vasinin isteğine göre tayin ediliyor.
Boşanmayı kadın isterse, özgürlüğünü ancak maddi bir bedel karşılığında satın alabiliyor. Ancak erkek boşanmak istediğinde hiç bir koşul aranmıyor. Erkeğin boşanmayı talep etmesi yeterli. Boşanma sonucunda çocuklar anneye veriliyor ancak velayet babada kalıyor. Oturulan ev kadına verilmiyor.
Erkekler,mirastan kadınların payının bir kat fazlasını alıyorlar.Bütün bunlar yetmezmiş gibi, poligami de bu yasayla legal hale getirilmiş.
Kadın hareketinin önde gelen isimlerinden avukat Nadia Ait-Zai, Cezayirli kadınların bugün iş hayatında önemli pozisyonlarda olduğunu belirtiyor. "Yasalara aykırı olsa da pek çok Cezayirli evlat ediniyor. Miras konusuna gelince, genellikle kadınlara da erkekler kadar pay veriliyor."(2)
Öte yandan Ayşe Bausbah gibi daha muhafazakâr isimler Aile Yasası'nın değiştirilmesine karşı. Muhafazakâr El-Islah Partisi milletvekillerinden Bausbah,yasada bazı problemler olduğunu kabul ediyor. Boşanmış kadınlara kanunen bir ev sağlanması gerektiğini düşünüyor. "Sorun yasada değil.Yasanın uygulanış biçiminde" diyor. Ancak erkeklerin çok eşli olma hakkının geri alınmaması gerektiğini savunuyor.
Çalışan Kadınlar Komisyonu Başkanı Soumia Salhi ise bu konudaki fikirlerini şöyle özetliyor: "Poligami,çok büyük bir problem değil.Günlük hayatta nadiren karşılaştığımız bir durum. Ama sembolik olarak, bu , kadınların onurunu inciten bir durumdur ve yasa derhal değiştirilmelidir."(3)
2004 yılının, yasanın 20. yıldönümü olması vesilesiyle kadın hakları örgütleri birleşerek yeni bir kolektif oluşturmuşlar: "20 yıl yeter!" ("Vingt ans barakat!) Bunca yıllık mücadelenin başarısız olmasının sebebi pek çok insanın bu yasa hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyor olması. Bu yüzden bu kampanyanın amacı öncelikle halkı biliçlendirmek" diyor Ourida Chouaki. Chouaki, Cezayir Üniversitesi'nde fizik profesörü, Tharwa Fatma N'soumeur örgütün yöneticilerinden ve "20 Yıl Yeter" kollektifinin koordinatörlerinden biri. Yasa'nın içeriğini anlatmak üzere konferanslar,oturumlar düzenliyorlar.
Daha fazla kişiye ulaşmak için Rai ve Latin ezgilerinden oluşan bir CD hazırlamışlar. Feminin Plurielles adlı bu CD'de Gabonlu, Arjantinli, Cezayirli kadınlar Berberice, Arapça ve Fransızca şarkılarla seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Cezayirli kadınların tarihini anlatan bir video klip de hazırlanmış. Ancak ne video klibi ne de şarkıları televizyonlarda yayınlatabilmiş değiller bugüne kadar.
Ocak ayında, Tunus'ta kadın hakları açısından olumlu değişiklikler öngören yasaların yürürlüğe girmesinden sonra Cezayir Devlet Başkanı Bouteflika da bir komisyon kurarak bu yasaların değiştirileceğini açıklamış. Nihayet Kasım ayında hükümet konuyla ilgili bir yasa tasarısı hazırladı. Bunca mücadeleden sonra elde edilen bu değişiklikleri reform olarak nitelemek güç.
Olumlu yönde atılan tek adım şu: Boşanma durumunda kocanın, eşine ve çocuklarına kalacak yer temin etmesi konusunda yükümlü kılınması. Bunun dışında öngörülen değişiklikler de kadın-erkek eşitliğini sağlamaktan çok uzak. Poligami kaldırılmıyor, yalnızca kısıtlamaya gidiliyor.Yalnızca boşanmış kadınlar, çocukları üzerinde yetki sahibi olabiliyor. Kadının boşanma hakkı sınırlı tutuluyor. Vasi tayini tamamen kaldırılmıyor, gönüllülük esasına dayandırılıyor. Evlat edinme ve miras konularında herhangi bir değişiklik öngörülmüyor. Sonuç olarak kadın hakları konusunda Cezayir'de alınacak çok yol var.
(1)Cezayir'de Kadın Olmak,Halide Mesudi,Metis yay.,1996,İstanbul
(3) El Watan gazetesi, Soumia Salhi ile röportaj, 20-10-2004