Felsefe Light - IX

-
Aa
+
a
a
a

Atomcular Kralı

Demokritos İ.Ö. 460 - 370 yılları arasında yaşamış. İyonya'da, Teos'ta doğmuş Abdera'ya gelip yerleşmiş. Babası zengin bir tüccar. Hem Asyalı bilginlerden hem de Miletoslu Levkippos'tan ders almış.Büyüyünce adam da olmuş vali de. Abdera kentinin devlet başkanı (Arhont) olmuş. Adına para bile basılmış.Ama bu felsefe insanın kanına bir kere girdi mi adamı normal düzeninden bile ediyor. Yakinen şahidim valla. İstifa etmiş hazrette Arhontluktan. Elde avuçta ne varsa, ki babasından büyük bir servet kaldığı söyleniyor, Mısır'da Babil'de Hindistan'da felsefe öğrenmeye harcamış. Döndüğünde mahkemeye vermişler Abdera'nın parasını kâr getirmeyen saçma işlere harcadı diye. Duruşmalarda savunma yapmak yerine ''Diakosmos'' (Büyük Evren Düzeni) adlı yapıtını okumaya başlamış hakimlere. Yargıçlar, kitap bittiğinde bin talentlik serveti ile bu kadar kârlı başka hiçbir iş yapılamayacağına, Demokritos'un ödüllendirilmesine karar vermişler.Beş yüz talent ödül verilmiş. Sağlığında bronz heykeli dikilmiş ve öldüğünde masrafları Abdera kenti tarafından karşılanmak üzere törenle gömülmesine karar verilmiş.Hayırlı kentmiş vesselam. Şunların onda birini yapmaz bana Açık Site.Alışmış ya bu sefer de Yunan Kent Devletlerini gezmiş. Anaksagoras ile, Sokrates ile tanışıp felsefik teatide bulunmuş.Sonra masaya oturup çalışmaya başlamış. Neler mi?Felsefenin geleneksel sorunları, ahlak problemleri, toplumsal sorunlar ve estetiğin problemleri.Bir sürü eser yazmış ama Hıristiyan gericiler (O zaman daha Müslüman gericiler moda değilmiş) nerdeyse alayını yok etmiş bu çalışmaların. Tabii Platon'unkiler işlerine geldiği için onun çalışmaları korunmuş.Demokritos ölümünden yaklaşık bin yıl sonra bilimin ve bilimsel felsefenin temel taşı olacak bir kavram ile oluşturmuş felsefesini.Atomlar KuramıAtom, duyumlarımızla algılamamız olanaksız olan ve artık bölünemeyen en küçük maddedir. Evrenin yapı taşıdır. Atomlar "niteliksizdir." Aralarında "biçim", "düzen" ya da "durum" yönünden hiçbir farklılık yoktur. Bu bize Anaksagoras'ın sperm teorisini çağrıştırır.İyi de, evrende varolan herşeyin temel taşı atomlar ise tanrılara yer yoktur ki bu maddi dünyada. Onların da yapı taşı atom olmalı. Eh o zaman da bizden ne farkları kalır?Şimdi karşımıza bir yeni kavram ve sorun çıkmıştır; uzam yani bir nesnenin uzayda kapladığı yer yani extend. Uzam ''hiçbir şey'' olmalıdır ki atomlar o yeri kaplayabilsinler. E peki o zaman atomların bir araya gelmelerinden oluşmayan bir şey, yani uzam varolabilmelidir ki atomlardan oluşan birşey bu yeri kaplayabilsin.İşte Demokritos tüm zamandaş filozofları da öncüllerini (selef) de çıldırtması muhtemel lafını eder burada:Bir şey kadar hiçbir şey de vardır.

Nihayet boşluk kavramı oluşmaya başlamıştır zihinlerde. Önceleri bu sağduyuya aykırı denilerek reddedilen uzam kavramı artık atomlardan oluşan maddenin varlığı için bir zorunluluk haline gelmiştir.Devinim atomculuğun ön ve olmazsa olmaz şartı. Atomlar boşluktaki hareketleri sırasında çarpışırlar ve birbirlerine benzerler, ağırlık ve biçim açısından aynı olanlar bir yere toplanır ve maddeyi oluştururlar. Böylece dünyalar oluşur. Atomların en ağırları kayalar ve toprak gibi ağır malzemeleri, daha hafifleri su ve denizi en hafifleri ise havayı oluşturur.Mantıklı değil mi?Araya bir tek olasılık hesapları giriyor. Nasıl, nerede ve ne zaman aynılar birbirlerini bulurlar, tüm mesele bundan ibaret.Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele.Rastlarsanız olursunuz. Aynen sperm teorisindeki gibi. Milyonlarca spermden sadece sizinki rastlar ve siz olursunuz. Rastlamazsanız sizi de yoklar listesine atıveriririz. Kimi insanların var iken yok oldukları ya da yok sayılmaları gibi.İşte burada Determinizm - gerekircilik kendini belli etmeye başlar. Demokritos bu rastlantıların suçunu da nedenini de doğa yasalarına bağlar. Farklı bir determinizm anlayışıdır bu. Mekanik determinizm anlayışıdır ve rastlantıdan kurtulur. Bu doğa yasası belirleyicidir. Rastlantı böylece yadsınmış olur ve katı bir zorunluluk anlayışı gelir oturur baş köşeye.Halbuki basit mantık, en azından benim mantığım, teorisini rastlantı teorisi ile desteklemesi gerektiğini söylüyor ama bu o zaman için fazla devrimci. Teolojik ve o günün bilimi açısından katı bir deterministik açıklama gerekliliği vardır ve bundan kaçamamıştır filozofumuz, aklına getirse bile.Demokritosun bilime katkısı atomculuk ile kısıtlı kalmamıştır. Felsefe tarihinde bilgiyi ve bilgi edinme sürecini ilk kez problem olarak saptayarak ilkelerini tespit eden ve kuram geliştiren filozoftur o.Demokritos bu arada ufak bir çelişkiye düşer. Onun için madde iki çeşittir. Biri değişken, yani renk, tat, koku gibi algılara göre değişebilen madde, diğeri ise sabit ve değişmeyen maddedir. Halbuki atom ve uzam göreli, yani insandan insana değişen şeyler değildirler. Değişken olmayan birşeyden nasıl değişken madde oluşur bunu es geçer. Ancak bu açıklamayı son derece doğru olarak kullanır. Akıl bizi tek başına gerçeğe ulaştıramaz. Mutlaka duyu verileri ile desteklenmesi gerekir.

Fakat duyular zihine şöyle diyorlar: ''Zavallı akıl bizden alarak bizi yerlere vurmak mı istiyorsun? Bizi yere vurma senin için yere yıkılma olacak.''

Demokritos ontoloji ile ethik'i de birbirinden ayıran ilk filozof. Ahlaki sorunları ayrı bir başlık altında inceliyor ve varlık biliminden ayırıyor. Onun ahlak anlayışının temel sorunu insanın mutluluğu (euthymia). Bu Eski Yunanca'da ruhun iyi ve sarsılmaz durumda olması demek.

Bu kavram ile oynaşırken Demokritos iradenin mutluluk üzerindeki doğrudan etkisini keşfediyor. Mutlu olabilmek için önce mutlu olmaya karar vermek gerekiyor. Yani insan kendi geleceğinin nasıl olacağını bu karar verme kapasitesi ile aslında kendi belirliyor.

Şu paragrafı önce normal bir paragraf olarak yazdım. Sonra ben bunu italik yazayım da dikkat çeksin dedim. Yetmedi ben bunu bold yapayıma karar kıldım şimdi de kırmızı yapsam da çok dikkat çekse diye düşünüyorum doğrusu.Hadi öyle yapayım. Bir kişinin işine yarasa kârdır.

* * *Mutluluk mu dediniz?

Dualarında insanlar tanrılardan sağlık diliyorlar; sağlık olanağının kendilerinde olduğunu bilmiyorlar, ölçüsüzlükle hırsları yüzünden sağlığa hiyanet ediyorlar.

Devam ediyor;

Talih cömert fakat dönektir, doğa kendi kendine yeter; bu yüzden doğanın size verdiği daha az olanını talihin size vereceği daha çoğa tercih edin.

Yani spor loto oynayacağınıza çalışın be, diyor Demokritos.

Tepeleme doldurulmuş bir sofrayı talih önümüze koyar, yetecek kadar olanını da ölçülülük.

Kanaatkâr usta...Materyalist Demokritos doğal olarak alın yazısına gülüp geçiyor. Kişi onun için yaşamını belirleyen iki şıktan birini seçecektir; Ya duyguların, tutkuların egemen olduğu bir yaşamı, ya da aklın, bilginin egemen olduğu bir yaşamı. Kişi bu seçimi ile mutluluğunu da belirleyecektir. Aklı ve bilgiyi seçerse mutlu olacaktır. Bu da aklın insana ölçülü olmayı emretmesinden ötürüdür. Ölçüsüz ve tutkularının esiri olan bedelini mutsuzluk ile öder. Peki bu herkes için mümkün müdür?Evet. Eğer gerekli eğitimi görmüşse mümkündür.Eğitim mutlular için süs, mutsuzlar için sığınaktır. Demokritos'un yaklaşık 30 kadar olan yapıtlarından günümüze ancak bir-iki parça kalmıştır. Müthiş bir ansiklopedik beyindir hazret. Tıp, beslenme, silah kullanma sanatı, toprağı işleme, duygusal algılar, ritim ve uyum, geometri, ressamlık daha neler neler. Hepsinin üzerine yazmışlığı var.Son olarak ahlaki kaygılarına değineyim.

Doğru olanı cezalandırılma korkusuyla değil ödev duygusuyla yapınız.İyi olmak için yalnız yanlış olanı yapmaktan kaçınmayın yanlışı istemekten bile kaçının.Hakça ve yasaya uygun işlere yönelirseniz gece gündüz sevinçli, güçlü ve kaygısız olursunuz.Devlete hizmet etmemiz gerekir çünkü iyi yönetilen devlet en büyük koruyucumuzdur.Devlet sağlıklı ise herşey iyiye gider, sağlığı bozulursa herşey yıkıma gider.

Felsefe Light I - VIII